Daha doğru bir ifadeyle söylemek gerekirse, “çekilmek zorunda kalacak mı?” diye sormak lazım. Çünkü, hiç bir emperyalist güç, zorunlu kalmadıkça, işgal ya da ilhak ettiği topraklardan kendi istek ve iradesiyle çekilmez.
Hepimizi tarifsiz bir acıya ve dehşete düşüren o korkunç 6 Şubat gecesinin üzerinden tam bir sene geçti. Ne ölümüze ağlayabildik, ne dirimize sevinebildik. Tarifi gerçekten çok zor bir durum. Her gün yeniden ve yeniden yaşadığımız korkunç bir acı.
Sosyal reformist partilerin, eşik atlayarak sosyal şoven partilere dönüşmeleri, Genelkurmay ve faşist devletle ittifaklarını açıktan ilan etmeleri; Cumhuriyet'in sınırlarını koruma “kararlığı”nı ifade etmeleri bu sorunu bir kez daha gündeme getirmeyi zorunlu kıldı.
Tamı tamına yirmi iki yıldır yanıtı aranan bir sorudur bu. Daha doğrusu, birkaç gün öncesine kadar durum böyleydi.
Artık değil.
Şimdiki bunak ABD Başkanı Biden'den önceki Devlet Başkanı D.Trump, bir seçim toplantısında yaptığı konuşmayla bu soruyu ortadan kaldıran bir açıklama yaptı. Önce Trump'ın ne dediğine bakalım. Şöyle:
İç savaş da dış savaşlar gibidir ve benzer sonuçlara yol açar. Türkiye ve Kürdistan'da süren uzun iç savaş, toplumda çürüyen, bozulan, yozlaşan her şeyi yüzeye çıkardı. Sınıf savaşında burjuvazi ile proletarya arasında kalan ara tonların gerçek renkleriyle ortaya çıkmalarını sağladı.