Tarım işçileri, sanayi işçileri, büro ve genel hizmet işçilerinin yanında, işçi sınıfının büyük bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Tarım, tüm bölgelerde yapıldığı için tarım işçileri bu toprakların her bölgesinde vardır.
Tarım işçilerinin genel nüfusa ve çalışan nüfusa olan bu oranı, sermaye sınıfına karşı sınıf mücadelesinde, tarım proletaryasının kendine özgü konumunu belirler.
Tarım işçileri, toplumsal olarak köylülük özellikleri taşımakla birlikte, ücretli emekçi, ücretli köle olarak köylülükten tamamen ayrılır. Köylülükle olan toplumsal bağlarının sürmesinden dolayı, tarım işçileri mücadeleleriyle, eylemleriyle köylüleri de etkiler ve harekete geçirirler.
Sermayeyle ilişkileri tüm işçilerle aynıdır. Tarım sermayesi ve sanayi sermayesi tarım işçilerinin karşılığı ödenmemiş artı emeğine el koyuyorlar. Tarımsal alanda artı –değer sömürüsü çok yoğundur. Sömürü oranı yüksektir. Çünkü tarım işçilerinin işgücü ucuzdur.
Buna karşılık işçilerin çalışma koşulları çok ağırdır. Çalışma saatleri uzundur. Çalışma yorucu ve yıpratıcıdır. Usandırıcıdır.
Tarım işçileri yarınından emin değildir. Çalışma güvencesi yoktur. Her an işsizler ordusuna katılabilirler. Kırsal kesinde işsizlik oranı görece çok yüksektir. Birçoğu sigortasız çalıştırılıyor ya da sigortaları eksik yatırılıyor. Sendikalaşma, örgütlenme alanı sanayi kentlerine göre daha düşüktür. Bu durum tarım işçilerinin üstündeki sömürü ve baskıyı, tahakkümü daha ağırlaştırıyor.
Dolayısıyla sınıf ayrımı tarımsal, kırsal alanda çok derin ve emek- sermaye arasındaki uzlaşmaz sınıf çelişkileri çok keskindir. Bu koşullarda sınıf mücadelesinin şiddetli ve sert geçmesi kaçınılmazdır.
Tarım işçileri, çalışma koşulları nedeniyle ikiye ayrılırlar: Mevsimlik işçileri ve kalıcı tarım alanlarında çalışan işçiler, seracılığın vb. yaygınlaşmasıyla her mevsim çalışan işçilere ihtiyaç duyar. Mevsimlik işçilerin barınma, sağlık, yemek, hijyen vb. kadın işçilerin kadınlıktan gelen sorunları çözülmediği için kadınların çalışma koşulları daha ağırdır.
Tarım işçilerinin büyük bölümünü kadın ve çocuk işçiler oluşturuyor. Çünkü kadın ve çocuk işçilerin emeği çok ucuzdur. Bu iş kolunda işçiler örgütlenirken kadınların tüm işçilerle birlikte örgütlenmesinin yanında, kadınların mesela sendikalarda ayrı bölümleri olmalıdır.
Tarım işçileri sınıf sendikalarında örgütlenmelidir. Sınıf sendikaları, mücadele sendikalarıdır. Sadece yönetimin gücüne değil işçilerin gücüne ve inisiyatifine dayanır. Sadece ücretlerin yükseltilmesi ve işçilerin koşullarının iyileştirilmesi, emeğin korunması için mücadele etmez, işçi sınıfının kurtuluşu için de mücadele eder.
Tarım işçileri aynı zamanda işçi komite ve konseyleri biçiminde örgütlenmelidir. Komite ve konseyler sadece işçilerin günlük mücadelesinin mücadele dayanakları değil, esas olarak emekçi sınıfın toplumsal kurtuluşunun etkin örgütsel araçlarıdır.
Yoksul Köylülük
Kapitalizmin kırsal alanda egemen duruma gelmesiyle, köylülük, kendi içinde ayrışmıştır.
