Aladağ Yurt yangını duruşmasında bilirkişi heyetinin raporunun skandal boyutlarında olduğu ortaya çıktı. Raporda, yurtta yaşanan yangın “iş kazası” olarak yer alırken yaşamını yitiren yurt eğitmeni Fatma Canatan ise misafir olarak gösterildi.

 

 

ADANA - Adana’nın Aladağ ilçesinde meydana gelen yurt yangınına ilişkin davanın 5’inci duruşması ailelerin beyanlarıyla devam etti. Adalet isteyen ailelerin mahkeme başkanına sorduğu "Siz bir anne veya baba oldunuz mu?" sorusuna “Dosya üzerinden konuşun” yanıtı verildi. Bunun üzerine aileler, mahkeme heyetine “İlçe Milli Eğitim Müdürünü neden sormuyorsunuz? Hepsini tahliye ettiniz. Vicdanınız nasıl kabul ediyor?" diyerek isyan etti.

 

Davada konuşan müşteki avukatlar bilirkişi raporuna itiraz ederek, raporu kabul etmediklerini ve yeni bir heyet atanarak raporun tekrar hazırlanmasını talep etti.

Tutuklu 4 sanığın “tali kusurlu” gösterilip tahliye edilmesine tepki gösteren avukatlar, bilirkişi raporunun hukuk eğitimi almamış teknik elemanlar tarafından hazırlandığını beyan etti.

Mevzuatta “1'inci ve 2'nci derecede kusurlu” diye bir tabir olmadığını dile getiren avukatlardan Evren İşler, raporun mühendis ve iş güvenliği uzmanı gibi teknik elemanlar tarafından hazırlandığını vurguladı.

 

Yangın 'İş Kazası' Yurt Görevlisi 'Misafir'

Raporda olayın “iş kazası” şeklinde geçmesine itiraz eden İşler, raporda yurt belletmeni Fatma Canatan'ın misafir diye geçtiğini belirtti. İşler, “Çocukların İş Kanunu’ndan kaynaklanan hiç bir ilişkisi yok. 15 sayfası önceki raporların özeti, 4 sayfa mevzuat, 3,5 sayfalık bilirkişi raporu var elinizde. Delillerin değerlendirmesi aracıdır, delil değildir. Mevzuatımıza göre bilirkişiler kusur derecelendirmesi yapamaz" dedi.

Sanık beyanları dışındaki beyanların dikkate alınmadığını ifade eden İşler, raporun çelişkili olduğunu söyledi. İtfaiye teşkilatının önce mevzuata uygun, daha sonra kusurlu bulunduğunu dile getiren İşler, şöyle dedi: "Daha çarpıcı kamu görevlilerinin deneyim görevini yapmadığını, yurt açmaya izin verdiğini ve raporların özde olmadığını söylüyor, sonra da bazılarının 1'inci bazılarının 3'üncü derece kusurlu olduğunu söylüyor. ‘Asli kusurlu’ sorumluluğu çıkması gerekir. Dernekler yönetim kurulu kararı ile yönetilir başkan ve üyeler arasında sorumluluk farkı yoktur. Alınan ve alınmayan kararların tamamı yönetim kuruluna aittir. İddianamenin ‘taksirle’ işlendiğini söylüyor ancak biz ‘kast’ ya da ‘olası kast’ uygulanmasını talep ediyoruz."

 

"Kusur Derecesi Değil, Sorumluluk Belirlemesi Yapılsın"

Sanıkların yangını ön görmemelerinin mümkün olmadığını vurgulayan İşler, kusur belirlenmesine ihtiyaç olmadığını, sorumluluk belirlemesi yapılmasını istedi. Diğer avukatlar da, tutuksuz sanıkların tutukluluğuna karar verilmesini talep etti.

