Kenan Kızıl

Aslında Bu Senin İçin / Susanlar Üstüne Bir Deneme

 

Yaşamın anlamı üzerine tarih boyunca çok şeyler yazıldı, hala da yazılıyor. Bazıları gerçekten de çok güzel, çok anlamlı ama yazanların kaçı bu yazdıklarını tam olarak hissettirebilmiştir. Örneğin özgürlük üstüne neler, neler yazılmadı ki! Üstelik yazılanlar ne kadar güzel olsa da daha da güzel şeyler yazmak gerektiğini düşünmeyen var mıdır? Fakat yine, ister şimdiye değin yazılanlar olsun isterse de bundan sonra yazılacaklar olsun, hiç biri özgürlüğü yaşamak kadar güzel ve değerli olamaz. Çünkü yaşayan hisseder, diğeri ise hissetmeye çalışır. Bu ateş olmakla, ateşin kıyısında durmaya ya da ışık olmakla o ışığın aydınlığından yararlanmaya benzer. Biri özdür, diğeri değildir...

Devamını oku...

Korkudur Bayrakları

 

İskender doğu seferine başladığında, Pers imparatorluğu halk isyanları nedeniyle yıkılmanın eşiğindeydi. Roma, Mısır, İspanyalılar. Aztek topraklarını ele geçirdiğinde de durum neredeyse aynıydı. Hatta, Napolyon kokuşmuş Avrupa monarşilerini birbirini peşi sıra dize getirdiğinde de. Yani kimi şarlatanların tarihçi kisvesiyle yazdıkları gibi, muzaffer bir komutanın atına atlayarak zaferden zafere, dörtnala ülkeleri fethettiği yok. Ya da kimse üç tane sandalı karada taşıdığı için Bizans yıkılmadı. Eğer o, kendi halkını canından bezdirmemiş ve “yaşayan bir fosil” halini almamış olsaydı içinde yaşayanlar onu savunacak ve de kimse kalkıp da karadaki kayıklar saçmalığını yazma aptallığında bulunmayacaktı!.. Tarih kendi halkına karşı acımasız olan devletlerin sahipsiz mezarlarıyla doludur. Bunların büyük çoğunluğu kendi halkının şefkatli kollarında can verirken, çok az bir kısmı da, tam da son nefesindeyken fırsatçı bir işgalcinin çıkagelmesiyle tarihe karışmıştır!

Devamını oku...

Kendine Güven Ve Cesaret


Henüz yeni olmuştu Şubat Devrimi ve bir salonda bir toplantı yapılıyordu. İşçilerin karşısındaki konuşmacı kürsüsüne akbabalar gibi çöreklenmişti menşevik ve kadet konuşmacılar. İçlerinden birisi kürsüden bağırıyor ve "Rusya'da henüz iktidarı alabilecek güçte bir partinin olmadığını" ilan ediyordu. Aslında kendi korkularını ve umutsuzluğunu işçi sınıfına maletmek istiyordu ki inanç yüklü bir ses salonda çınlayarak bölmüştü sesini konuşmacının. Orta sıralardan, orta boylu, siyah kasketli bir adam ayağa kalkmış ve: "Hayır!" diye itiraz etmişti sonra da göğsünü gere gere Bolşevik Parti'nin bu güce sahip olduğunu bildirmişti tüm salondakilere. Salondaki herkesin dönüp baktığı bu adamın ismi Vladimir İlyiç Lenin'di!

Devamını oku...

Esnemeyen Kırılacak

 

Küçük burjuvazinin üzerinde önemle durduğu konulardan biri de “kuvvetler ayrılığı prensibi”dir. Ancak, burjuvazi bu prensibi hiç de küçük burjuvazinin sandığı gibi; devlet güçlerini birbiriyle dengelemek için uygulamaya koymamıştır.

Devamını oku...