Makale Dizini

Tüm bunlarla birlikte gençlik mücadelesinin şu an dağınık olduğunu belirtmek gerekiyor. Gençlik içerisinde örgütlenme fobi haline gelmiş durumda. Sermaye sınıfının çabalarıyla anarşizm, feminizm gibi sağ sapma ideolojiler, akademizm, reformizm gibi düzen sınırlarını aşamayan anlayışlar gençlik kitleleri içinde yaygınlaştırılıyor. Gençliğin şu anki tipolojisini incelediğimizde ise bencil, kendi benliği ön planda olan, dayanışma duygularından yoksun, içine dönük, bireyci bir gençlik kuşağı yaratılmaktadır. Toplumun aydın, en enerjik ve dinamik kesimi olan öğrenci gençlik mücadelesi geçmiş yıllarda olduğu gibi üniversitelerde polis, ögb, sivil faşist saldırıları ile yoğun bir şekilde terörize edilip, engelleniyor. Çoğu üniversitede bağımsız öğrenci topluluğu, kulüp dahi kurmak engellenirken, sermaye sınıfının çıkarlarını savunan gerici örgütlenmelerin, şirket kulüplerinin önü açılmaktadır. Ancak tüm bu baskılara rağmen öğrenci gençliğin ileri kesimleri yurt zamlarına, barınma sorunlarına, ulaşım ücretlerine yapılan zamlara ve geçinememeye karşı kendi mücadelesini büyütüyor. Akademik eğitimin bilimsel olmasını istemekte, gericiliğe ve piyasalaşmaya karşı kavgayı büyütmektedir.

Ancak öğrenci gençliğin kendine özgü sorunlarına dair çözüm arayışı olarak mücadeleye girmesi, sadece akademik sorunların çözümüyle mümkün olamayacaktır. Çünkü akademinin gericileştirilmesi, piyasalaşması, eğitimin metalaşması kapitalist sistem devam ettiği sürece kalıcı olarak hiçbir zaman çözüme kavuşmayacaktır. Eğitim sisteminin emek-sermaye çelişkisi üzerinde yükseleceğini, derinleşeceğini, öğrenci gençliği geleceksizliğe, işsizliğe, intiharlara sürükleyeceği gözden kaçırılmamalıdır.

Sermaye sınıfının devletinin faşist karakteri eğitim sistemini ideolojik olarak şekillendirirken, üniversitelerin yönetimi doğrudan faşizmin en tepesine bağlanmışken, gerici akademisyenler tarafından etrafımız çevrelenmişken bizim sorunlarımız sadece akademik değil aynı zamanda politik yani sınıfsaldır. Öğrenci gençliğin gündemini sadece akademik sorunlar değil aynı zamanda toplumsal sorunlar da meşgul eder, etmelidir. Bu yüzden akademizm anlayışların gençliğin sorunlarının üniversite duvarları ardından çözülebileceği gibi yaklaşımlar mahkum edilmelidir.

 Öğrenci gençliğin sistematik olarak kitleler halinde geleceksizliğe, işsizliğe, intiharlara itildiği, çürümeye terk edildiği, psikolojik, ekonomik, kültürel olarak yıkıma uğradığı bir ortamda sorunlarımız sadece okulda gördüğümüz eğitim değildir. Çünkü öğrenci arkadaşlarımızın çoğu işçi sınıfının, emekçi kesimlerin saflarına mensup olmaktadır ve ayrıca ulusal olarak da ezilen ulusa mensup olan öğrenci arkadaşlarımızın ya da cinsiyet olarak ezilen kadın arkadaşlarımızın sorunlar asla akademik sorunlarla sınırlı değildir.

Toplumsal mücadelelerin hepsi bir biçimiyle üniversite duvarlarını aşar ve bizlerin gündemi haline gelir. Dünyada gelişen tüm halk hareketlerinde işte bu yüzden öğrenci gençlik toplumun enerjik ve aydın kesimi olarak, toplumsal hareketlere ilk refleks veren kesim haline gelir, mücadeleye omuz verir, eylemlerin önünde yer alır, devrimci örgütlerin saflarını doldurur.

Öğrenci gençliğin akademik mücadelesinin öz örgütlülüklerde birleşmesi gerektiği bir gerçek, bunun için üniversite forumları, meclisler, komiteler gençliğin kitle örgütü haline gelmesi için geliştirilmeli, öğrenci gençliğin bağımsız inisiyatifi bu anlamda büyütülmelidir. Fakat öz örgütlülükler öğrenci gençliğin ileri unsurlarının geniş kesimlerini bir araya getirmeyi hedeflerken, gençlik içerisinde militan, anti-faşist, anti-kapitalist bir hat üzerine oturtulmasını kaçırmamak gerekir. Çünkü hedefine kapitalizmin yıkılmasını koyan devrimci proletaryanın aktif destekçilerinden biri de devrimci gençlik hareketidir, bu yüzden devrimci gençlik mücadelesi büyütülürken gençliğin komünist öncü ile buluşması, onun ideolojik ve politik yönlendiriciliğinde hareket etmesi ve uzlaşmaz bir anlayışı yürütmesi gerekmektedir.

Sermaye egemenliğine ve reformizme karşı proletaryanın devrimci ideolojisi ışığında ideolojik mücadele kararlı bir şekilde sürdürülmeli, aynı zamanda militan, anti-faşist, geniş kesimlerin mücadele birliğini kurmayı hedefleyen bir hat kurulması için çaba gösterilmelidir. Tarihin kısa tarih olarak yaşandığı ve devrimlerin ön gününü yaşadığımız bu günlerde dünya genelindeki isyanlardan gençlik birbirinden öğreniyor, birbirine öğretiyor. Nasıl ki kapitalizm insanlığın gelişimi için bir ayakbağı haline gelmişse, geleceği temsil eden bizlerin de kapitalizmde bir çıkış yolu görünmemektedir.

(Geleceksizliğe Ve Krize Karşı Gençlik Buluşuyor’da sunuş konuşmasıdır)

(Devrimci Öğrenci Birliği