Zengin köylü, orta ve küçük köylü ve yoksul köylü. Zengin köylü, kırsaldaki burjuvadır. Orta köylü, ücretli emekçi çalıştırmakla birlikte, aile olarak da çalışırlar. Küçük köylü sınırlı gelir kaynaklarına, az toprağa sahiptir. Daha alt kesimi yoksul köylüdür. Toplumsal olarak birbirinden ayrışan köylülüğün kendi arasında sınıf savaşı sürüp gider.
Yoksul köylülük kır nüfusunun büyük bir bölümünü oluşturur. Çok az toprağı ve çok sınırlı geliri vardır. Genel olarak yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşar. Önemli bir kesimi aynı zamanda tarım işçiliği yapar. Proleterleşme sürecine bağlı olarak, kent proletaryasının devamlı potansiyel kaynağıdır.
İşçi sınıfının, devrim kavgasında, proletaryanın kırsal kesimdeki temel müttefikidir. Yoksul köylülük çok yoksul olması ile toplumsal konumu gereği devrimin temel bir gücüdür. İşçi-köylü ittifakının dışında yoksul köylülük, işçi sınıfının iktidar mücadelesinde temel ittifak gücüdür. Yoksul köylülük, toplumsal çıkarları gereği toplumun dönüşümünde yer alır. Yoksul köylülüğün sosyalizmde çıkarı vardır. Dolayısıyla işçi sınıfıyla yoksul köylülüğün ittifakı sosyalizmde de devam eder.
Küçük Köylülük
Küçük köylülük sanayi karşısında, kentler karşısında durduğu yerde bile kaybediyor. Tarım ürünlerinin (metanın) fiyat artışı, sanayi ürünlerinin (metasının) fiyat artışının her zaman gerisinde kalmıştır. Küçük köylülük, sanayi sermayesi, banka sermayesi ve kentler tarafından eziliyor. Kent –kır karşıtlığı büyüyor.
Köylü nüfusun, genel nüfusa oranı hızla azalıyor. Köylülük ekonomik olarak artık daha güçsüz. Kentlere ve dünyaya sürekli göç veriyor. Köylerde işsizlik çok büyük. Yaşam koşulları, gün gün ortadan kaldırılıyor. Uluslararası sermayenin, emperyalist tekellerin madencilik sahası sürekli genişliyor. Yine HES ve RES vb nedeniyle köylülerin yaşam alanı daraltılıyor ve tümden yok ediliyor. Köylülerin yaşam alanlarının yok edilmesi bir köylü kırımıdır. Dünyada da yaşam alanlarının ortadan kaldırılması kırım ya da soykırım olarak niteleniyor.
İşçi sınıfıyla köylüleri sömüren sınıf aynıdır; Sermaye sınıfı. İşçiler artı-değer yoluyla sömürülüyor. Köylüler faiz, ipotek vb yoluyla sömürülüyor. Sömürünün sadece biçimi farklı.
Dolayısıyla, işçi sınıfıyla köylüler sermayeye karşı mücadelede, uluslararası tekellere karşı savaşında ortaklaşabilirler ve ortaklaşmalıdırlar.
Sermaye ve devletin, rezerv alan ve ekilmeyen topraklara el koyması, onlara yeni, zengin kaynaklar yaratıyor, köylüleri ise açlık, yoksulluk ve sefalete mahkum ediliyor. Bu karar sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasidir. İktidara, devlete, sermayeye başkaldıran insanlara yönelik siyasi saldırıdır.
Hem tüm saldırılara karşı koymak, hem de esas olarak insanca yaşam için köylüler örgütlenmelidir. Sendikalarda ve devrimci köylü komitelerinde örgütlenmelidir.
Köylüler, işçi sınıfının yanında yer alarak, işçi sınıfının önderliğinde kurtulabilirler. İşçi sınıfı da köylülerin desteğiyle devrimi başarabilir.
C.Dağlı