Yaşadığımız toprakların mücadele tarihinde birleşik mücadele üzerine çokça yazıldı, çokça deneyim, pratik sergilendi. Bugün de yine birleşik mücadeleye dair tartışmalar devam ediyor.

Şu açıkça görülüyor ki, işçi sınıfına, kadınlara, gençliğe, Kürt halkına yönelik saldırılar hız kesmeden devam ediyor. Toplumun tüm kesimleri bu saldırılardan nasibini almış durumda. Bugün bu saldırılar sadece devrimcilere, Kürt halkına, gençliğe vs. değil, mevcut dinci faşist iktidara ve faşist devlete karşı en ufak bir söz söyleyen her insana yönelmiş durumda. En basit örneklerini izlediğimiz sokak röportajlarında net bir biçimde görebiliyoruz. Sokakta röportaj veren bir vatandaş iktidarı eleştirdiği için yakın zamanda tutuklandı. Yine iktidarı eleştiren ve bu sistemde insanca yaşayamadığını ifade eden vatandaşlar gözaltına alındı. Bu bahsi geçen örnekler artık tekil örnekler olmaktan çıkmış durumda.

İnsanlar her türlü sonucu göze alarak korku duvarlarını aşıp “yeter artık, canımıza tak etti” diyor. Bu öfkenin giderek yaygın bir ruh hali alması bizler için önemli bir gösterge. Gençlik için geleceksizlik kaygısının ne denli büyük olduğunu hepimiz görmekteyiz. Yine genç işsizlik de yakıcı bir sorun haline gelmiş durumda. Geniş gençlik kesimlerinin hiçbirinin gerçekten bu sistemden en ufak bir beklentisi bile kalmadı. Sürekli olarak işsizlik ve geleceksizlik kıskacına sıkıştırılmış olan gençlik bir çıkış yolu bulamadığı vakit hayatını bile sonlandırmayı, yani intiharı göze almakta ve bu durum çok sık bir şekilde yaşanmakta.

Tüm bu anlattıklarımızdan, geniş emekçi kesimlerde giderek kabaran öfkeyi de görmekteyiz. İşte açığa çıkan bu öfkeyi nasıl örgütleyeceğiz sorusu akıllarımızda belirmiş oluyor. İşte tam da bu noktada da birleşik mücadelenin ihtiyacının zorunlu hale geldiğini söyleyebiliriz. Öfkemizin, sabrımızın taştığı şu günlerde, her alanda özgürlüğümüzü kazanmak için faşizme karşı birlikte savaşmaktan başka bir çıkar yol kalmamıştır. Devrimimizin birleşik karakterde olması yine her alanda birleşik devrimci mücadeleyi yükseltmenin zorunluluğunu ifade etmektedir. Açığa çıkan bu öfkeyi örgütlemeyi birlikte başarabilirsek gerçekten zafer ile sonuçlandırabiliriz.

Birleşik mücadelenin her alanda örgütlenmesinin zorunluluğundan bahsederken birlik anlayışının hangi temellerde olması gerektiğini tartışmak, bu yazıda inceleyeceğimiz asıl mesele.

Birlik meselesini tartıştığımızda aklımıza gelen ilk soru “nasıl bir birlik anlayışı” sorusudur. Bu birlik anlayışı sadece eylem birlikteliğine mi dayalı olacak, yoksa belirli ilkeler ve mücadele hattı ile mi şekillenecek? Tabii ki bizim anlayışımıza göre devrimci bir birlikteliğin yakalanması elzemdir. İlkelerinin, programının, anlayışının devrimci olması gerekir ki, aksi hali bu birlikteliğin dağılması demektir.

Devrimci bir program etrafında, devrimi hedefleyen bir mücadele hattıyla ancak sağlam bir birleşik mücadele zemini yaratabiliriz. Bu bağlamda devrimlerin en dinamik ve enerjik kesimlerinden biri gençlik ise, gençlik hareketinin kendi içindeki politik ve eylemsel parçalılığını giderecek, gençliğin geniş kesimlerini devrim mücadelesine kazanacak bir birliğin gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Gençliğin yaşadığı yaşamsal sorunlara ve bunlara karşı gelişen günlük mücadele pratiklerine merkezi yön verecek, parçalı ve dağınık haldeki güçleri devrimci talepler etrafında bir araya getirecek, çözümün birleşik devriminde olduğunu her yerde haykıracak devrimci bir birlik ancak böyle odak haline gelebilir. Yaşadığımız topraklarda hedefine devrimi ve bunun araçlarını yaratmayı koymamış hiçbir birlik arayışının veya girişiminin şu ana kadar ayakta kalamadığını yaşamın kendisi kanıtladı.

Bu kapsamda bir süredir gençliğin birleşik mücadelesini örgütleyebilmek için çeşitli tartışmalar yürütülüyor. Bu tartışmalarda bizler en geniş anti-faşist güçlerin devrimci talepler ve ilkeler etrafında yan yana gelmesi gerektiğini ve bunun militan bir tarzda hareket etmesi gerektiğini savunan DÖB olarak katılıyoruz. Bu tartışmalar sonucunda geçtiğimiz günlerde, 15 Kasım’da Birleşik Gençlik Meclisleri’nin ilanını gerçekleştirdik.

