Geçtiğimiz yılın son döneminde Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “Moldova, Batı’nın Rusya’ya karşı başlattığı hibrid savaşın bir sonraki kurbanı olarak hazırlanıyor” dediğinde, pek çokları için “Ukrayna’da köşeye sıkışan Rusya’nın cephe genişletme hamlesi” olarak görüldü.
Emperyalistler arasında saldırganlık yarışında sıra sürekli değişiyor. Şimdi, bayrağı Fransız emperyalistler diğerlerinden devralmış görünüyor. Yarın ne olacağı, bayrağı kimin ele alacağı belli değil.
Evet, bugün cümle sosyal reformist, uzlaşmacı, liberal parti örgüt ve çevrelerin, ağız birliği etmişçesine, “her şey” gibi göstermeye çalıştıkları yerel yönetimler, hadi onların tabirini kullanalım “ele geçirilen mevziler”, elbette Türkiye ve Kürdistan halklarının yaşamsal çıkarları açısından düşünüldüğünde, bir hiç'tir. Buna karşılık, merkezi iktidar, merkezi iktidarın birleşik devrimle ele geçirilmesi, her şeydir.
Yerel yönetim seçimlerine şunun şurasında bir ay gibi bir zaman kaldı. Sosyal reformist partiler, çok önem verdikleri, neredeyse “her şey” diye ilan ettikleri bu seçimler için yine “birlik” olamadılar; olacakları da yok.
13 Şubat günü, sıklıkla duyduğumuz bir maden göçüğü haberi geldi Erzincan’dan. İliç ilçesinde bir altın madeninde devasa ölçekte bir toprak kütlesi kayması oldu. Bakanın açıklamalarına göre 400 bin kamyonun ancak taşıyabileceği bir toprak kütlesi işçilerin üzerine akıp gitti. 9 işçi toprak altında.