< Avrupa Kadın Konferansı

 

2016 da Nepal’in Katmandu şehrinde yapılan Dünya Kadın Konferansı’ndan sonra Avrupa Konferansı, 14 Nisan 2018 de İsviçre’de yapıldı. Emekçi Kadınlar (EKA) adına katılımcı olduğumuz Avrupa Kadın Konferansı, ABD, İngiltere ve Fransa’nın, Suriye’yi bombaladığı haberiyle başladı. Faşizme ve kapitalizme karşı mücadelede ölümsüzleşen kadınlar için saygı duruşundan sonra gündem maddelerine geçildi.

Katılan delegeler, ülkeleri adına hazırladıkları çalışma raporlarını mücadele deneyimlerini aktardılar. Sunulan raporlar incelendiğinde, Avrupa, Asya ya da Afrika hangi kıta olursa olsun kapitalizmde ve emperyalizmde kadın ve emek sömürüsü raporların büyük bölümünü oluşturuyordu. Almanya’nın raporunda, yoksulluğun giderek arttığı ve bu durumun en çok yalnız anneler, çok çocuklu ailelerin, mültecileri ve engellileri etkilediği; 13 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşadığı; Kadınların, erkeklerle aynı işlerde çalışmasına rağmen %21 daha az ücret aldıkları vurgulandı.

İsviçre’nin raporunda ise 600 bin kişinin yoksulluk sınırında yaşadığı, 2017’de 450 kadının aile içi şiddet nedeniyle yaşamını kaybettiği ve yine aynı işi yaptıkları halde erkeklerden %17 daha az ücret aldıkları, emeklilik yaşının 65’e çıkarılmak istendiği, 8 Martta binlerce kadının Afrin’le dayanışma için sokağa çıktığı ve kadın mücadelesinin daha da yükseltilmesi gerektiği vurgulandı.

Ukrayna, Bosna ve Arnavutluk raporlarında, yaşanan savaşlardan en fazla etkilenen kadınlar ve çocuklar olduğu, yoksulluk nedeniyle yozlaşmanın artığı, kadınların bir meta olarak görülmesinin ve sosyal yaşamın dışına itildikleri paylaşıldı. Aralarında Rusya’nın da bulunduğu sosyalizmi yaşayan ülkelerde; kadınların özgür olduğu, korkmadan sokaklarda gezebildikleri; en önemlisi iş hayatlarında adaletsizliğin olmadığı; çalışan annelerin çocuklarını bırakabilecekleri kreşlerin olduğu ve bu kreşlerin çoğunun çalışılan fabrikalarda ya da iş alanlarında olduğuna dikkat çekildi. Ama Sosyalizmden sonra hızla her türlü haklarının gasp edildiğini, uyuşturucu ve fuhuşsun devlet eliyle yayıldığını raporlarında paylaştılar. Savaşların yaşandığı ülkelerde savaşın fiili olarak bitmesine rağmen binlerce kadın ve çocuğun psikolojik destek almaya devam ettiği, işsizlik nedeniyle onlarca kadın ve gencin okumak için ya da çalışmak için yurt dışına gitmek zorunda olduğu belirtildi.

Bakur’dan konferansa katılan Kürt kadınları, raporlarında faşist TC’nin Kuzey ve Güney Kürdistan’a her fırsatta saldırdığını, ama her defasında daha güçlü bir direnişle karşılaştığını, işgal ettiği Kürdistan topraklarında, kadın mücadelesinin büyük bir öneme sahip olduğu vurguladılar. Rojava Devrimi’nin gerçekleştiren kadınların, tüm dünya kadınlarına umut olduğu ve enternasyonalist dayanışmanın yükseltilmesine büyük katkısının bulduğu söylendi. Tüm Dünya kadınlarını Afrin’e sahip çıkma ve oradaki kadınlarla ve yaşayanlarla dayanışma çağrısında bulunuldu.

Ve İran’da bir kadının başörtüsünü çıkarmasıyla başlayan protesto eyleminin kadınlar cephesinden büyük yankı uyandırdığı ve başkaldırının sembolü haline geldiği, o meydanın adının artık devrim meydanı olduğu söylendi.

Katılan başka ülkelerden kadınlar da, ülkelerinde yaşadıkları her türlü baskı ve sömürüyü kısaca anlattılar. Filipinler’de, komünist kadınların yakalandığında rahimlerinden kurşunlanmalarını ve her askerin en az 3 kadına tecavüz etmesi gerektiğinin faşist devlet tarafından söylendiğini, ama bunun kadınları durduramayacağına inandıklarını söylediler

Emekçi Kadınlar olarak söz aldığımız konferansta, her ne kadar başka milletlerden olsak da sömürü ve baskının aynı olduğu; bunun tek nedeninin içinde yaşadığımız kapitalizm ve emperyalizm olduğu ve gerçek kurtuluşumuzun sosyalizmde olduğu vurgusu yapıldı. “Asıl olan değiştirmektir ve bir şeyleri değiştirmek için buradayız demek ki umut var ve kurtuluş da mümkün” denilerek konferans katılımcıları selamlandı.

Kasım ayında Hindistan’da yapılacak Dünya Kadın Konferansına (Teori çalışmasına)çağrı yapıldı.

Avrupa’dan Emekçi Kadınlar