< < Çocuk İstismarına Sağlık Kuruluşlarından Tepki

Sağlık kuruluşları Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi'nde 115 çocuğun cinsel istismar sonucu hamile kalmasına ilişkin basın toplantısı düzenleyerek, devletin sağlık ve çocuklara ilişkin politikalarına tepki göstererek devlet yetkililerini uyardı.

115 çocuğun istismar sonucu hamile kalmasının gizlenmesine tepki gösteren sağlık örgütleri, devletin, "çocukların üstün yararı ilkesi"ni gözetmesi gerektiğiin belirtti.

İSTANBUL - Kanuni Sultan Süleyman Hastanesi'nde 115 çocuğun istismar sonucu hamile kalmasının gizlenmesine sağlık kuruluşları ortak bir basın toplantısı yaparak tepki gösterdi. Türk Tabipler Birliği (TTB), Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiyatr Derneği "Devlet politikaları çocukların haklarına ihanet etmemelidir" başlığıyla İstanbul Tabip Odası'nda basın toplantısı düzenledi.

Adli Tıp Uzmanları Derneği'den Doç. Dr. Gökhan Ersoy ve Dr. Lale Tırtıl, Türkiye Pskiyatr Derneği'nden Prof. Dr. Yıldız Akvardar ve Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel ile çok sayıda kişinin katıldığı toplantıda, Dr. Lale Tırtıl, konuya ilişkin inceleme yaptıklarını belirterek, "Konu gerçekten pek çok yönü içeren ve kapsamlı bir konu" dedi.

 

"Kız Çocuklarındaki En Fazla Ölüm Nedeni Erken Gebelik!"

Türk Tabipler Birliği Başkanı Prof. Dr. Raşit Tükel kurumlar adına ortak hazırlanan basın metnini okudu. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre hamilelik ve doğum sırasındaki komplikasyonlar sonucu tüm dünyada 15-19 yaş arasındaki kız çocuklarında en fazla görülen ölüm nedeni olduğunu söyleyen Tükel, bu gebeliklerde ölü doğum ya da bebek ölümü oranının ise 20 yaş üzerindekilerden iki kat fazla olduğunu kaydetti. Tükel, "Gebe çocuklar bir yandan vücut gelişim geriliği, cinsel yaralanmalar, ağır kanamalar, kansızlık, depresyon ile sağlıklarını yitirirken, diğer yandan yaşlarına uygun olmayan sorumlulukları üstlenme, öğrenimden kopma, sosyal yaşama katılamama, sosyal yalnızlık, iş bulamama sorunlarını yaşarlar. Onların çocukları da düşük doğum ağırlığı, erken doğum, enfeksiyonlar ve bebek ölümleri, gelişme geriliği, okul sorunları, istismar riski altındadırlar" dedi.

 

"Gençlerin Cinselliği Örseleniyor"

12-17 yaş arasındaki kız çocuklarının hamilelik döneminde hayatını kaybetme riskinin, 20-24 yaş arasındaki hamilelerin ölüm riskinden 5 kat fazla olduğunu belirten Tükel, her yüz çocuktan altmışının kendisinden beş ya da on yaş büyük insanlarla evlendirildiği ve bu çocukların yarısına dini nikah yapıldığını söyledi. Çocuklara yönelik cinsel istismarın, Türk Ceza Kanunu'nun 103 ve 104. maddelerinde tanımlandığını ve bu maddelerin yürürlüğe girdiği 2005 yılından günümüze kadar cezaların ağırlıkları yönünden çok sayıda değişiklik yapıldığına dikkat çeken Tükel, son değişiklikle çocukların korunma çeperinin 15'ten 12'ye indirildiğini belirtti. Cinsel eğitimin dünyanın bir çok ülkesinde zorunluyken Türkiye'de MEB'in öğrencilerin nişanlanmasına ve evlenmesine izin veren düzenlemeler yaptığını ancak cinsel eğitime yer vermediğini kaydeden Tükel, gençlerin cinselliğinin bu şekilde örselenerek yaşamalarına neden olduğunun altını çizdi.

