Göbels propagandasının bel kemiğini oluşturan ana unsur yalandır. Çöken ekonomi, bitmiş siyasal araçlar, her gün daha da kötüleşen yaşam koşulları ve diğer her türlü olumsuz gelişme bu propagandayla başta gözlerden kaçırılır, gizlenir; ama bu olmuyorsa o zaman tam tersiymiş gibi yansıtılır.
Bu sayı yazmasam da olur. Üstelik ne içimden geliyor ve ne de aklımda yazacak bir konu var. Hem yoldaş, başyazar olarak kesin güzel bir yazı yazmıştır. Zaten onun yazısı tek başına yeter bile, yani ben yazmasam da olur!
Karşı cephede olanlara bir bakın, toz ile duman, sap ile samandan daha ötesi yalan ile daha çok yalan, başarısızlık ile daha çok başarısızlık, hezimetle daha büyük hezimet artık birbirine karışmış durumda. Normal koşullarda saçmalık diyebileceğimiz bu şey, artık gerçeğin kendisi. Pardon karşı cephenin gerçeğinin kendisi. İnsanlar bunlara olanlara, söylenenlere bakıyor ve şaşırmıyor bile; evet, diyorlar bunlar yaşanıyor, bunlar gerçek. Pardon, yönetenlerin gerçeği.
Bir toplumu karşıt kamplara bölen şey burjuva parti liderlerinin üslubu ya da seçtiği kelimeler değil, o toplumdaki sınıfsal çatışmasının gelmiş olduğu düzeydir. Bu yüzden de o çok ciddi derecede çok önemli siyaset uzmanlarının, o muhteşem doçentlerin hatta ve hatta o profesör kere profesörlerin her şey gibi, toplumsal “kutuplaşma”yı da getirip burjuva partilerin o “meşhur” liderlerinin “zehir zemberek” sözlerine bağlamaları en iyi ihtimalle politik ahmaklığın bir vesikası olabilir. Zira ne bu “zehirli” sözler ne de bu partilerin o “meşhur” liderleri sebep değil esas sebep olan sınıflar savaşının sonuçlarından biridir.
Şu Tabipler Birliği ve hatta şu Sağlık Emekçileri Sendikası'na ne demeli? Yok bilmem kaç üyeleri, kaç doktor, kaç hemşire, kaç sağlık emekçisi koronadan ölmüş. Ne var yani ne olmuş!