Yıl 1960, 1930'da ülke yönetimini ele geçiren Rafael Trujillo diktatörlük rejimini sürdürürken, Mirabal Kardeşler olarak tanınan üç kız kardeş; Patria, Minerva ve Maria Teresa, eşleriyle birlikte Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veriyordu. Patria 36, Minerva 34, Maria Teresa ise 24 yaşındaydı. Patria Haziran ayında Clandestine Hareketini kurdu ve diğer kız kardeşler de bu harekete katıldı. Diktatörlük karşıtı mücadelelerinde ağır baskılara maruz kaldılar ve hapis cezalarına çarptırıldılar. Aynı yılın Kasım ayı başlarında Trujillo ülkenin en büyük sorununun kilise ve “Mirabal kardeşler” olduğunu söyledi
25 Kasım günü tecavüz edilip öldürülen üç kız kardeşin “Araba kazasında” öldükleri duyuruldu. Bunun üzerine ülkede ayaklanmalar arttı. Bir yıl sonra Trujillo karşıtı hareket, diktatörlüğü sona erdirdi.
Mirabal kız kardeşlerden birinin kod adının “Kelebek” olmasından esinlenilerek, o günden sonra üç kız kardeş gerek Dominik’te, gerek dünyada “Kelebekler” adıyla anıldı. Mirabal kız kardeşlerin özgürlük için verdikleri mücadele, dünyada kadın hareketleri için bir sembol haline geldi. 1981’de yapılan Birinci Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kurultayı’nda 25 Kasım, "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Ve Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kabul edildi. Tüm dünya kadınlarınca sahiplenilen bugün, Birleşmiş Milletler tarafından, 17 Aralık 1999 yılında 25 Kasım’ı “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak ilan edildi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Gününü karşıladığımız bugünlerde, kadın katliamları ve kadına yönelik şiddet katlanarak devam ediyor. Yoksulluk, açlık, yıkım, ahlaki çöküş, yozlaşma, savaş ve şiddet kapitalizmin var olduğu her yerde varlığını devam ettiriyor. Onlarca kadın erkekler tarafından katlediliyor, evleri bombalarla yerle bir ediliyor, faşist devletler eliyle zindanlarda tutsak alınıyor, çalışma koşulları ağırlaştırılıp yoksulluğa mahkum ediliyor. Onlarca kadın mahkum edildiği koşullara karşı koyduğu için katlediliyor, çoğu zaman en yakınları tarafından. Kimi zamansa sadece kadın olduğu için, sokaktan geçerken şiddete maruz kalıyor, öldürülüyor. Tüm bunlara karşı çıktığımız, Kelebeklerin isyanını dillendirdiğimiz, onların mücadele çizgisini benimsediğimiz için tıpkı onlar gibi devlet şiddetinin en açık biçimi ile karşı karşıya kalıyoruz.
Bu baskı, saldırı, şiddet ve katliamlara karşı kadınlar cesaretle sokağa çıkıyor, mücadele ediyor, ayaklanıyor ve savaşıyorlar.
Toplumun, erkeklerin bizlere çizdiği sınırların, kuralların dışına çıkmak, insanca yaşamak için, her zaman en büyük cesareti gösterdik. Her şeyi göze aldık.
Hiçbir engel bizi gerçek, tam ve eksiksiz özgürlük için verdiğimiz mücadeleden alıkoyamayacak. Hiçbir şey bizi yaşamı ve özgürlüğü istemekten alıkoyamayacak, tıpkı kelebekler gibi.
Miraballerin isyanı bir diktatörlüğü yıktı. Şimdi yüz binlerce, milyonlarca Mirabal var karşılarında. Her birimizin sesinde isyan, isyanımızda ise yaşam var. İsyanımızın büyüklüğü ve örgütlülüğü yaşamlarımızı ve sonucu belirleyecek. İsyanımızla yeni yaşamları kuralım.
Jin, Jiyan, Azadi
Sesimizde İsyan, İsyanımızda Yaşam Var!
Ayla Gök