16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde bombalı ve silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren 7 devrimci öğrenci Abdullah Şimşek (TİP), BakiEkiz (İGD),
Cemil Sönmez (TİKP), Hamit Akıl (TİP), Hatice Özen (DEV-GENÇ), Murat Kurt (İGD), Turan Ören (İGD) Ezcacılık Fakültesi önünde okulun mezunları ve öğrencileri tarafından anıldı.
İSTANBUL - 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde faşistlerin silahlı ve bombalı saldırısı sonucu yaşamını yitiren yedi devrimci öğrenci; Abdullah Şimşek (TİP), BakiEkiz (İGD),
Cemil Sönmez (TİKP), Hamit Akıl (TİP), Hatice Özen (DEV-GENÇ), Murat Kurt (İGD), Turan Ören (İGD) okulun mezunları ve öğrencileri tarafından vuruldukları yer olan Eczacılık Fakültesi önünde anıldı.
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde yapılan anmada ilk olarak 78'liler Grişimi üyeleri üzerinde 7 devrimci öğrencinin fotoğrafı bulunan "16 Mart'ı Unutturmayacağız" yazılı pankart açtılar. İlk olarak Kemal Tekin Sürek ve Av. Ömer Kavili, 1978 yılında yaşanan katliam dönemindeki siyasi ortamı, katliamı ve dava sürecini aktardı.
Ardından İstanbul Üniversitesi öğrencileri de ellerinde karanfiller ile gelerek "16 Mart'ta Diz Çökmedik Bugün de Haykırıyoruz Üniversiteler Bizimdir" yazılı pankart açarak "16 Mart Katliamını Unutmadık", "Üniversiteler Bizimdir Bizimle Özgürleşecek", "NATO'dan Çıkılsın İncirlik Kapatılsın", "Faşizme Karşı Omuz Omuza" yazılı dövizler taşıdı.
"16 Mart'ı Unutma Unutma", "Faşizme Karşı Omuz Omuza", "16 Mart'ın Hesabı Sorulacak" sloganları atıldı.
78'liler Girişimi üyesi Hüseyin Soylu, o günlerde iktisat fakültesinde öğrenci olduğunu belirterek o günü "1977 1 Mayıs katliamında işçi sınıfının üzerine Taksim'de bombalar yağdırılmıştı. Aynı senaryo bir sene sonra İstanbul Üniversitesi üzerinde cereyan etti. İstanbul Üniversitesi'nde 16 Mart günü üzerimize bombalar atıldı, silahlarla tarandık" şeklinde aktardı.
İstanbul Üniversitesi Öğrencilerinden Melda Karaoğlu ise patlama sırasında yaralanan ve her yıl anma için üniversite önüne gelerek konuşan Bülent Uluer'in "35 yıl önce lstanbul Üniversıtesinde burada arkadaşlarımız öldüğünde hepimiz buradaydık. Olaydan çok kısa bir süre sonra buraya geldık. Aradan 36 yıl geçti ama bazı şeyler hiç değişmedi. Hala insanlar ölüyor. Hala gençlerimiz sokakta vuruluyor, hala 36 yıl önce olduğu gibi herşey devam ediyor. lsterdıkki herşey değışmiş olsun, isterdikki ozamanki kötü anılar sadece anı olarak hatıramızda kalsın. Fakat insanlar ölmeden, insanlar eziyet çekmeden, insanlar zulme uğramadan dünya değişmiyor, maalesef değişmiyor. Ama eminizki güzel günler göreceğiz Nazımın dediği gibi arkadaşlar. Hepimizin yeniden başı sağolsun ve mücadelemiz göğe doğru yükselsin. Yıne Beyazıt camii bize bakıyor yine bakırcılar çarşısının kapısında bekleyenler var. Arkadaşlarımızın Beyazıt meydanında anıları var. Karşımızda Beyazıt camii yan tarafında bakırcılar çarşısı öbür tarafta İstanbul üniversitesinin ana kapısı bunların hepsi duruyor.Bızde birgün gideceğiz bunlar yine duracaklar ve hatıralar yaşayacaktır. YAŞASlN SOSYALlZM" sözleriyle başladığı konuşmasında, bugün anmayı gerçekleştirenler arasında eksikler olsa da üniversitelerini sahiplenmeye devam ettiklerini belirtti. Egemenlerin ve işbirlikçilerinin katliamlarla tanındıklarını ifade eden Karaoğlu, üniversitenin tarihinin mücadelenin, dayanışmanın tarihi olduğu ve darbelere, OHAL ilanlarına rağmen üniversitelerine sahip çıktıklarını ifade ederek "En sert faşızm koşullarında ünıversıtelerınde aydınlığın, kardeşlığın, banşın ve insanların eşıt olduğu bır ulke ıçın yaşamlarını buna adayanların mucadelesıni kesıntısız olarak devam ettırıyoruz" dedi.
