Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü ve bugün 6 kadın gazeteci gözaltına alınan ve sonrasında tutuklanan Kürt gazetecilere destek için basın açıklaması yapmak istediklerinde işkenceyle gözaltına alınmıştı.
Polisin saldırısı nedeniyle yapılamayan basın açıklaması gerekçe gösterilerek 2911 sayılı kanununa muhalefetten 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası istemiyle gazeteciye dava açıldı. 28 Nisan'da gözaltına alınan gazetemiz muhabiri Serpil Ünal, gazeteci Zeynep Kuray, Gazete Patika muhabiri Yadigar Aygün, ETHA muhabiri Pınar Gayıp, Evrensel Muhabiri Eylem Nazlıer, Direnişteyiz. Org muhabiri Esra Soybir hakkında açılan davanın ilk duruşması bugün Anadolu Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde davaları görülen gazeteciler ifadelerinde Kürt gazetecilere yönelik Diyarbakır ve Ankara merkezli operasyonlar yapılarak çok sayıda meslektaşlarının gözaltına alınmasına tepkilerini ve serbest bırakılmalarını dile getirmek için 28 Nisan günü bir basın açıklaması yapmak istediklerini ve bir saat öncesinde hiçbir engel ve yasak yokken eylem saatinde polisin eyleme yasak kararı olduğunu söyleyerek 6 kadın gazeteciyi ablukaya alıp diğer gazetecileri ise darp ederek çemberin dışına atıldığını ve kendilerinin işkenceyle ve ters kelepçeyle gözaltına alındıklarını, işkencenin gözaltı aracında da devam ettiğini belirttiler. Mahkemede Kürt gazetecilere yönelik saldırılara karşı sessiz kalmayacaklarını belirterek yargılanması gerekenlerin keyfi yasak kararı getirenler ve işkenceyle gözaltına alan polisler olduğunu vurguladılar.
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde duruşmaya giren Serpil Ünal, duruşma ve gazetecilere yönelik baskıları konuştuk.
Mahkememizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'nde olmasının bir tesadüf olmadığını düşünüyoruz. Gazetecilere yönelik baskı ve saldırıların bir parçası. Gerçi duruşmada bir arkadaşımızın ifadesi sırasında "Böyle bir tarihte duruşmada olmamız da manidar" demesi üzerine hakime "Anlamadım bu ne demek? Bu günü ben belirledim bu günde ne var?" diye sordu. Yani 10 Ocak'ın Çalışan Gazeteciler Günü olduğunu bilmediğini ifade etti sanırım. Ama bu bir şeyi değiştirmez. Konunun özü Kürt gazeteciler başta olmak üzere basına yönelik baskı, gözaltı, tutuklama, uzun süreli hapis cezaları. Bizim gözaltına alınmamız da katledilen, çok ağır bedeller ödeyen gazetecileri düşündüğümüzde onun küçük bir parçası.
Kürt halkına yönelik saldırıları, Kürt illerinde yaşananları Kürt gazeteci arkadaşımız sayesinde öğrenebiliyoruz. Burjuva medyada onların yaptıkları haberleri göremezsiniz. Oradaki halkın yaşamına kültürüne ilişkin bilgileri de bulamazsınız. Kürt gazetecilere yönelik baskıların nedeni, katliamlara uğramış, dilini kullanması kültürünü yaşaması yasaklanmış, yok sayılmış Kürt halkının sesi olmalarıdır. Bu sesi susturmak gerçekleri gizlemek amacıyla Kürt gazetecilerin haber yapmalarını engelleniyor ve devlet her türlü yöntemi uyguluyor.
Diğer yandan yolsuzlukları, hukuksuzlukları haberleştiren gazeteciler hakkında da pek çok dava açılıyor. Sosyal medya paylaşımları bile gözalı vr tutuklama gerekçesi olabiliyor.
Bir yandan da aslında tüm topluma bir gözdağı veriliyor. "Bu sistemin gidişatını kabul et. Sorgulama, araştırma, karşı çıkma, senden isteneni yap. Sistemin istediği gibi sadece kendi çıkarlarını düşünen bir birey ol ve çıkarların için iktidara, güçlü olana biat et" deniyor.
Uzun bir süredir biz gazeteciler sahada sokakta da haber takip ederken sürekli bir engelleme, darp edilme, hakaret ve tacizlerle karşılaşıyoruz. Bir eylemi keyfi olarak engelleyen devlet yaptığı gözaltı ve işkencenin belgelenmesini engellemek için ilk olarak gazetecileri darp ederek alandan uzaklaştırıyor.
Gazetecilerin evleri büroları basılıyor, techizatlarına el konuluyor. Eşyalar tahrip edilip dağıtılıyor. Daha geçtiğimiz iki ay önce gazetemiz bürosu ve Ayışığı Sanat Merkezi basıldı, bilgisayarlarımızın hard diskleri alındı, kasaları tahrip edildi. Kameraların kartlarına el konuldu eşyalar dağıtıldı. Arkadaşlarımız gözaltına alındı. Ve sık sık bunları yaşıyoruz.
Kadıköy'de gözaltına alınmamız tamamen önceden planlanmış bir saldırıydı diye düşünüyorum. Bir yasaklama varsa ki bu da hukuka aykırı, neden son dakikada tebliğ.edildi.
Burada amaç "Kürt gazetecilere sahip çıkmayın sizin de akıbetiniz onlar gibi olur" mesajı vermekti. Biz o gün için gözaltına alınacağımızı pek de düşünmemiştik. Kaldı ki, gözaltına alınma ihtimalinin çok yüksek olduğu eylemlere de gitmemeyi hiç bir zaman düşünmedik. Çünkü biz gazeteciyiz ve eğer işçi ve emekçilerin ezilen halkların gazetecisi, onların sesi olmayı, onlara gerçekleri ulaştırma görevini almışsak bunu da gazeteciliğin onuruna yakışır şekilde yapmak gerekir. Gerçekleri halka ulaştırmak bizim görevimiz ve bedellerini de göze aldığımız zaman gerçekten gazeteci oluruz.
Bizler bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra mesleğini onurla sürdüren Kürt gazeteci arkadaşımız herhangi bir baskı ve engelle karşılaştığında, gözaltına alındığında, tutuklandığında dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz. Zindanlarda tutsaklar, gazeteciler olduğu sürece bizler de özgür değiliz ve olamayız bu nedenle de gazeteciler olarak gerçekleri belgelemeye halka ulaştırmaya devam edeceğiz. Mesleğıni onuruyla yapan tüm gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.