İstanbul Üniversitesi önünde YÖK’ü protesto eden Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB), Dev-Güç, YDG ve HDP Gençlik Meclisleri, "Üniversitelerde de birleşik mücadele hattımızı örmeye, YÖK’ü tarihe gömmeye kararlıyız” dedi.
12 Eylül Asker Faşist Darbesi sonrasında uygulamaya konulan Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 39. kuruluş yılında, Devrimci Öğrenciler Birliği (DÖB), Gençliğin Devrimci Güçleri (Dev-Güç), Yeni Demokrat Gençlik (YDG), HDP Gençlik Meclisi tarafından İstanbul Üniversitesi önünde protesto edildi.
İstanbul Üniversitesi önünde yapılan protesto eylemi öncesinde üniversitenin önü polis ve özel güvenlik görevlileri tarafından abluka altına alındı.
"Demokratik Özerk Üniversite İçin Birlikte Yürüyoruz" yazılı pankart açan Gençlik Örgütleri “Kayyım Rektöre Karşı Birlikte Yürüyoruz”, “Kampüste Sokakta Evde Ataerkiye Karşı Birlikte Yürüyoruz” yazılı dövizler taşıdı.
Eylemde basın metnini gençlik örgütleri adına Bekir Açar okudu. Açar, 6 Kasım 1981’de kurulan YÖK’ün ‘kara bir el’ olarak üniversitelere müdahale ettiğini ifade etti. YÖK’ün proje olarak 12 Eylül sonrası faşist darbenin dayatması olduğunu vurgulayan Açar, 80’lerin Beyaz Toroslarını üniversitelere sokarak üniversite öğrencilerinin katledilmesinden sorumlu olan; ilerleyen süreçte öğrencileri sistemin kalıplarına sokmak adına her türlü baskıyı yapan; son süreçte ise iktidarın faşizminin üniversitelilere karşı tavırlarının temsilcisi konumunda olan YÖK üniversiteleri hapishaneye çeviremediği ölçüde öğrencilerin hapsetmeye, üniversitelileri zapturapt altına alamadığı ölçüde katlini vacip saymaya devam ettiğini belirten Açar, Bu proje 39 yıldır nasıl iktidara güdümlü hareket ettiyse bizler de onları üniversitelerden silecek iradenin sahibi, 6 Kasımların militan ve kitlesel YÖK protestolarının 39 yıldır yürütücüleriyiz" dedi.
Aylardır Covid-19 virüsü ile burun buruna yaşadıklarını, iktidarın virüse karşı sözde önlemler alırken yaşanan ekonomik krizin faturasını halka ödetip, yeni yıl mezun olmuş öğrencilerin okulu sırtlarındaki KYK borcu ile bitirdiğini vurgulayan Açar, "Üniversitelerimizden barış akademisyenleri, bilim ve barış savunucuları tasfiye edilirken Vedat Akgiray gibi hırsızlar profesör sıfatıyla karşımıza geliyor, üniversitenin iradesi yok sayılarak kayyım rektörler atanıyor. Dün yemekhane zamları için sokakta olup hakkımızı sokakta kazanan biz bütün bunlara karşı yine sokaktayız, sokakta olacağız" dedi.
Virüsün gidişatına hiçbir müdahalede bulunamayan iktidarın eğitimin online olacağını üniversiteler açılmadan sadece günler önce kararlaştırdığına dikkat çeken Açar, "Birçok öğrenci okul için gittiği yerde kalacak yer sorunu yaşadı, birçoğumuz yurtlarımızda bıraktığımız eşyalarımızı aylardır alamaz olduk. Eğitimlere girebilmek için gerekli teknik donanımı olmayan birçok öğrenci bilgisayar alabilmek için bankalara kredi başvurusu yaptı. Eğitimin uzaktan verilmesi anti-bilimselleştirmelerine ve niteliksizleştirmelerine kapı açıp bizlerin üniversitelerde akademik mücadele vermemizin önünü kapatmıştır" dedi.
İktidarın hastalığı dahi kendi lehine kullandığını asıl virüsün kapitalizm olduğunu belirten Açar, tüm bunlar yaşanırken iktidarın sessizce köşelerine çekilmelerini istediğini belirterek "Açlık ile hastalık arasında bıraktığı öğrencinin, işçinin, emekçinin çıkardığı tek bir sese bütün gücünü seferber ediyor. Her şeye rağmen bizler yine amfilerden, koridorlardan, sokaklardan eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim şiarını yükseltmek için buralardayız" dedi.
Bu düzeni yıkana kadar durumun daha iyi olmayacağını ifade eden Açar, Bizler, yıkma iradesine sahip, zaferi sokakta kazanacağını bilen, militan ve kitlesel bir birliktelik için bir araya gelmiş gençler olarak; üniversitelerde de birleşik mücadele hattımızı örmeye, YÖK’ü tarihe gömmeye kararlıyız" dedi.