Avukat Can Atalay ise, raporun İş Kanunu'na bağlı olarak hazırlandığını belirterek, “Çocuklar işçi değil. Bu utanca bizler ortak olmayalım. Bilirkişi heyeti olmuş olabilir ama biz olmayalım" diyerek tepki gösterdi.

Adana Barosu Başkanı Avukat Veli Küçük, olayın iddianamede geçtiği gibi “basit bir ihmal suretiyle ölüme sebebiyet verme” olmadığını belirterek, sanıkların tamamının “kasten öldürme”den tutuklanmasını istedi.

Ardından sanık avukatları, tutuklu müvekkillerinin tahliyesini talep etti.

İddia makamı ise, mütalaasında belgelere ve bilirkişi raporuna katıldıklarını belirterek, yeniden bilirkişi raporunun hazırlanmasının mahkemenin takdirine, itfaiye ile ilgili suç duyurusu talebinin reddine, tutuksuz sanıkların tutuklanması talebinin reddine ve tutuklu 2 sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

 

Yurt Müdüründen Çocukları Suçlayan Açıklama

İddia makamının mütalaasına karşı savunma yapan tutuklu sanıklardan Cumali Ali Genç, yangında ihmalinin olmadığını savunarak, yurt ile ilgili her türlü denetimi yaptıklarını ve yurdun tüm tesisatının eksiksiz olduğunu iddia etti. Çocukların ve kendilerinin akıllarıyla oynandığını kaydeden Genç, çocukların yalan söylemeye zorlandığını ileri sürdü. Kendileriyle ilgili beyanların yalan olduğunu savunan Genç’in ara ara sesini yükseltmesi dikkat çekti.

İddia makamının mütalaasına karşı savunma yapan sanık avukatları da, itfaiyenin ihmali olduğunu ve yurt müdürü ile yöneticilerin ihmalinin olmadığını iddia ederek, tutuklu 2 sanığın tahliyesini talep etti.

Tutuklu sanık İsmail Uğur ise, yaşlı ve hasta olduğunu belirterek, koğuştaki arkadaşlarının yardımıyla yaşamını idame ettiğini söyledi. Uğur, tahliyesini talep etti.

Sanık avukatların savunmaları ile devam eden duruşma salonu önünde bir araya gelen gençler sık sık, "Hak adalet" ve “İhmal değil cinayet" sloganı attı.

Sonrasında tek tek savunma yapan tutuksuz yargılanan sanıklar, aleyhte olan delil ve belgelere katılmadıklarını belirterek, adli kontrol uygulamasının kaldırılmasını talep etti.

 

'Yangın Denetimi Yapmadık"

Davada yargılanan kamu görevlileri, savunmalarında yönetmeliğe göre denetim yaptıklarını ileri sürerek, yaygın denetimini yapmadıklarını belirtti.

 

Yurt Açma İzni 1985 Verilmiş

İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Aktaş, yurdun açma izninin valilik tarafından 1985 yılında verildiğini belirterek, kapatma ile ilgili kararı da yine valiliğin verdiğini söyledi.

 

Denetlemekle Görevli Olanlar Birbirini Suçladı

İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü Davut Gökçeli, yurtta yangınla ilgili talimatta acil çıkışı gösteren levha ve yangın merdivenini görünce formdaki maddeye evet olarak işaretlediğini belirterek, “Marif müfettişleri sadece ‘tatbikat yapılmadı’ demiş. Ben eğitim almadığım bir konuda nasıl denetim yaparım. Açma izni valilikçe verilir. İlçe Milli Eğitim değil. Özel öğrenci yurtlar yönetmeliğine göre yapılan bir denetimi eğitim öğretim açısından denetliyoruz" diyerek kendini savundu.

Kaymakamlık görevlisi Cihan Ünal ise, "Bu denetimleri yapan il ve ilçe eğitim müdürlüğü biz niye kusurlu sayılıyoruz?" diyerek milli eğitim çalışanlarını suçladı.

 

Duruşmaya ara verildi.