Göçmenlere ilişkin haberlere neredeyse her gün televizyonlarda, gazetelerde rastlıyoruz. Bu haberler genellikle göçmenlerin karşı karşıya kaldıkları ölüm, açlık, sefalet gibi olayları içeriyor. Onların nasıl tacize uğradıklarını, devletin, polisin şiddetine nasıl maruz kaldıklarını, patronlar tarafından nasıl sömürüldüklerini anlatıyor. Bazen kaçak yük gemileriyle, bazen bir şişme bot içerisinde yaptıkları umut yolculuğunun trajediye dönüştüğü olaylarda sadece sayılar olarak okuyoruz onları. Ekonomik krizin en çok göçmen işçileri ve ailelerini olumsuz olarak etkilediği, göçmen işçilere yönelik yaşadıkları yerlerde, çalıştıkları iş yerlerinde artan ırkçı saldırıları konu edinen bir habere rastlamak artık olağan hale geldi.
Kıdem tazminatı işçinin çeşitli sebeplerle yahut sebepsiz yere işten çıkarılması sonucunda, iş kanunu gereğince işçiye verilen bir tazminat şeklidir.
İstanbul Ataşehir Belediyesi'nde park bahçe işlerinde çalışan işçiler adeta ortaçağ koşullarında çalışmaya zorlanıyor. Giyinecek bir yerleri bile olmadığını belirten işçiler "Gerekli koşullar sağlanmazsa işe çıkmayacağız dediklerinde ise sürgüne gönderilmekle tehdit ediliyor.
3.Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu olarak 26 Kasım'da "Buzu Kıran Yolu Açanlara Selam Olsun" şiarıyla Dayanışma Gecesi'nde buluşuyor.
Gazeteci Sedat Sur, "Kayyum atanan belediyede miyarlık 'din konferansı' vurgunu!" başlıklı haberi nedeniyle ceza aldı. Fakat haberin asılsız olduğuna dair kanıt ortaya konamadı.
Geçtiğimiz Mayıs ayında eylemleri kazanımla sonuçlanan Yapı-Yapı İnşaat işçileri hakkında açılan dava bugün görüldü. İşçiler ve sendika yöneticisi Yunus Özgür “Onların buraya getirilip yargılanması gerekir” dedi.