Faşist bir grubun saldırısına uğrayan; işkenceyle gözaltına alınıp araçta, karakol ve hastanede işkence gören gazeteciler basın toplantısı düzenledi. Saldırıya uğrayan gazeteci Sezgin, gazetecilere yönelik saldırı gözaltı ve işkencenin bir devlet politikası olduğunu ifade etti.

Devletin gazetecilerin görüntü ve ses kaydı almasının engellenmesine yönelik genelgesinin ardından, gazetecilere yönelik baskılar, hak ihlalleri, şiddet gözaltı ve işkenceler giderek artıyor.

Konya'daki ırkçı saldırıya ilişkin İstanbul'da 31 Temmuz günü yapılan açıklama sonrası devam eden yürüyüşü takip eden çok sayıda gazeteci ırkçı-faşist bir grubun saldırısına uğradı.

Mezapotamya Ajansı Muhabirleri Enes Sezgin, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Rojin Altay, Sendika Org Muhabirleri Derya Saadet ve Ceylan Bulut, Özgür Gelecek muhabiri Taylan Öztaş, ANF muhabiri Zeynep Kuray, Gazete Fersude muhabiri Hayri Tunç da haber takibi sırasında saldırıya uğradı. Bu saldırı sırasında gazeteciler Bulut, Saadet, Sezgin ve Öztaş ağır şekilde darp edilerek yaralandı.

Saldırı sonrası Taksim İlk Yardım hastanesinde darp raporu almak isteyen Bulut ve Saadet, polis tarafından "şikayetlerinin alınacağı" iddiasıyla gözaltına alınmak istendi. Hastanede bulunan çok sayıda kişi tarafından gözaltına alınmaları engellendi.

Kendisinden saatlerce haber alınamayan gazeteci Enes Sezgin ise işkenceyle hastaneye getirildi. İşkence hatanede devam etti. Kendisini darp eden faşistlerle hastanede aynı bölümde tutulmaya çalışıldı.

Darp rapor almak için aynı hastaneye giden gazeteci Taylan Öztaş ise acil serviste beklediği sırada polisler tarafından darp edilerek, ters kelepçe işkencesiyle gözaltına alındı. Hangi karakola götürüldükleri açıklanmayan iki gazeteciden saatlerce haber alınamadı. Arkadaşlarından haber alamayan Hayri Tunç ve Pınar Gayıp karakol karakol dolaşarak ısrarlı takipleri sonucunda sabaha karşı gözaltına alınan Enes ve Öztaş'ın nerede olduğunu öğrenebildi.

Özgür Basın Emekçileri, faşist saldırı özelinde gazetecilere yönelik saldırıya ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi'nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya, Avukat Sercan Korkmaz ve HDP Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı.

 

"Irkçı Marşlar Eşliğinde İşkence Gördük"

"Gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyeceğiz" yazılı pankartın asıldığı toplantıda söz alan Gazeteci Enes Sezgin, başından geçenleri aktardı. Sivil polisler tarafından hedef gösterildiğini ve linç girişimine maruz kaldığını söyleyen Sezgin, haberi yazmak için olay yerine yakın bir parkta oturduğu sırada 30'a yakın polisin üzerine geldiğini söyledi. Polislerin, hakaret ettiğini, yere yatırdığını ve işkenceyle gözaltına aldığını söyleyen Sezgin, "Karakolda, 'işkence odası' diyebileceğimiz bir yere götürdüler, kamera yoktu. Dakikalar boyunca işkence gördük. Karakolun salonuna çıkardılar, 'İstiklal Marşı'nı biliyor musunuz, tek hizaya geçin' dediler. Gerçekten insanın, insanlığını unutacağı uygulamalar" dedi.

Hastaneye getiriliş ve götürülüş sırasında da otobüste ırkçı marşların çaldığına dikkat çeken Sezgin, yaşadıklarını"Bize, 'Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz, siz köpeksiniz' denilerek defalarca darp edildik. 'Amirin özel emri var yüzlerini bile yıkatmayacağız' dediler" ifadeleriyle aktardı. Gazetecilere yönelik gerek faşistlerin saldırısı gerekse de polisin gözaltı ve işkencelerinin giderek arttığını ifade eden Sezgin özellikle gazetecilerin görüntü ve ses kaydı almasının engellenmesine yönelik genelge sonrasında saldırıları ve şiddetin daha da arttığını vurgulayan Sezgin "Gazetecilere yönelik baskılar, saldırı, gözaltı d ve işkence bir devlet politikası haline gelmiştir" dedi.

 

"İktidar, Tüm Saldırılara Rağmen Özgür Basını Susturamadı"

İktidarın basını ya satın alma ya da topyekün saldırılarla susturmaya çalıştığını ifade eden HDP Milletvekili Musa Piroğlu ise tüm saldırılara rağmen özgür basının susmadığını ve halkın haber alma hakkını savunduğunu, gerçekleri halka ulaştırmak için mücadele ettiğini söyledi. "Helikopterden atılan insanların haberini yapan arkadaşlarımız gözaltına alınıp, tutuklandı. Ne zaman işledikleri suçları ortaya çıkarsa basın, bunu yaptığı için gözaltına alındı, tutuklandı. Ve şimdi son süreçte çıkarılan genelgelerle, herkese karşı vahşi bir saldırı gündeme geliyor" diyen Piroğlu Suruç katliamı anması ve Taksim Tünel'de yapılan eylem sonrası yaşanan saldırıların iki örnek olduğunu belirtti.

 

Savcının Özenli Davranacağından Şüpheliyiz

Gözaltına alınan gazetecilerin sürecine ilişkin konuşan Sercan Korkmaz, işkencenin ne kadar sistematik ve olağan hale geldiğinin son saldırıda yaşandığını belirterek h ukuki sürecin başladığını ancak savcının özenli davranacağı konusunda şüpheli olduklarını, sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.

 

"Meslektaşlarımız Hem Şiddet Gördü Hem Haksızca Yargılandı"

Basın metnini okuyan gazeteci Ceylan Bulut, "Meslektaşlarımız hem şiddet gördü hem de haksızca yargılandı. Meslektaşlarımız hastane sonrasında gözaltı aracında işkence, şiddetin yanı sıra insanlık onuruna yakışmayacak ağır hakaret ve küfürlere de maruz kaldı. Bizler gazeteciler olarak meslektaşlarımızın yaşadığı polis şiddetini, işkenceyi asla ve asla kabul etmiyoruz" dedi.

 

"Halkın Haber Alma Hakkını Sonuna Kadar Savunacağız"

Gazetecileri susturmak ve sahada yaşanan hak ihlallerini kamuoyuna duyurmamak için devlet güçlerinin tüm baskı aygıtlarını kullandığını; şiddet, işkence, gözaltı ve tutuklama saldırılarının sürdüğünü belirten Bulut, şöyle devam etti: "38 basın emekçisi gazetecilik yaptıkları için tutuklu. Üzerimizde Demoklesin kılıcı gibi sallanan yargıya bir kez daha sesleniyoruz, tutuklu meslektaşlarımız bir an önce serbest bırakılsın. Bizler gerçekleri yazmaya gerçekleri halka ulaştırmaya devam edeceğiz. Tüm baskı, tehdit, şiddet, gözaltı ve tutuklamalara rağmen bizler işimizin başında olacağız. Halkın haber alma hakkını sonuna kadar savunacak, gazeteciliğin kriminalize edilmesine izin vermeyeceğiz."