İstanbul Üniversitesi öğrencileri adına basın açıklamasını okuyan Emre Sarıgül "Türkiye’de devrimcilerin komünistlerin, gençlerin tarihi; emperyalizme, yerli işbirlikçilerine ve faşist çetelere karşı mucadele tarihidir. Sermaye sınıfının ve işbirlikçisi faşist çetelerin tarihi ise,
emperyalizme bağımlılık tarihidir. Sermaye sınıfı, faşist çeteler eliyle anti-emperyalist mücadelenin onunu kesebılmek adına pek çok kanlı provokasyona ve saldınya imza atmıştır. Ülkemiz gençliğin belleğinde yer eden. en yakıcı örneği ise 16 Mart 1978’de gerçekleşen Beyazıt katliamıdır. lstanbul Üniversitesinden toplu halde çıkan devrimci öğrencilere, NATO ve CIA destekli faşist çeteler tarafından bomba ve silahlarla saldın gerçekleştirilmiştir. Saldırı sonucunda 7 öğrenci hayatını kaybederken, onlarca öğrenci yaralanmıştır. Üzerinden 40 yıl geçen Beyazıt katliamının, sonrasında açıklanan belgeler ve tanıkların ifadeleri ile emperyalist güçlerin palazlarıdırdığı polis destekli ülkücüfaşist çeteler tarafından gerçekleştirildiği açıkça görülüyor" diyerek katliamın nasıl gerçekleştiğini ve sonrasına ilişkin gelişmeleri aktardı.
Beyazıt katliamının sınıf mücadelesinin ve devrimci gençlik hareketinin yükseldiği, emperyalizme karşı mücadelenin güçlendiği bir tarihsel uğrakta gerçekleştiğini ve sermaye sınıfnın tüm saldın mekanizmalannı devreye sokmtuğnu, katliamlar düzenleyerek gençliği, sınıf mücadelesini, emekçi halkı, devrimcileri hedef alalarak ve sürdürülen mücadelenin önüne set çekmeye çalıştığını belirten Sarıgül, Mart ayının Kızıldere katliamının Halepçe Katliamının yaşandığı gün olduğunu ve Berkin Elvan'ın Mart ayında yaşamını yitirdiğini hatırlattı.
Halkların ve gençliğin yıllardır emperyalizmin her türlü saldırısına ve savaşlarına, çetelerine karşı topyekun direnişte olduğunu ifade eden Sarıgül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dün 6.Filoyu def edenlere saldırıp, 6.filoyu kıble belleyenler bu günde emperyalizm karşıtı bildiri dağıtan arkadaşlarımıza saldırmışlardır. AKP-MHP ittifakı, besledikleri faşist çeteler eli ile bizleri yıldırabileceklerini, mücadelemizden geri adım attırabileceklerini sanmaktadır. Beyazıt’ın geçmişi
6.Filo’yu def eden ve onu kıble edenlere karşı mücadeleleri ile bilinen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıdır.
Beyazıt hala direnmek ile, isyan ile, kavga ile, mücadele ile anılmaya devam ediyor. Bu saldırılar ile dün olduğu gibi bugün de faşist çeteler ve polis eli ile üniversiteler hizaya getirilmek isteniyor. Anti-emperyalist, savaş karşıtı ve demokrasi isteyen gençlerin sesleri kısrlmaya çalışılıyor. Faşizmin gözünü diktiği üniversitelerde geçmişte nasıl ki katliamlara; mücadele, kararlılık ve umutla yanıt verildiyse bugün de gençlik örgütlenerek kendisine giydirilmeye çalışılan apolitik, pasif, kariyerlst, kindar ve dindar, sistemin aklıyla donatılmış gömleği yırtarak mücadeleyi büyütüyor.
Üniversitelerimiz hala otoriteye karşı toplumsal ayaklanmanın ve başkaldırının en önemli dinamiklerini banndınyor.
16 Mart katliamında yitirdiğimiz arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz. Onlardan devraldığımız bayrağı yükselteceğimize, emperyalistlerin ve faşistlerin kökünü kazıyacağımıza söz veriyoruz.
Yaşasın 6. Filo'yu denize döken devrimci gençleri Yaşasın mücadelemizi Yaşasın devrimci dayanışma!"
Yapılan açıklamaların ardından sloganlar eşliğinde 16 Mart 1978'de yaşamını yitiren öğrencilerin fotoğrafları ve karanfiller katliamın gerçekleştiği noktaya bırakılarak anma sona erdi.