Halk ayaklanması devam ediyor. Ara sıra hız keser gibi görünse de bu kimseyi aldatmasın; milyonlarca insanı sokaklara döken koşullar olduğu gibi orta yerde duruyor ve üstelik şiddetlenerek. Emekçi sınıfların, gençliğin, kadınların, Kürt halkının dinci faşist iktidara karşı ve açlık, yoksulluk üreten, bunu en uç noktalara kadar getiren sömürücü düzene karşı öfkeleri katlanarak büyüyor.
Başta gençlik olmak üzere devrimci kitlelerin, yoksul, ezilen halkların ayaklanması olağanüstü bir hız kazanarak sürüyor. Olaylar, artık saat saat gelişiyor ve bu hıza yetişmek mümkün değil. Her sınıf, her toplumsal kesim kendi çıkarlarına uygun bir çıkış yolu arıyor.
Olağanüstü bir dönemden geçmekte olduğumuz kesin. Olan bitene, on binlerce insanın sokaklara akmasına henüz “ayaklanma” diyebilir miyiz, bilmiyoruz. Ama bu kavram kullanılmasa bile olan bitenin dört başı mamur bir Halk Ayaklanmasının öncü sarsıntıları olduğundan şüphe duyulmamalı. Yani, yarın devrimci kitle gösterilerinin akışı nasıl olursa olsun, arkası gelecek. Devrimci güçler, hazırlıklarını buna göre yapmalılar.
“Ayağa kalkın, düşmüş köleler!”
<…>
Uçarı talihin düzenbazları,
Yeryüzünün tiranları! Titreyin!
Ayağa kalkın, düşmüş köleler,
Metin olun, dinleyin!
(Hazal Yalın'ın çevirisinden)
Üzerinden bir ay gibi kısa bir süre bile geçmeyen “Editör” makalemizin başlığı “Gümbür Gümbür Gelen Ayaklanma” idi.