Fatih Saltık Anısına...
15 Mayıs günü binlerce haber ve paylaşım arasında bir acı haber daha vardı. Kimimiz gördü kimimizin hiç haberi olmadı... Kısa henüz ayrıntıları bilinemeyen acı bir haber...
İstanbul'un en prestijli AVM'lerinden birinde açılmak üzere, aylardır bir mağaza projesinde çalışıyoruz. İtalya menşeili bu mağaza ya da marka diyelim, hem AVM için, hem de onu buraya getiren Türkiyeli firma için bir prestij meselesi. Pandemi karantinası başladığı dönemlerde bu mağazayı teslim etmemize çok yaklaştığımız bir aşamada şantiyeyi kapatmak durumda kalmıştık, aynı zamanda AVM de kapanma kararı almıştı.
Gecesinde ince bir heyecanla sohbete daldığımız bir günün sabahına uyandık. Uyanır uyanmaz haberlere bakıyorum: ''3 Mücadele Birliği okuru Taksim'e yürürken gözaltına alındı''.
Evet, günaydın. Her şey olması gerektiği gibi.
Şarkılarımız / ön safta en önde saldırmalıdır düşmana.
Bizden önce boyanmalıdır / şarkılarımızın yüzü kana.. / Şarkılarımız / varoşlarda sokaklara çıkmalıdır!
Şarkılarımız / bir tek yüreğin / perdeleri inik / kapısı kilitli evinde oturamaz!.
Şarkılarımız / rüzgara çıkmalıdır...
Nazım Hikmet
Sadece en yakın marketlere gitme koşulu ile insanların sokağa çıkabildiği bir dönemde 1 Mayıs’ı karşılıyorduk...
Kendimi bildim bileli, 1 Mayis dendiğinde hep Taksim gelirdi aklıma. Sadece benim de aklıma değil, herkesin aklına Taksim gelirdi.
Korona, dünyası sermaye için fırsatlarla dolu. Gün geçmiyor ki bir koruma paketi adrese teslim kendi "tebası"ndan firmaya teslim edilmesin. İktidar her gün televizyonlarda biner yataklı yoğun bakım ünitesi hazırlıklarına başlandığını dile getiriyor.