Meksika’da bulunan Zapatista Ulusal Kurtuluş Ordusu, dünyanın dört bir yanında mücadele eden kadınlara mektup yazdı.

“Kız kardeşler, yoldaşlar. Söylemek ya da sizi haberdar etmek istediğimiz şey biraz üzücü. Çünkü bu Mart 2019’da, Zapatista topraklarımızda, İkinci Uluslararası Mücadele Eden Kadınlar Buluşması’nı yapamayacağız. Yeni hükümetlerin daha önce açıkça yapacaklarını söylediği büyük kapitalistlerin mega projeleri ortaya çıktı. Maya Treni’nden, Tehuantepec Kanalı planından, ahşap ve meyve ürünleri için ağaç dikiminden bahsettiler. Ayrıca madencilik şirketlerinin ve büyük gıda şirketlerinin de topraklara gireceğini söylediler. Topraklarımızı metaya dönüştürerek biz yerli halkları yok etme girişiminde bir tarım planı da var. Carlos Salinas de Gortari’nin başarıyla tamamlayamadığı şeyi tamamlamak istiyorlar çünkü biz, onu isyanımızla durdurduk.

(…)

Gerçek şu ki, onlar yerli halklara karşı her şeyi elde etmeye çalışırlar, topluluklarını, topraklarını, dağlarını, nehirlerini, hayvanlarını, bitkilerini ve hatta taşlarını bile. Yani onlar, sadece biz Zapatistalara değil, aynı zamanda yerli olduğunu söyleyen tüm kadınlara da karşıdır. Ve sonra erkeklere de karşıdır, ancak şimdi biz kadınlardan bahsedeceğiz. Topraklarımızın artık bizim için değil, gelip yürüyüş yapacak, büyük otelleri, harika restoranları ve bu lükslere sahip olmak için gerekli işletmeleri olan turistler için var olmasını istiyorlar. Onurumuzu ayda birkaç kuruşa satmak için onların piyonları, köleleri olmamızı istiyorlar. Bu kapitalistler ve yeni hükümetlerde onlara itaat edenler, istediğimiz şeyin para olduğunu sanıyorlar.

(…)

Siz bu kelimeleri okurken, bu ilerlemeci ya da gerici dünyalarda kaç kadın öldürüldü yoldaşlar, kız kardeşler? Belki biliyorsunuzdur ama tabi ki size bunu söyleyeceğiz: Zapatista bölgesinde uzun yıllar boyunca tek bir kadın bile öldürülmedi. Ama evet, onlar bizim geri kalmış, cahil, önemsiz olduğumuzu söylüyorlar. Belki en iyi feminizm nasıldır bilmiyoruz, belki lügatın nasıl değiştiğini veya toplumsal cinsiyet eşitliğinin ne olduğunu bilmiyoruz. ‘Toplumsal cinsiyet eşitliği’ dedikleri şey bile adil değil, çünkü sadece kadınların ve erkeklerin eşitliğinden söz ediyorlar. Onları hala erkek ya da kadın olmaya mı zorlayacağız? Bu insanlar bunu yapmak istemiyorsa ve onlara saygı gösterilmezse bu işi başaramayız. Bildiğimiz şey özgürlüğümüz için savaştığımız ve şimdi özgürlüğümüzü savunmak için savaşmamız gerektiğidir, böylece büyükannelerimizin çektiği acı, kızlarımız ve onların kızları tarafından çekilmeyecektir.

Biz savaşmak zorundayız ki tarih tekerrür etmesin ve sadece yemek yaptığımız, dünyaya getirdikten sonra utanma, aşağılanma ve ölüm içinde büyüdüklerini göreceğimiz çocuklar doğurduğumuz o dünyaya geri dönmeyelim. Biz, aynı şeye geri dönmek için silahlanmadık. Biz 25 yıldır turistlere, patronlara, ustabaşılara hizmet etmek için direnmiyoruz. Biz, artık, otel ve restoranlarda birkaç peso için yabancılara hizmet eden işçiler olmak için, eğitim, sağlık, kültürün yaratıcıları olmayı bırakmayacağız. Önemli olan az ya da çok peso olup olmaması değil, önemli olan onurumuzun bir bedeli olmamasıdır. Bu yeni hükümet, kadın olduğumuz için, beklediğimiz şeyin iyi bir işveren ve iyi ücret olduğunu, patronlarımız ve onların ustabaşılarına itaatkar biçimde çarçabuk başımızı eğeceğimizi sanıyor ya da buna inanıyor. Ama hayır, istediğimiz şey kimsenin bize tanımadığı özgürlüktür, fakat biz, kanımızla bile olsa savaşarak onu kazanırız

(…)

Yoldaşlar, kız kardeşler; mücadeleyi bırakmayın. Bu kahrolası kapitalistler ve onların yaptıkları yanlarına kâr kalan yeni hükümetleri bizi yok etse bile, siz kendi dünyanızda savaşmaya devam etmelisiniz. Çünkü biz buluşmada, dünyanın herhangi bir köşesindeki tek bir kadın, kadın olmaktan korkmasın diye mücadele edeceğimiz konusunda anlaşmıştık. Orası da sizin köşeniz yoldaşlar ve kız kardeşler, Zapatista topraklarında bizde olduğu gibi, orada da şimdi sıra sizde. Ve biz korkmuyoruz, yoldaşlar ve kız kardeşler. Size verdiğimiz ateşi koruyun. Sönmesine izin vermeyin. Bizim ateşimiz burada kanımızla sönmüş olsa bile, hatta başka yerlerde de sönmüş olsa bile, kendi ateşinizi koruyun, çünkü zor zamanlardan geçsek de biz kimsek öyle kalmak zorundayız. Biz, mücadele eden kadınlarız. Özet şu ki, biz buluşmayı yapmayacağız ve dolayısıyla katılmayacağız. Eğer kendi dünyanızda bu buluşmayı yaparsanız ve size Zapatistaların nerede olduğunu, neden gelmediğini sorarlarsa, onlara gerçeği söyleyin. Zapatistaların, kadınlar olarak kendi özgürlükleri için, kendi köşelerinde savaştıklarını söyleyin. Hepsi bu kadar, yoldaşlarınıza ve kız kardeşlerinize iyi bakın.

Güneydoğu Meksika dağlarından Zapatista Kadınları, Şubat 2019.”