Okul sıralarında öğrencilere yapılan baskılar gün geçtikçe şiddetini artırıyor. Gençler geleceklerine karşı tedirginler, tabii ortada gelecek denen bir şey kalmışsa.
Bir önceki yazımızda sosyal medyanın etkili kullanımına değinmiştik. Şimdi de 21. yüzyılda gelişen, büyüyen, yayılan halk hareketlerine ve sosyal medyanın etkili kullanımından doğan elde edilmiş başarılara değineceğiz. Öncelikle gelişen ayaklanmalara ve sosyal medyanın yön verici ayrıntılarına göz atalım.
Meslek Liseli Bir Öğrenci
Bu düzen içerisinde gelecekten ne bekliyorum?
Öncelikle lise öğrencisiyim fakat şu an bile gelecek kaygım var. Sebebi ise bu düzenin bana bir gelecek vaat etmemesi. Gelecekte avukat olmak istiyorum. Fakat sürekli değişen sınav sistemi beni zorlayacak gibi görünüyor. İnsanlara kaşıkla verip kepçeyle alan bu düzeni düşündükçe avukat olsam bile gelecekte bir aile kurmanın çok zor olacağını düşünüyorum. Bu düzende kendini bile zor doyurabiliyorken çocuğunu nasıl en iyi şartlarda büyütebilirsin ki?
Sosyal medya, her gün içerisinde dolaştığımız, parkında oturduğumuz, kıyısında denizini izlediğimiz bir acayip dünya... Türkiye’de nüfusun %67’sini oluşturan 54,3 milyon kişi internet kullanıyor. Azımsanacak bir rakam değil bu, sırasıyla gençler, orta yaşlılar ve ‘yeni’ yaşlı kuşaklar, ‘54,3 milyon’ kişi.
Anayasa Mahkemesi (AYM), cezaevlerinde tutuklu bulunan 70 bin öğrencinin eğitim ve öğrenim hakkını yok sayan bir karara imza attı. Yüksek mahkeme, tutuklu bir üniversite öğrencisinin, eğitimine cezaevinde devam edememesi ve merkezi sınavlara girememesi nedeniyle eğitim ve öğretim hakkının ihlal edildiği iddiasını kabul edilemez buldu.