Merhaba sevgili dostlar. Salgın sürecinde insanlara yardım edebilmek ve hayatlarını kurtarabilmek için tüm zorluklara ve risklere rağmen mücadele eden binlerce sağlık emekçisinden biriyim.
Sizlere İstanbul’dan sesleniyorum ve yaşadıklarımızı, sağlık sisteminin eksikliklerini anlatmak istiyorum.
Genel olarak değinmek gerekirse sürecin en başından beri, COVID-19’a karşı mücadele ederken ekipman sıkıntısından dolayı binlerce sağlıkçı arkadaş bundan etkilendi, virüsü kaptı. Felaket "kapıdayım" diyordu, ama hükümet "bize hiçbir şey olmaz" mantığından yola çıkarak bunu ciddi anlamda suistimal etti. Salgının etkilerinin çok geç farkına vardılar, çalıştığımız yerlerde bunun sıkıntılarını gördük.
Süreç ilerledikçe yardımlarla idare etmeye çalışıyorlar; ama hala eksiklikler ekipman bakımında çok. Kendi kurumumuzda birlikte çalıştığımız birçok arkadaşımız kronik hastalıkları olduğu için yönetimden idari izin istediler; ancak yönetim onlar virüse yakalanana kadar izin vermedi. Hastalandığından bu yana 1 ay oldu, arkadaşlarımız yatıyor, hala da iyileşmediler. Normalde sağlık çalışanları virüs kapmasın diye esnek çalışma dediler; ancak daha sonrasında, sağlık emekçilerinin uzun mesai saatleri, yetersiz beslenme, aşırı yoğunluk gibi koşullar altında çalıştırılmasından kaynaklı binlerce sağlık emekçisine virüs bulaşmış durumda. Bir taraftan sağlık emekçilerini bu kadar çalıştırırlarken, birçok hastanede sağlık personeli yetersizliği ve eksikliği de ortaya çıkmış durumda.
İstanbul’dan Genç Bir Sağlık Emekçisi