< < "Siz Bombalarsınız Biz Ertesi Gün Yine İşe Başlarız"

Özgür Ülke gazetesinin bombalanmasının 29’uncu yıl dönümünde Kadırga’da bulunan gazetenin eski binası önünde açıklama yapan özgür basın emekçileri, gerçekleri yazmaya devam ettiklerini belirterek "Acımasız bir ayna suretinde her köşe başında karşınıza dikileceğiz” dedi.

Yeni Yaşam Gazetesi, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP) ve Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), 3 Aralık 1994’te Özgür Ülke Gazetesi’nin İstanbul ve Ankara’da bulunan bürolarının bombalanmasının yıl dönümünde Kadırga’da bulunan gazetenin eski binası önünde anma etkinliği düzenledi.

Anmaya Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) İstanbul İl Eş Başkanları Gonca Yangöz, Murat Kanmaz HEDEP İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Kamu Emekçileri Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, DİSK Dev Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, İnsan Halkaları Derneği (İHD) İstanbul şube temsilcileri katıldı. “Özgür Basın Susturulamaz” pankartı açılan anmada, bombalama sırasında yaşamını yitiren Ersin Yıldız'ın fotoğrafı ve bombalanmanın ertesi günü yayınlanan Özgür Ülke Gazetesi'nın ilk sayfasının fotoğrafları taşındı. Anmada ” Şehid Namirin” ve ” Özgür Basın Susturulamaz” sloganları atıldı.

 

"Hiçbirini Unutmayalım Diye Önümüzde Her Zaman Bir Kronolojisi Dosyamız Vardır"

Açıklamayı okuyan Yeni Yaşam Gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu, Cumhuriyet’in yüzüncü yılının ‘gururla’ kullandığına değinerek “Bu topraklarda yaşayan halklara, muhaliflere, devrimcilere ve ille de gazetecilere yaptığı zulümle şöhret yapmıştır. Çoğumuz basında çalıştığımız için biliriz; önümüzde, bilgisayarımızda her zaman bir kronoloji dosyamız vardır; hiçbirini unutmayalım, unutup da yitirdiklerimize saygısızlık etmeyelim diye yüreğimiz titrer. Ta Sansaryan Han’dan başlayıp, Amed 5 No’lu zindanına, Sinop kalesinden Metris hücrelerine kadar Cumhuriyet tarihinin neredeyse her günü mutlaka bize yaşatılan bir kötülüğün ve tabii ki aynı zamanda ortaya koyduğumuz bir direnişin yıldönümüdür” dedi.

 

"Özgür Basın Nerede? Sizin O Renkli Paçavralarınız Nerede?"

Özgür Ülke binalarının bombalanmasındaki amacın korkutmak değil, bertaraf etmek olduğunu vurgulayan Hacıoğlu, O zamandan bu zamana Özgür Basının direnişinin devam ettiğini belirterek “Ama bakın şimdi; 29 yıl sonra durun ve bir bakın; Özgür Basın nerede? Sizin o renkli paçavralarınız nerede? Siz duvarın öte yanında yalan dolan ve rant devşirmekten ibaret olan iliştirilmiş gazeteciliğinizi yaparken, beri yanda bazıları 1994 doğumlu olan çocuklarımız büyüdüler" dedi.

 

"Hakikatten Beslenenlerin Yok Olmadığını Yüzlerce Kez Kanıtladık"

Apê Musa’nın, Gurbetelli Ersöz’ün mirasının sahiplenenlerin o günlerden bugüne bedeller ödeyerek, gerekirse zindanlardan geçerek gazeteciliği yeniden yeniden öğrendiğini ve öğrettiğini belirten Hacıoğlu Bugün de onlarca arkadaşımız, Abdurrahman’dan Dicle’ye, Sedat’a kadar başları dimdik girdiği hapislerde. Ama ne kalemlerini satıyorlar ne de gerçeğin hizmetkârı olmaktan bir milim uzaklaşıyorlar. Halktan ve hakikatten beslenenler asla yok olmaz çünkü. Bunu şimdiye kadar kanımızla, canımızla yüzlerce kez kanıtladık” dedi.

