Almanya'nın Tübingen kentindeki 8 Mart kutlamalarının merkezi yine Holzmarkt'tı. Tübingen'deki çeşitli kadın gruplarının (MLPD, Achtbar, Lebenshilfe, FhF, AsF/Sisters + Protokoll, Courage, Stadt Tübingen, baf/Frauenbuchladen...) oluşturduğu 8 Mart Platformu tarafından gerçekleştirilen etkinliklerde, biz de Emekçi Kadınlar (EKA) olarak yerimizi aldık.
Saat 15.00'te başlayan etkinlik boyunca 8 Mart'ın tarihine ilişkin, dünyadaki ve Almanya'daki kadınların durumuna ve mücadele yöntemlerine ilişkin konuşmalar yapıldı, şarkılar söylendi. EKA olarak biz de 8 Mart ve Almanya'da kadınların durumu üzerine bir konuşma yaptık. Konuşmada kısaca şu konulardan bahsettik.
“...Dünyanın her yerindeki emekçi kadınlar bu eril sömürü sisteminin mağdurlarıdır. Dünya gelir dağılımında pastadan en büyük payı alanlardan biri olan Almanya’da örneğin birçok is kolunda kadınlar eşit ise eşit ücret almıyorlar. Kiliselerde yaşanan cinsel istismar olayları, yerliler arasındaki ilişkilerde şiddet, kürtaj karşıtlığı, eşcinsel düşmanlığı, Alman siyasetçilerin kadın düşmanlığı hakkında çok şey biliyoruz, görüyoruz. Almanya'da kadına yönelik şiddetle ilgili büyük bir sorun var. Ve bu sorun göçmenlerin kadın düşmanı değer sistemleri ile açıklanıp tüm suç göçmenlere atılmaya çalışılıyor.
Bu ırkçı açıklamalar gerçeği yansıtmıyor. Çünkü 2016 verilerine göre Almanya’da neredeyse her gün bir erkek eşini veya eski partnerini öldürmüş veya öldürme girişiminde bulunmuş. Akraba, tanıdık veya bir yabancı tarafından öldürülen kadınlar ise bu istatistikte yer almıyor. Şüphelilerin büyük çoğunluğunu Alman vatandaşları oluşturuyor. Ve bu cinayetlerin çoğu ırkçılık için iyi bir malzeme olduğunda ancak kamuoyunda geniş yankı buluyor. Bunun dışında bu cinayetler ‘Aile trajedisi’ veya ‘Kıskançlık dramı’ gibi başlıkla kamuoyuna yansıtılıyor. Almanya’da kadın cinayetleri bireyselleştiriliyor. Gerçek sorumlulardan yani kapitalizm ve ataerkiden bağımsızmış, trajik bireysel olaylarmış gibi açıklanıyor. Cinayet şüphelisi eğer Alman kökenliyse sadece ‘aile trajedisi’nden söz ediliyor, hatta ‘cinayet’ kelimesi bile kullanılmıyor. Öyle ki bu durum kadına yönelik şiddet ve cinayetlerle mücadele yöntemlerine de yansıyor. Bu konuda Türkiye, Latin Amerika ülkeleri gibi bir çok ülkede politik bir mücadele yürütülürken Almanya'da kadına yönelik şiddet konusunda mücadele politikleştirilmiyor.
Oysa kadın cinayetlerinin ardındaki mekanizmalar dünyanın her yerinde olduğu gibi Almanya’da da aynı: Kadın ilişkideki rol dağılımını sorgulamaya başlıyor ve Kadınlar bağımsızlaştıklarında dünyanın her yerinde olduğu gibi tehdit artıyor.
Kadın cesetlerinin sayılmakla tükenmediği dünyada kadınların kurtuluşu asla Marksizmsiz hayal edilemez...
Evet, buradan bir kez daha haykırıyoruz: Kurtuluşumuz için bütün ezilenlerin ve sömürülenlerin başkaldırı tarihinin özü olarak nitelenebilecek Marksizm ile barışık olmamız gerekiyor…
Sesimizi, kavgamızı tüm ezilenlerle, işçi sınıfıyla hasılı yeryüzünün lanetlileriyle birleştirmemiz…
Onlarla, bağımsızlığımızdan asla vazgeçmeksizin el ele vermemiz… gerekiyor.
Kendilerine dayatılan sınırları zorladıklarına hayranlıkla tanık olduğumuz tüm renklerden ve dillerden kadınların önünde saygıyla eğiliyoruz...” denildi.
Etkinlikte ayrıca EKA olarak stand açıp satış yaptık. Etkinlik saat 17.00'de sona erdi.
EKA Almanya