Ne zaman onları anlatmaya çalışsak, ne zaman "onları hatırlamak" diye söze başlasak hep donar kalırız sözcüklerin yetmezliğinde. Sanki sözcükler mücadelenin ve onların o coşkun akışını anlatmaya az gelir, yetersiz gelir, eksik kalır. İşte bu yetmezlikle anda donar kalır yürektekiler zamanın sonsuz belleğinde. Başka kelimeler arasak da boşuna ve bundan dolayıdır ki, çoğu kez söz devam edemez, yetersiz sözcüklere isyan ederiz. Yüreğimizin ucunda kol, o kol da el, o elde kalem, o kalemde mürekkep donar da kalır öylece. Bundandır ki, her deneme gibi bu da yetmeyecek, yetemeyecektir. Üzgünüz, yıldızlara giden ve yola devam eden yürekler bağışlasın.
Çokça verilen bir örnektir; "Kapitalizm insanları şişede suya alıştırdı" diye. Peki gerçekten böyle mi? Bir kaç örnekle bu soruya cevap vermeye çalışalım. Zira sadece şişe su değil, bin yıldır evimizin kıyısından akıp giden derelerle bizim aramızda sürekli cebimizdeki parayı azaltan elektronik bir sayaç var. Elbette "alışmadık", "hiç mi hiç alışmadık", "sineye çekmiyoruz" denecektir. Hatta "Bir şişe suya üç kuruş vermemek için sokağa çıkmaya, eylem yapmaya, tutuklanmaya değer mi? Hem biz basit şeyler için dövüşmüyoruz, bu bir olgunluktur. Yoksa kanıksadığımızdan değil" diyecektir bazıları.
Derinlerde depremler olmasa yüzeyde yıkıntılar oluşmaz. Anlaşıldığı düşünülen bu gerçek çoğu kez anlaşılmıyor.
Aynı şey değil derinlerden gelenle yüzeyde gerçekleşen. Hiç bir tutulabilir mi; bir damlayla bir okyanus, bir kıvılcımla bir yanardağ. Serin bir meltemle dehşete düşüren bir tayfun.
Çarpıştılar!
Uğultulu tepelerde, derelerin kıyılarında, dalları üzüm dolu asmaların altında, nar ağaçlarının gölgesinde ve zeytin tanelerinin içinde çarpıştılar.
Son günlerde, karşıt cephede, dozajı giderek artan ve sertleşen bir tartışmaya şahit oluyoruz. Aslında bu durumu şöyle ifade etmek daha doğru olacak; çok uzun zamandır bir “iç tartışma” şeklinde sürdüğü anlaşılan ve milyonlara sezdirilmeyen bu konu artık ulu orta tartışılıyor. Çünkü işler kötü gidiyor! İşler kötü gittikçe de iç çelişkiler derinleşiyor ve derinleştikçe de sorunlar ulu orta tartışılır hale geliyor.