Milattan iki yüz yıl önce, Roma Senatosu’nun en gerici demagogu Cato, hangi mesele üzerine konuşsa, nutkunu aynı cümleyle sonlandırırdı: “Kartaca Yıkılmalı!” Keçinin istemediği ot burnunun dibinde biter. Ünlü Kartacalı komutan Hannibal, yedi yıllık uzun bir yürüyüşten, fillerle donattığı ordusunu Alplerin buzul tepelerinden aşırdıktan sonra, Roma’nın giriş kapısına bizzat ilk mızrağı fırlattığında, şehri kurtaranlar gerici Senato değil, ama halk tribünlerinin önderleri olmuştu.
Başlıktaki tespitimiz kimilerine, özellikle de, burjuvaziye gırtlaklarına kadar güvenle dolu sosyal reformistlere göre tuhaf, hatta saçma gelecektir.
Yeni yılın ilk haftasına sığdırılan üç önemli gelişme bu soruyu, tüm yakıcılığıyla, bir kez daha gündeme getirdi.
Bu gelişmelerden ilki, siyonist İsrail'in en iyi bildiği iş olarak suikastlara başvurması oldu.
Yeni Dönem Yayıncılık, son derece isabetli bir kararla, yüzyılımızı “Lenin Yüzyılı” ilan etti. Bu çerçevede bir dizi toplantı yaptı. Önümüzdeki Cumartesi ve Pazar günleri ise, Uluslararası Komünist Hareketten parti temsilcileriyle birlikte Türkiye ve Kürdistan'dan pek çok aydının katılımıyla toplantılar düzenleyecek.
İç savaş yasalarını tekrar tekrar gündeme getiren kim? İşçi sınıfı, ezilen emekçi, yoksul halklar mı? İlk bakışta durum bunu gösteriyor. Ama bu sadece ilk bakışta öyledir. Soruna daha yakından bakıldığında durumun, görünen biçimin tam tersi olduğu görülecek.