DİSK-AR TÜİK’in TÜFE açıklamasının ardından bir değerlendirme raporu yayınladı. DİSK-AR’ın raporuna göre:
Sivas Katliamı'nda 31. yılında yaşamını yitirenler Sarıgazi'de yapılan kitlesel yürüyüş ve basın açıklamasıyla anıldı. "Onları anmak bıraktıkları mücadeleyi büyütmek demektir. Onları unutmayacağız ve katillerden hesap soracağız" denildi.
İzmir’de Alevi Bektaşi Federasyonu ve Bileşenleri Sivas Katliamı anması gerçekleştirmek için saat 19:00’da Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde toplandı. Basın açıklaması öncesinde sık sık “Sivas’ı Unutma Unutturma” sloganları atıldı.
Aşağıdaki açıklama Kenya Komünist Partisi tarafından 26 Haziran 2024 tarihinde yayınlanmıştır.
Sivas Katliamı’nın 31. yılında Sivas’ta her yıl olduğu gibi yapılan anma eylemi, sabah saat 10.00’da başladı.
28 Haziran günü okuldaki eğitim emekçilerine pusu kurup darp eden Kastamonu'daki Tema Koleji patronu Malik Erdoğan ve oğulları Erdem ile Onur Erdoğan'ın saldırısı, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası tarafından, 1 Temmuz günü okul önünde protesto...
2 Temmuz Madımak Katliamının yıldönümünde Samandağ'daki devrimci-demokrat kurumlar basın açıklaması gerçekleştirdi.
HBDH Yürütme Komitesi, 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamının yıldönümü vesilesiyle şu açıklamayı yayınladı:
Faşist provokasyonlar sonucu geçtiğimiz gün Kayseri'de başlayarak ülkenin çeşitli bölgelerine yayılan mülteci düşmanlığı; Suriyeli göçmenlerin evlerinin yakılmasıyla, canlarına kast edilmesiyle hayat buldu.
Bugün ortaya çıkan bir habere göre, İstanbul’da Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde bir nükleer sızıntı yaşandığı, fakat İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığı’nın üstünü örttüğü öğrenildi.
2 Temmuz Sivas Katliamı’nın 31. yılında katliamı unutmadıklarını, unutturmayacaklarını haykırmak için, Sarıgazi’de yürüyüş ve eylem planlayan Sarıgazi 2 Temmuz İnisiyatifi’nin bildiri dağıtımlarında polis 3 kişiyi gözaltına aldı.
İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, kayyımlara karşı mücadeleyi büyüteceklerini vurgulayarak, “Dün Van’da halkın iradesiyle geri püskürtülen kayyım saldırısını, bugün de Hakkari’de püskürteceğiz. Kayyuma geçit vermeyeceğiz" denildi.
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu 640. Hafta eyleminde zindanlarda tedavileri sağlanmayan hasta tutsakların ölmekte olduklarına dikkat çekilerek, ağır hasta tutsak Mehmet Edip Taşar'ın sağlık durumunun ağır olduğu ve bir an önce serbest...
Cumartesi Anneleri / İnsanları bu hafta 30 yıldır haber alınamayan Abdulvahap Ateş için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Balıkesir’de 11 Mayıs’ta kuryelik yaparken teslim ettiği sipariş sonrasında sokakta bıçaklanarak öldürülen 20 yaşındaki Ata Emre Akman’ın davası Balıkesir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava 12 Temmuz tarihine ertelendi.
Neredeyse fizik yasası kesinliğinde bir kuraldır. Çökmekte olan her sömürücü sistem, kendi yıkılış sürecini hızlandıran gelişmeleri tetikleyecek dış savaşlara yönelir. Bir kurtuluş umuduyla sarıldıkları dış savaşlar, genel kural olarak, bu güçlerin yıkılıp gitmesiyle son bulur. Boşuna değil, çökecek her sistemin başına bir yarı-meczup megaloman geçmesi. Dinci faşist iktidarın bu genel kuraldan muaf olduğunu düşünmek için hiçbir neden yok.
Görüntüler insanın kanını beynine sıçratacak cinsten. ABD, Minneapolis kenti. Polis otosunun sol ön tekerinin orda elleri arkadan kelepçeli bir siyahi yüz üstü yerde. Beyaz polis sırtına çıkmış, sol dizi ile boynuna bastırıyor. Diğer polis çevreden tepki gösterenlerin yaklaşmasını engelliyor.
Çürüyen, çöken bir düzen nasıl devam eder yoluna? Kendi yandaşlarına bile anlatacak hikayesi, söyleyecek şarkısı kalmayan bir faşist iktidar nasıl kalır ayakta?
Dinci faşist iktidar, burjuva düzeni, sermaye sınıfın egemenliğini ayakta tutmak için, durmadan çalışan bir jeneratör gibi korku üretiyor. Emekçi sınıfları, yoksulları, ezilen halkları sindirmek için, mafyasından dinci faşist tosuncuklarına, polisinden bekçisine, Jitem’inden jandarmasına, savcısından zindancısına kadar elindeki tüm araçları kullanıma açmış.
Bu fotoğrafa iyi bakın! Bütün bir düzen bu fotoğrafa sinmiş. Soygun, talan, yağma, vahşet, gaddarlık... ve korku... Annesiyle birlikte üç buçuk yaşında bir çocuğu zindana atan korku... Yarını olmayanların korkusu... Gelecekten duyulan korku!
Nereye baksak büyük bir bunalmışlık. Herkes çıkış arıyor. “Tek adam” a karşı, “saray faşizmine” karşı bir çıkış... Birlik, cephe, ittifak... Soruna nereden bakıldığı ve nasıl tanımlandığı belirleyici önemde. Yanıtlar da ona göre beliriyor çünkü.
Filistinliler 15 Mayıs 1948 yılında kendi toprakları üzerinde İsrail devletinin kurulmasını Nakba (Büyük Felaket) olarak adlandırıyorlar.