 

"Kırılacağız Belki Ama Eğilmeyeceğiz"

“Bin kere de hapse atsanız, bin kere vursanız, biz yine acımasız bir ayna suretinde her köşe başında karşınıza dikileceğiz” diyen Hacıoğlu, “Ersin’imize söz vermişiz çünkü. Kırılacağız belki ama eğilmeyeceğiz. Kanıt mı istiyorsunuz? Geçen günlerde bir röportaj vesilesiyle sevgili Evin kardeşimizin bir sürprizi oldu bize: Gazetenin bombalandığı günün sabahından bir video görüntüsü ve oradaki küçük gibi görünen bir ayrıntı. Kalabalığın içinde gencecik, öfkeli bir kadın: Gültan Kışanak! Biz buyuz işte; duymadıysanız duyun. Kobanê davasının yargıçları da duysun. Böyleyiz biz. Gazetemiz bombalanır, ertesi gün o genç kadın ve yoldaşları bir çay demleyip yine işe başlar, arkadaşlarımız tutuklanır, kalemini alır yine yazarız ve bu böyle bir zincir gibi sürer gider. Öğreneceksiniz bunu. Öğreteceğiz size. Ayağınıza dolanacak olan zincir de işte tam odur zaten. Durmayacağız, yorulmayacağız, susmayacağız” diye belirtti.

 

"Ertesi Gün 4 Sayfalık Gazeteyle Devam Ettik"

Gazeteci Hüseyin Aykol ise, “Patlamadan sonra binamız tamamen yok olmuştu. Bekliyorlardı ki biz artık devam edemeyeceğiz. Bir özeleştiri vermem gerekir ki; sabah geldiğimde devam edemeyeceğimizi düşünüyordum ya da devam etsek bile uzun süre sonra devam ederiz diye düşündüm. Daha sonra Gültan Kışanak beni aradı ve 4 sayfalık bir gazete hazırladık. Devam ettik. Onlar da yazı işleri müdürlerimizi tutuklama yöntemine başvurdu. Biz de buna ilişkin kampanya yaptık. Şimdi dev bir özgür basın medyası var” şeklinde konuştu.

 

"Özgür Basın Geleneği Her Gün Büyüdü"

DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, gazetecilerin her dönem katledildiğini ve tutuklandıklarını söyleyerek, “Şu an birçok arkadaşımız yargılanıyor, Abdurrahman Gök, Sedat Yılmaz, Dicle Müftüoğlu ve daha niceleri. En büyük darbeyi Özgür Basın aldı. Ama ona rağmen bir gelenek büyütüldü. Şu anda her baskıya rağmen gazeteciler haber yapmaya devam ediyorlar. Özgür Basın susturulamaz” dedi.

 

"Asla Gerçeklerden Taviz Vermeyeceğiz"

MKG adına söz alan Mezopotamya Ajansı (MA) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever ise, “Özgür Basın geleneğinin sürdürücüleri olarak vurulduğumuz yerden şunu söylemek istiyoruz; bombalansak da katledilsek de hapsedilsek de asla gerçeklerden taviz vermeyeceğiz. Özgür Basın’ın yaptığı, hakikat mücadelesi vermektir. Bu mücadeleyi verirken de Gurbetelli Ersöz’ün, Nagehan Akarsel’in, Ayfer Serçe’nin ardılları olarak hakikat mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz” diye vurguladı.

Yurtsever, bu hafta başlayacak olan tutsak gazetecilerin davalarına katılma çağrısı yaptı.

 

"Herkes Özgür Basın İle Kol Kola Bu Mücadeleyi Devam Ettirsin”

DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, “Biz bunları oluşturan arkadaşlarımızı unutmayacağız. Ersin Yıldız’ı unutmayacağız. Bir kez daha bu saldırıyı lanetliyoruz. Herkes Özgür Basın ile kol kola bu mücadeleyi devam ettirsin” dedi.

HDK Eşsözcüsü Cengiz Çiçek ise, katliam emrini dönemin başbakanı Tansu Çiler verdiğini söyledi. Çiçek, “Çiller, bugün iktidarın mitinglerinde boy gösteriyor. Yine sözde demokrasiyi savunan resmi muhalefet, 1990’lı yılların karanlığına dair bir hakikat mücadelesi yürütmüyor. Bu anmanın vesilesiyle tekrar sesleniyoruz; iktidarından resmi muhalefetine bu ülkede katliamların tarihi açıklanmadığı sürece, geçmiş aydınlatılmadığı sürece bu sistem demokratikleşmeyecektir” vurgusu yaptı.

Açıklama sonrası bombanın patladığı yere karanfiller bırakıldı. Ardından saldırıda hayatını kaybeden Ersin Yıldız’ın mezarının bulunduğu Alibeyköy Yeşil Pınar Mezarlığı ziyaret edildi.