Bir kez daha insani değerlerin tümünün ayaklar altına alındığı, insan onurunun yok edildiği o utanç verici manzaralara tanıklık ediyoruz. Nereden mi bahsediyoruz, Antakya’nın kadim Cebl Akra dağının ardındaki Suriye’nin Lazkiye kentinden. Emperyalizm, siyonizm ve bölge gerici devletlerinin desteğindeki faşist barbar sürülerinin Baas rejiminin düşmesinin ardından Lazkiye ve çevre kentlerde yaptığı katliamlara bir süredir tanıklık ediyoruz. 2011’den bu yana defalarca katledilen Arap Alevi halkı, Hristiyan topluluklar ve bölgede yaşayan Kürt halkı bu sefer çok daha ciddi bir tehdit altında.
NATO savaş makinesinin en büyük gücü emperyalist ABD, faşist Ukrayna ordusunun Rusya topraklarını uzun menzile sahip ATACMS füzeleri ile vurmasına izin verdi.
Her yeni güne ölüm, katliam, vahşet haberleriyle uyanıyoruz. En insani duyguların ayaklar altına alındığı, işçilerin, emekçilerin, kadınların, ezilen ulus ve ulusal topluluklara mensup insanların, kadınların ve LGBTİ+’ların türlü biçimlerde aşağılandığı, yok sayıldığı bir çağdayız. Sokak hayvanlarına yönelik katliamlar, kadınlara ve çocuklara yönelik artan şiddet ve saldırılar, hatta bebeklerin yaşamıyla bile oynayacak kadar ileri giden bir pervasızlık, vahşet, insan olmaktan utandıracak olaylar...
Tarihler Miladi Takvime göre 7 Kasım 1917’yi (Jülyen Takvimi’ne göre 25 Ekim) gösterdiğinde, tarihte yeni bir perde açılıyordu. Tarihin ilk proleter devrimi insanlığın o güne kadar yaşadığı makus kaderi değiştiriyordu. Emperyalist savaştan bıkmış, açlık, sefalet ve politik baskıların yok ettiği Rusya proletaryası ve yoksul köylülük ekmeğe, barışa ve özgürlüğe doymak için Bolşevik Partinin önderliğinde iktidara el koyup geçici burjuva hükümeti deviriyordu.
Burjuva cumhuriyetin tarihi boyunca başta Kürt ulusu olmak üzere Rumlar, Çerkezler, Ermeniler gibi birçok ulusal topluluk baskı altında tutuldu ve gerici iktidarlar tarafından ezildi.