İran ile İsrail arasında bir garip “misilleme sarmalı”, çok yönlü değişkenlerin dahil olduğu çok bilinmeyenli denklem halinde devam ediyor.
Yani başlık sadece “Bahçeli'nin çağrısı” biçiminde yapılamaz mıydı? Elbette yapılabilirdi ama, bizce eksik kalırdı. Faşist düşünce, şovenizm, ırkçılık bu kişinin kendisine yapışık olduğu için eksik kalırdı. Faşist ideolojinin ve pratik hareketin cisimleşmiş hali olduğu için eksik olurdu. Tıpkı, geçmişin Türkeş'inin, faşizmin bütün melanetini şahsında cisimleştirmiş olması gibi.
Bir “Emek Cephesi” arayışı, devrimci, sosyalist, halkın demokrasisinden yana herkesin özlem ve isteği haline gelmiş. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok. Sermaye sınıfına ve onun politik güçlerine, her şeyden önce de politik iktidarına karşı mücadelenin tüm emek güçlerinin birliğini gerektirdiği düşüncesi, ortak bir düşünce haline gelmiş durumda.
8 Ekim sabahı, DEM Parti sözcüsü Ayşegül Doğan, “Selamı aldık” diye açıklama yaptı. Konu faşist Bahçeli'nin Meclis'teki sıralarının önünden geçerken DEM Partili vekillerin ellerini sıkmasıydı.
Karamsarlık ve işçi sınıfına güvensizlik paçalarından akan çevreler, başlığı okuyunca “hani nerede” diye soracaklardır. Çünkü onlara göre, şu anda, “hesaba katılması gereksiz tek tük eylemler dışında Türkiye ve Kürdistan'da yaprak kımıldamıyor”.