Ben 3 yıldır aynı işyerinde çalışan fabrika işçisiyim, bu üç yılda yaşadıklarımı anlatayım size.
Bir dost omuz daha düştü omuzbaşımızdan…
Bir kelebek kanatlandı sonsuzluğa doğru
En derin yerinden böldü uykumu.
Vefa’yı 95-97 sürecinde Bursa Hapishanesindeyken tanıdım. Bu süreçte en belirgin dönem, ‘96 Ölüm Orucu dönemidir diyebilirim. Zira, Vefa ile beraber Ölüm Orucuna (ÖO) yattık, omuz omuza hücre hücre eriyerek birlikte bu zorlu yolu aldık. Hem zorlukları hem de zaferi birlikte, engin duyguları paylaşarak tattık...
Ben Işıl, 10 buçuk yaşındayım. Ben Vefa abiyi Kütüphane’de tanıdım. Beraber oyun oynardık, bana şarkılar söyletirdi… Hatta ben dışarıda oyun oynarken, Vefa abi çağırırdı “Işıl gel yemek ye”, “yemiyecem” dediğim zaman, “bak yemek yemezsen büyümezsin” derdi. Çok seviyordum Vefa ağabeyyi, gider yemeğimi yerdim.
2011’de tanıdım Vefa yoldaşı, çok sevdim; baba gibi yaklaşımıyla tanıdım. O dönemde Vefa yoldaş benim üzerime çok titredi.
Vefa yoldaşımı ben 17 yaşlarımda tanıdım, iyi ki tanıdım.