Birleşik Gençlik Meclisleri’nin kurulması tartışmalarında DÖB olarak bizler sürecin en başından beri bulunuyoruz. Birleşik devrimden yana olan bir hareket olarak devrim mücadelesine ivme katacak ve gençlik hareketinin dağınıklığını giderecek devrimci bir aracın kurulması kaçınılmazdı.

Birleşik Gençlik Meclisleri, belli politik, akademik, demokratik talepleri içeren gençliğin kendi gündemleri için yan yana gelen, birleşik mücadele zemininde hareket etmeyi kendine hedef koyan hem tarihsel hem de güncel yaşamın en acil sorunlarının çözümüne ilişkin sorumluluğun bilincinde olarak hareket etmeye başladı. Tabii şunu söylemeden geçmeyelim, Birleşik Gençlik Meclisleri sadece gençliğin kendi gündemleri ile yetinmeyecek, kimi toplumsal meseleler patlak verdiğinde o toplumsal kesimler ile de buluşmayı hedef olarak önüne koymuş durumda.

Birleşik Gençlik Meclisleri sadece eylem birlikteliğine dayalı hareket eden bir mücadele anlayışına sahip olmamakla beraber, faşizmin topyekun saldırıları karşısında belli ilkeler etrafında yan yana gelerek gençliğin mücadele örgütünün inşasını yaratma anlayışına sahip. Bu ilkeler nedir derseniz kısaca açıklayalım:

Her şeyden önce, gençlik, işçi sınıfının faşizme, kapitalizme ve emperyalizme karşı devrim ve iktidar mücadelesinin önemli bir bileşeni olarak ele alınmalıdır. Yani, faşizme, kapitalizme ve emperyalizme karşı devrim ve iktidar mücadelesi, gençlik mücadelesinin birinci amaç ve hedefidir. Bizler, bu hedef doğrultusunda gençliğin, özellikle de işçi gençliğin mücadelenin sonucunu belirleyecek bir güç olduğunun bilincindeyiz.

Başta Kürt halkı olmak üzere, ezilen ulus ve ulusal toplulukların kendi kaderini tayin hakkını savunmak, gençlik mücadelesinin bir başka ilkesidir.

Zindanların yıkılması ve tutsakların özgürleştirilmesi, gençlik mücadelesinin başta gelen hedeflerinden biri olmak zorundadır.

Üniversitelerde, liselerde, işyerlerinde, fabrikalarda, emekçi semtlerde kısacası farklı gençlik kesimlerinin bulunduğu her alanda gençliğin mücadele bayrağında bu ilke ve hedefler yazılı olmalıdır.

Süreci kitlesel bir biçimde örgütlemeyi, bağımsız duran geniş gençlik kesimlerini bu ilke ve hedefler çerçevesinde bir araya getirmeyi, sürecin ihtiyaçlarına uygun olarak politik bir çıkış yakalamayı hedeflemektedir.

Birleşik Gençlik Meclisleri bu ilke ve hedefler doğrultusunda mücadele ettikçe önemli bir güç olarak öne çıkacaktır.

Faşist devlet ne zaman sıkışsa topluma yönelik saldırıları o denli artıyor. Evet, bizden, harekete geçen, sistemi değiştirmek isteyen herkesten korkuyorlar. İşte biz bugün onların korkusunu gerçeğe çevirmek için yan yana geliyoruz, örgütlülüğümüze, gücümüze güç katıyoruz.

Gençlik devrim istiyor! Emekçi kitleler kalıcı ve gerçek bir değişim istiyor. BU köklü değişimin gerçekleşmesi için Birleşik Gençlik Meclisleri, gençlik kitlelerini devrimci talepler etrafında birleştirerek önemli bir rol oynayacaktır. Gerçek anlamda biz bu gidişatı değiştirecek devrimci bir güç örgütü haline geldiğimizde, kitlelere bu güveni verebileceğiz. Bu yüzden tüm anti-faşist gençliği yan yana getirmeliyiz.

Buradan tüm gençliğe çağrımızdır, yaşadığımız sorunlar ortak. Yaşadığımız geleceksizlik, işsizlik, geçinememe, yaşamdan kovulmuşluk, dinci gerici eğitim sisteminden kaynaklanan sorunlarımızın hepsi kapitalist sistemden kaynaklanıyor. Sorunlarımızın çözümü bunlara sırt dönüp, kendi bireysel gelecek kaygılarımıza odaklanmak değil, tersine sıra arkadaşlarımızla, aynı işyerinde çalıştığımız veya aynı semtte yaşadığımız genç arkadaşlarımızla kapitalizme, faşizme ve emperyalizme karşı yan yana gelerek mücadele etmekte yatıyor. Bu yüzden tüm genç arkadaşlarımızı birleşik gençlik mücadelemizin içinde yer almaya çağırıyoruz.

ROZA