Hatırlayalım ve unutulmasına izin vermeyelim: Hayaller ne idi? Kısaca, “Şam Emevi Camii'inde Cuma namazını eda etmek”ti.
Nasıl olacaktı bu? Ya Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad “Müslüman Kardeşler” adındaki dinci faşist çeteyi iktidara ortak edecekti ya da Türkiye, emperyalist devletlerle birlikte toplayıp örgütlediği dinci faşist çetelerle Esad yönetimini devirip iktidarı dinci faşist çetelerin eline verecekti.
Mahkemenin İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verdiği mahkumiyet kararı, bütün burjuva muhalefeti İmamoğlu'nun arkasında birleştirmiş görünüyor.
CHP, bir karşı-devrim partisi mi? Sosyal reformist partilere, uzlaşmacı, liberal çevrelere soracak olsanız “hayır, karşı-devrim partisi değildir” yanıtı alacağınızdan şüpheniz olmasın.
Türkiye ve Kürdistan'da birleşik devrimin güncel ve pratik bir mesele haline gelmiş olması bütün politik güçleri, yeni arayışlara zorluyor.
Tersi de doğru. Bütün politik güçlerin yeni arayışlara içinde olmaları ve güçlerini birleştirme çabalarını yoğunlaştırmaları, birleşik devrimin güncel ve pratik bir sorun haline gelmiş olmasının sonucu ve kanıtıdır.
Önce tanımda net bir düşünceye sahip olmak lazım. Dinci faşist iktidarın başı, RTE'nin sözünü ettiği “Kara Harekatı” bir işgal harekatı olacak.
Mümkün mü bu? Mümkün olduğunu bugüne kadar yaşanan tüm gelişmelerden biliyoruz. Faşizm, dizginsiz saldırganlıktır.