İşçi sınıfının sınıf çıkarlarını her şeyin üstünde tutan; emekçi sınıfların ve ezilen halkların burjuva egemenlikten kurtulmalarını başlıca amaç edinen bir parti, burjuva toplumun bütün kesimlerinin tam bir ekonomik, moral ve entelektüel çöküntü içinde olmalarından nasıl bir sonuç çıkarır?
Son aylarda sosyal reformist parti ve çevreler arasında “birlik” çabalarında olağanüstü bir artış olduğu biliniyor. Bu çabalara katılanların istisnasız hepsi, amaçladığımız “birlik” seçimlerle ilgili değil, ya da seçimleri kapsamakla birlikte seçimlerle sınırlı değil deseler de gerçek durumun böyle olmadığı hemen anlaşılıyor.
Artık mızrak çuvala sığmıyor. Emperyalistler, içine girdikleri çöküş sürecini havaya bakıp ıslık çalarak gözlerden saklamaya çalışıyorlardı. Artık bu da bitti; “yandık bittik, ah, vah” sesleri her taraftan gelmeye başladı.
Savaş yangını kontrolden çıkmak üzere. Hayır, Ukrayna’dan bahsetmiyoruz. Genel olarak savaş yangınından, ve onu bir anda geniş bir bölgeye yaymaya aday Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarının yeniden başlamasından söz ediyoruz.
Yine bir anda ortalığı birbirine katan bir açıklamayla, “bir gece ansızın...” nakaratıyla geliverdi uluslararası kamuoyunun gündemine. Elbette RTE’den başkası değil tüm sahne ışıklarını üstüne çeken:
“Yunanistan’a tek cümlemiz var: İzmir’i unutma. Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz. Vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz.”