Gerici-faşist muhalefetin ve peşlerine takılan parlamenter solcuların, olası bir seçimde sandıkların güvenliğini sağlayabileceğine inanıyor musunuz? Cevabınız evetse, azınlıktasınız demektir. Çünkü %72 gibi ezici bir çoğunluk tam tersini düşünüyor. Hala fikriniz değişmiyorsa, Babacan’a sorun, anlatsın. Yakın zaman önce, AKP’nin birçok seçimi hileyle kazandığını, içeriden birisi olarak itiraf etmişti.
ABD dahil, emperyalist efendiler, Rusya’nın sadece Donbass’la sınırlı bir harekata girişeceğini sanıyorlardı, ama Putin neo-nazilerin çekip çevirdiği kukla Kiev yönetimini doğrudan yıkmaya, fiilen NATO gücü haline gelmiş orduyu parçalamaya girişti.
İzmir’de toplanan kalabalığa, yaka bağır yırtarak sesleniyor Kılıçdaroğlu: “Halk iktidarını kuracağız!” Sonra gömleğini kravatını düzeltip, TÜSİAD patronlarının kulaklarına büyük bir saygıyla fısıldıyor: “Bizim ekonomik programı Ali Babacan hazırlıyor”. Dillerindeki halk iktidarı, kalabalıkları uyuşturmak, devrimin sloganlarını çalıp kandırmak için. Ceplerindeki gizli zulalarda acı reçete, tekelci sermayeyi buhrandan kurtarmak için.
Zavallı sosyal reformist partiler ne yapacaklarını şaşırmışlar. Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleriyle birlikte Rusya'nın Ukrayna üzerinden NATO-ABD-İngiltere ve AB emperyalist devletlerine karşı başlattığı savaş hepsini şaşkına çevirmiş. Ne yapacaklarını, ne diyeceklerini bilemiyorlar. Ellerinden lafı eveleyip gevelemekten başka bir şey gelmiyor.
İşçi olsun, öğrenci ya da ücretli çalışan olsun, genç Leninistlerin en çok sordukları soruların başında neyi nasıl yapmalıyız sorusu geliyor. Sürecin bir ayaklanmaya, bir devrime gittiği hakkında kimsenin kuşkusu yok. Soru ve sorun, devrime öncülük yapacak gücün nasıl biriktirileceği konusunda düğümleniyor.