İlk deneyimler insanın hayatında hep iz bırakır ve unutulmaz. Ben de bu yüzden ilk kez yaptığım, katıldığım şeylerin güzel geçmesini isterim.
Ama maalesef 2 yıl önce, 1 Mayıs için Taksim’e ilk çıkışım beklediğim gibi olmamıştı. Sonuçta Taksim’e girilmesine izin verilmiyordu, bu yüzden meydana kadar gitmeyi çok beklemiyordum tabi, ama hiç değilse bir çaba sarf edeceğimi ve direneceğimi düşünüyordum. Fakat daha Taksim’in girişinde polis o kadar hızlı davranarak bazı arkadaşlarımızı gözaltına almıştı ki, benim bunu yapmama fırsat vermemişti bile.
Bu sene her ne kadar 1 Mayıs için planlanan ve çok iyi yürütülen hazırlık çalışmalarına katılsam ve içimde o gün Taksim’e ulaşmak gibi bir hırs olsa da, yaşadığım kötü deneyim biraz umudumu zayıflatıyordu. Çünkü yine aynı şey olursa, emeğimiz boşa gider diye düşünüyordum.
Özellikle bu yıl pandemi dolayısıyla tam kapanma dönemine denk gelmesi moralimi daha da bozmuştu. Ulaşım vb. sıkıntılarımız olacaktı, ama biz el ele vererek hepsinin üstesinden gelerek 1 Mayıs’ta Taksim’e ulaşmak, barikatı aşmak için yola çıktık.
Polis saldırısı çok gecikmedi tabi, ama birkaç arkadaşımızla polis saldırısından sıyrılarak Şişli Merkez’den Osmanbey’e kadar pankartımız ve sloganlarımızla yürüyerek beklediğimizden çok daha fazlasını başardık.
İlk katıldığım 1 Mayıs’ta fazla heyecanlanamamışken, bu sene Taksim’e doğru attığım her adım beni inanılmaz heyecanlandırıyordu. Çünkü çok istediğim bir hedefim vardı ve her şey yolunda gidiyordu. Arkadaşlarımla bir yandan Taksime’e yakınlaşmanın heyecanını bir yandan 1 Mayıs’ın coşkusunu yaşarken ve paylaşırken polis bizi de gözaltına almak için saldırıda bulundu ve eylemimizi sonlandırmak zorunda bırakıldık. Böylelikle ben de ilk gözaltı deneyimimi yaşamış oldum.
Taksim’e tam anlamıyla ulaşamamış olsak da yasaklara rağmen bizim Taksim’e ulaşmak için çaba sarf etmemiz ve başarıya yaklaşmamız bana gurur verdi.
Liseli Bir DÖB'lü