 

"Sağlık Bakanlığı Doğum Kontrol Araçlarını Sınırlıyor"

Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun verdiği yetkiyle müftülerin nikah kıymaya başlaması ve dini nikahın yaygınlaştırılmasıyla TCK'da yapılan değişikliklerin çocukları istismardan koruyamayacağını vurgulayan Tükel, "Sağlık Bakanlığı'nın son on yıldır doğum yanlısı uygulamaları nedeniyle, doğum kontrol araçlarının dağıtımı azaltılmış, ücretli hale getirilmiş, kamu kurumlarında isteğe bağlı düşükler sınırlandırılmış, özellikle yoksulların doğum kontrol hizmetlerine erişimi engellenmiştir. Sağlık Bakanlığı'nın istismar nedeniyle oluşan gebeliklerde çocuğun yasal hakları ve yüksek yararı doğrultusunda tutum alması önemlidir" ifadesini kullandı.

 

"Çocukların Üstün Yararı İlkesi Uygulanmalı"

Çocuk sağlığı ve güvenliği için "çocukların üstün yararı ilkesi"ni Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar ile Adalet Bakanlıklarından başlayarak devlet politikası üreten ve yürüten tüm yetkililere hatırlattığını dile getiren Tükel, bu yükümlülüklerin acilen yerine getirilmesini istedi. Meslektaşlarına da çocuk muayenelerinde istismar olasılığını her zaman göz önünde bulundurulmasını, çok disiplinli bir yaklaşım unutulmadan konsültasyonların ihmal edilmemesi çağrısı yapan Tükel, söz konusu hastanede çocuk gebelikler konusunda bildirimde bulunan sağlık çalışanının baskı görmesinin kabul edilemeyeceğinin de altını çizdi.

 

"İstismar ve Erken Yaşta Doğumları Engellemek İçin Cinsel Eğitim Gerekli"

Doç. Dr. Gökhan Ersoy, ise toplumsal algıların çok şeye kapı açar ve izin veren seviyede olduğunu belirterek "Biz sadece çocukların cinsel istismarını konuşmakla kalmıyoruz aslında uzantısı olan doğumları da görebiliyoruz. 18 yaş altı doğumlarda pekala bir akran ilişkisi olabileceği gibi pekala da cinsel istismarı görebiliriz" diyen Ersoy, istismarın ortaya çıkarılması için hepsinin adli bildirimin yapılması gerektiğini kaydetti. Ersoy, akran ilişkilerinde de 18 yaş altında doğumların yaşanmaması için cinsel eğitimin önemine dikkat çekti.

 

"Erken Yaşta Evlilik Onların Çocuklarını da Etkiliyor"

Prof. Dr. Yıldız Akvardır, erken yaşta bir çocuğun gebe kalmasının ya da evlenmesinin onun sosyal yaşantısını, okul yaşantısını, kendini geliştirmesini tümüyle engelleyen bir yerde durduğunu söyledi. Yıldız, "Travmaya ilişkin sorunlar sık yaşadığımız sorunlar. Tabi ki sadece kadınlar etkilenmiyor, o çocukların yetiştirdikleri çocuklar da etkiliyor. Gerek ruh sağlığının, gerek fiziksel sağlığın, gerek kadının, gerek çocuğun, gerek toplumun sağlığının iyiye gidebilmesi için erken yaşta evliliklerin engellemesi ve özellikle kız çocukların eğitiminin önünün açılması gerek" dedi.

 

"Adli Sorundan Önce Sağlık Sorunu Olduğu Düşünülerek Tutum Alınmalı"

Dr. Lale Tırtıl da erken yaştaki gebeliklerde çocukların sağlık hizmetine bildirimle ilgili kaygılarının olmasının son derece önemli olduğunu vurguladı. Uluslararası Biotıp Sözleşmesi'nin uygulanması gerektiği konusunda sağlık çalışanlarına çağrı yapan Tırtıl, "Her bireyin vücudu üzerinde kendi hakkı, kendi kararına saygı göstermesi gerek. 18 yaş altı bireylerde kendi söylemleri ve kararları çok önemli, bunun sağlık çalışanları için bir adli sorundan önce sağlık sorunu olduğunun vurgulanması gerek. Biz de bu yönde tutum alacağız" dedi.

 

Basın toplantısı soru-cevap şeklinde devam etti. Suriyeli çocukların maruz kaldığı istismar sonucu hastanelere nasıl başvuracakları yönünde sorulan soruya cevap veren Tukel, "Suriyeliler eğer kimlik almadılarsa bu hastanelere başvurma imkanları yok. Ya da başka bir şehre gittilerse bu haktan yine mahrum kalıyorlar. O zaman kayıt dışı, 'merdivenaltı' uygulamalara daha çok maruz kalıyorlar" diye konuştu.