Bir kez daha meydanlardayız. Bize ölümü, şiddeti, baskıyı, taciz ve tecavüzü reva görenlere karşı ayaktayız!

Karanlığı ve ölümü savunanlara karşı yaşamı var edenler olarak sokaktayız!

Aynı iş koşullarında aynı işleri yapmamıza karşın daha az ücret ödeyenlere, emeğimizi değersizleştirenlere karşı haykırmaktayız!

Bin yılların ezilmişliği ve horlanmışlığı var arkamızda. Bin yılların alacaklısı olarak buradayız.

Öfkeliyiz! Dinci faşist iktidarın saldırılarına, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye, etkin uygulanmayan 6284 sayılı kanuna, fabrikalarda ve iş yerlerinde sömürülmeye, mobbinge, şiddete, göçmen kadınlara uygulanan ırkçı saldırılara, siyasi tutsaklara yöneltilen çıplak arama ve işkencelere, cezasızlık politikalarına, kaybedilen kadınlara, LGBTİ+lara dönük nefret söylemlerine... Öfkemiz var.

Biliyoruz... Öfkemiz ve cesaretimiz, bu sömürücü asalakların, bu sömürü düzeninin sonunu getirecek güçtedir.

Toplumsal özgürlüğün düşmanlarıdır karşımızda olan. Bütün gericilerin ortak özelliğidir kadın düşmanlığı. Bu kadın ve özgürlük düşmanlarına karşı örgütlenmek zorundayız. Kendimizi korumak için, bedenimiz üzerinden uygulanan toplumsal baskıya, gerici saldırganlığa karşı çıkmak için örgütlenmek zorundayız. Kendimizi koruyacak yöntemleri geliştirmeli, yaygınlaştırmalıyız.

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde, Mirabel Kardeşlerin yaktığı ateşi harlıyoruz. Bu kokuşmuş düzene, bu erkek egemen dünyaya başkaldırıyoruz. İsyan ediyoruz!

Birbirimizden aldığımız güçle bu 25 Kasım'da da kadına yönelik şiddete karşı yaşamlarımız ve özgürlüğümüz için Şimdi Kadınların Zafer Ve Özgürlük Çağı şiarıyla sokaklardayız!