Üniversitelerin ve liselerin sermayeye her anlamda peşkeş çekildiği, geleceksizleşmenin gençliğin tüm kesimlerini çepeçevre sardığı böylesi bir dönemde, üniversitelere yeni bir “düzenleme” geliyor.

Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Cumhurbaşkanı’na yükseköğretimle ilgili ilettiği taslakta “tematik”, “sınırlı alanda uzmanlaşmış” ya da “çok yönlü üniversite” adlı üç yeni üniversite modeline yer verdi.

 

Gerici Okul Yönetimleri Yetmezken Bir de Üniversite Konseyi!

Yakın zamanda yayınlanan yeni üniversite taslağında yer alan Yükseköğretim Reformu Politika Belgesi adlı düzenleme taslağının içeriğine göre, tüm devlet üniversitelerinde üniversite konseyleri oluşturulacak ve üst yönetim konsey ile rektörden oluşacak.

Bu taslağa göre üniversite konseylerine akademi ile hiçbir bağı olmayan kişiler üniversite konseylerinde yer alabilecek ve üniversitelerin akademi politikasını belirleyebilecek. Geçmişte de okul yönetimlerinde söz sahibi olmak isteyip, türlü “düzenlemeler” -biz buna ayak oyunu diyebiliriz- yapan dinci-faşist iktidar, şimdi de akademiye daha kapsamlı bir saldırı hazırlığının içine girmiş durumda. Böylece sermayenin akademi üzerindeki baskısı ve egemenliği pekiştirilecek.

 

Vakıf, Devlet ve Özel Üniversiteler

Bu yeni “düzenlemeyle” birlikte üniversiteler vakıf, devlet ve özel olarak sınıflandırırken, artık bu sınıflandırmayı şirin göstermek için “sınırlı alanda uzmanlaşmış”, “tematik” ve “çok yönlü üniversite” olarak adlandırılacak. Meslek yüksekokullarının ise her bölgede kurulacak olan “Bölgesel Mesleki Eğitim Üniversiteleri’ne” bağlanması bekleniyor.

Bu şekilde meslek liseli öğrencilerin ucuz iş gücü olarak güvensiz çalışma alanlarında kullanımı yükseköğretime bağlanacak.

Burjuva medya ise haberi “Yükseköğretimde çeşitlenen öğrenci profiline uygun talepleri karşılayabilecek, sosyal ve ekonomik gelişime katkı sağlayabilecek, piyasaların çeşitlenen iş gücüne cevap verebilecek, istihdamı arttırabilecek, artan rekabete uyum sağlayabilecek bir üniversite hedef olacak” şeklinde aktardı. Bu da aslında “Bölgesel Mesleki Eğitim Üniversitesi” öngörülerinin neye benzeyeceğine dair ciddi bir kanıt niteliğinde.

Sermayenin egemen olduğu kapitalist sistemde, eğitim nasıl öğrencinin isteği ve yeteneğine göre değil de, tam aksine tekelci sermayeye göre şekillenirken, akademiye yönelik bu kapsamlı saldırıların ve müdahalelerin bizleri şaşırtmasa gerek.

Eğitimin sermaye sınıfı için tek bir alanda uzmanlaşmış, öğrencilerin yetenek, beceri ve ilgi alanlarını önemsemeden ucuz iş gücü olarak yetiştirilmesi bu “düzenlemelerle” giderek artacak. Bir meslek liseli gencin teknik bilgi gerektiren bir iş için, tıpkı bir fabrika işçisi gibi, genel kol gücü gerektiren işlerde çalıştırılmasının önü bu sayede açılmış olacak.

Antep’ten Bir DÖB’lü Öğrenci