Değerli sınıf yoldaşlarım, bir 1 Mayıs'ı daha geride bıraktık. Proletaryanın savaş günü olan 1 Mayıs'ı tam anlamıyla sınıfın öncüleri ilericileri, faşizmin barikatını yıkmak için kararlıydı; hedefini açıklamıştı. Haftalar önceden reformist tavırlara karşı, önce söylediğimize kendimiz inanmalıyız diyerek, İstanbul için “Taksim” demişti.
Günler kala, umudunu sendika konfederasyonlarına bağlayıp, sonunda her zamanki uzlaşmacı tavırlarıyla karşı karşıya kalan devrimci ilerici kurumlardan da “Taksim” diyenler oluşmaya başlamıştı.
Burada mutlak değinmemiz gereken durum, kesinlikle sendikaların “Taksim” deyip içinde işçi olmayan sendika bürokratlarının bir ekiple polis kortejiyle Taksim Meydanı'na ve Kazancı Yokuşuna karanfil bırakarak işçi sınıfının sorunlarını sıralayıp uzlaşmacı halleriyle sermayeden dilenmesi başlı başına alçaklıktır. İşçi sınıfının ve devrimci sendikalar tarihine de ihanettir.
Şunu unutmamak gerekir ki, işçi sınıfı mücadelesinde tüm dünyada öncü, ilerici ve devrimci işçiler böyle uzlaşmacı sınıf düşmanlarını teşhir etmiş, onlara rağmen, bedelini ödeyerek ve sınıfa ödeterek doğru yolu göstermiştir Şöyle ki, işçi sınıfı kendine yapılan iyiliği de ihaneti de asla unutmaz. Neyse ki bizi şaşırtmayanlar yine şaşırtmadılar.
Burjuvazinin ve iktidarının 29 Nisan - 17 Mayıs arası tam kapanma talimatını başından beri tanımayan ilerici kurumlar, “Bizler işçiyiz çalışmamıza engel yoksa kavgaya da engel yok demektir” diyerek, “kimse bizi irademizden vazgeçiremeyecek” diyerek propagandasını en iyi şekilde, afişlerini pankartlarını asarak yaptı. Ve 1 Mayıs'ta güneşin doğuşunu beklemeden, şafak baskını ile öncü işçiler “1 Mayıs Alanı Taksim”dir pankartıyla Tarlabaşı'ndan Taksim'e yürürken, “Taksim Kızıldır Kızıl Kalacak”, “Taksim'de Düşene Dövüşene Bin Selam”, “Yaşasın 1 Mayıs, “Biji Yek Gulan”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi İktidar Herşey Emeğin Olacak” sloganlarıyla inletiyor, işçi sınıfına yol gösteriyordu.
Daha sonra Sıraselviler'den, Osmanbey'den, Mecidiyeköy'den, Kazancı Yokuşu'ndan, Gayrettepe'den, Beşiktaş'tan önce işçiler yürümeye başladı Taksim'e. Tabii o saatlerde Taksim'e yürüyen önce ilerici devrimci işçiler darp edilerek işkence ile göz altına alınırken; DİSK, KESK, yancı-yandaş sendika bürokratları polisin eşliğinde meydana karanfil bırakıp isteklerini yalvarıyorlardı.
Değerli sınıf yoldaşlarım, bu 1 Mayıs'ta bu durumun öne çıkması umut verici. İşçi sınıfının cüretle en öne atılanlarına selam olsun. Tüm yasaklara rağmen, tehditlere karşı yumruğuyla sloganlarıyla bu korkusuz proleterya, tarihine en iyi cevabı verecek olanlardır. Böyle ahlaksız, böyle çürümüş ve yozlaşmış bir dönemde işçinin canının zenginin ayakkabısı kadar bile değer görmediği bir dönemde, başkaldırmak onurdur.
1 Mayıs bayram değil, kavga günüdür. Bizden çaldıklarını almak için savaş günüdür. 1 Mayıs'ta kavgaya omuz veren yoldaşlarımızın yüreğinden öpüyorum. Her günümüz 1 Mayıs kavga günü gibi hareket edip, politik bir tavırla mücadele etmeliyiz.
Yaşasın 1 Mayıs, Biji Yek Gulan!
Yaşasın İşçilerin Savaş Günü
Öncü işçiler Öne En Öne!
İTK'lı Bir İşçi