HBDH Yürütme Komitesi 19 Aralık zindan katliamları için bir açıklama yayınladı, “19 Aralık Hapishaneler Katliamı’nda Yaşananlar, Yarına Kalır Yanınıza Kalmaz!” dedi. HBDH’ın açıklaması şöyle:
Hapishaneler, egemen iktidar güçlerinin her daim zulüm ve katliam araçları olarak uygulana gelmiştir. Ezilenlerin özgürlük güçlerinin teslim alınmak istendiği ve bunun için her türlü insanlık dışı uygulamanın hayata geçirildiği iktidar aracı, hapishaneler olmuştur. Teslim almanın, özgürlük amaçlarından koparmanın, iradesizleştirmenin, umudu kırmanın bir mekanı olarak tasarlanmış ve uygulanmışlardır. Ancak, hapishaneler, düşman tarafından bu amaç ve hedeflerin uygulanma alanı olsa da, diğer yandan devrimci özneler tarafından birer direniş alanlarına dönüştürülmüşlerdir. Baş eğmeyen devrimci irade ve inanç, hapishaneleri devrimci mücadelenin en önemli mücadele mevzisi haline getirmeyi başarmıştır. Devrimciler için bir yanıyla devrim akademisi diğer yanıyla direniş kaleleri olmuştur hapishaneler. Tarih boyunca devrimciler açısından zindanlar, bu rollerini hep oynadılar. Bugün de en ağır koşullara rağmen bir adım dahi geri atmadan sürdürmektedirler.
İşte 19 Aralık Katliamı da hapishanelerin bu rolünü bitirmek, devrimcileri teslim almak ve halkın özgürlük umutlarını tüketmek için vahşi bir şekilde uygulandı. 19 Aralık 2000 tarihinde 20 hapishanede eş zamanlı olarak gelişen saldırı, ülke tarihinin en büyük hapishane katliamlarından biridir. Devrimci tutsakların tecrit ve izolasyon sistemi olan F Tipi hapishanelere geçişleri engellemek için başlattıkları açlık grevi eylemi, 40. gününde ölüm orucu eylemine dönüştü. Hapishanelerde gelişen ve yükselen devrimci dalgayı kesmek ve F Tipi hapishaneleri uygulamaya koymak için dönemin koalisyon hükümeti olan DSP-ANAP-MHP Hükümeti’nin kararıyla katliam geliştirildi. 19 Aralık 2000 tarihinde binlerce asker ve özel harekatın katıldığı, ateşli ve yanıcı silahlarla birlikte kimyasal silahların da kullanıldığı saldırı sonucunda 28 devrimci katledildi. Yüzlercesi de kalıcı hasarlarla sonuçlanacak şekilde yaralandı. ‘’Hayata Dönüş’’ olarak ifade edilen, ancak, gerçekte Tufan Operasyonu olarak isimlendirilen ve ezilenlerin özgür yaşam umutlarına kasteden bu saldırı, en büyük hapishane katliamı olarak faşist katliamcı TC devletinin kanlı tarihine geçti.
12 Eylül’de hapishaneler vahşeti, ‘96 Amed Hapishanesi Katliamı ve 19 Aralık 2000 Katliamı aynı katliamcı zihniyetin uygulamalarıdır. Bu katliamcı zihniyetin uygulamaları bugün de tecrit uygulamalarıyla, işkence ve katliamlarla devam etmektedir. F Tipi hapishanelerle başlayan tecrit uygulaması yeni inşa edilen hapishane modelleriyle daha da ağırlaştırılmaya çalışılmaktadır. Yeni açılan yüksek güvenlikli hapishaneler ve S Tipi hapishaneler ağır tecrit ve izolasyonun yeni tipleri olarak uygulanmaktadır.
İmralı Ada Hapishanesi ise tecrit ve izolasyon uygulamalarında bu katliamcı zihniyetin zirve noktasını ifade etmektedir. Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan şahsında uygulanan tecrit uygulaması eşi benzeri olmayan, tüm hukuk ve insani değerlerin hiçe sayıldığı bir durumdur. İmralı uygulamalarıyla birlikte, tecrit bir yönetim biçimi olarak devreye sokulmuştur. Toplum bu biçimde bir cendereye alınmak istenmektedir. Hukuksuzluk, İmralı’da Kürt halk önderi üzerinde geliştirilen uygulamalarla bütün hapishanelere yayılmaya çalışılmaktadır.
Tüm hapishalerde devrimci tutsakların en temel hakları keyfi bir şekilde engellenmekte, tecrit rutin bir uygulamaya dönüştürülmekte, ölümler sıradanlaştırılmaktadır. Elbetteki devrimciler bunları kabul etmeyecektir. Nasıl ki 12 Eylül’de direndilerse, 19 Aralık’ta direndilerse bugün de en görkemli şekilde direniyorlar. İçinde bulunduğumuz şu günlerde de zindanlarda tecrite karşı ve Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için açlık grevi direnişi devam etmektedir.
Faşist zihniyet, hapishaneleri birer işkence ve katliam merkezleri olarak kullanmaya devam etmektedir. Her geçen gün ölümler yaşanmaktadır. Ancak devrimci tutsaklar, tüm bu uygulamalara karşı, insanlık onuruna yaraşır bir yaşam için, bir adım bile geri atmadan mücadeleyi büyütmektedirler. Devrimci tutsaklar, dün olduğu gibi bugün de devrim mücadelesinin önemli direniş kaleleri olarak tarihsel misyonlarıyla direnmektedirler. Bu devrimci iradeyi sokaklarda, meydanlarda, dağlarda, cephelerde büyütmek temel devrimci sorumluluklarımızdandır.
Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) olarak, 19 Aralık Katliamı’nda ölümsüzleşen devrimcileri bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz. Kavgadaki ısrarlarının takipçisi, katliamın hesap soranları olacağız. Tüm devrimci tutsakları tecrit ve teslim alma uygulamalarına karşı verdikleri kararlı mücadelelerinden dolayı selamlıyor, bu mücadeleyi zafere taşıyacağımızı belirtiyoruz.
Bu Hesap Yarına Kalır, Yanınıza Kalmaz!