< Kazdağları İçin forum

 

Kazdağları İstanbul Platformu’nun çağrısıyla 15 Eylül günü İstanbul Beşiktaş’ta Abbasağa Parkı’nda forum düzenlendi.

Forumda ilk önce, Kazdağları’nda tutulan Nöbet’ten gelen Koray, 23 gün boyunca doğa katliamın sona erdirme mücadelesinde bulunduklarından bahsederek, “Türkiye’nin yakın tarihinde Tekel direnişi, kışın ortasında kurulan bu çadır eylemi, Gezi’yi doğurdu; bugün Kazdağları da Gezi’yi içinde barındırıyor. Oradaki direnişin içeriğini, gücünü anlatabilirsek insanlara, kazanacağız. Oradaki direnişçilerin en önemli ihtiyacı insan. Kazdağları için 25-30 insan hala direniyor. 52 günün 40 gününü orada geçiren insanlar bunlar ve yoruldular. Bu yükü paylaşmalıyız. Oraya gelen sermaye ve onun işbirlikçisi devletin örgütlülüğüne 30 kişi direnemez. 13 Ekim bu firmanın kayıt yenileme tarihi. O zamana kadar baskı uygulamalıyız. Bu direniş kazanırsa Murat Dağı, Cerattepe ve birçok yer kazanır” dedi. Konuşmasının ardından foruma geçildi.

Su Vicdan Nöbetinden bahseden Birgül, “Fazıl Say konserinde belediyeden otobüs istedik, göndermediler; oraya gitmek için çok zorlandık. Adana’dan hamile bir kadın dahi gelmişti. O zor şartlarda gitmemize rağmen, herkes geri döndü. Belediyenin destek olduğunu düşünmüyorum” dedi.

Başka birçok katılımcı ard arda söz aldı. Kimisi orada örgütsüz olarak bulunulması gerektiğini, kimisi çadır eylemini genişletmek gerektiği, kimisi bu gibi forumların sıklaşması, daha dikkat çekici mekanlarda yapılması gerektiğini savundu. Bir Mücadele Birliği okuru da, yayınlarımızda özel olarak ekoloji mücadelelerini de takip ettiğimizden bahsetti. Yeni bir ayaklanmanın nüvelerini taşıyacak kadar çelişkilerin yoğunlaştığı bugünlerde, Kazdağları’nda olmanın önemli olduğunu, fakat işin belirleyicisinin metropoller ve özel olarak İstanbul olduğunu söyledi.

Ekoloji mücadelesinin toplumu boğan diğer sorunlardan ayrı ele alınmaması ve forumlar, sokak eylemlikleriyle büyütülmesi gerektiğine değinerek, dünyanın birçok yerinde ekoloji hareketin öncülüğünü gençlerin yaptığına, ama buradaki yaş ortalamasının yüksekliğine dikkat çekilerek gençliğin enerjisinin buraya taşınması gerektiği vurgulandı.

Başka bir konuşmacı “Türkiye’de ekoloji hareketinin bir geçmişi var. 18 yıllık AKP iktidarı boyunca talanlar hiç gündemden düşmedi, mücadelenin de gündeminden düşmedi. Gezi’nin ardından Kazdağları’yla bir ivme yakalayabiliriz. Kazdağları ile ilgili görevimizi planlamamız ve destekçi pozisyondan çıkıp yerellerde iş örgütlememiz gerekiyor. Mevcut ekoloji dernekleri ile bir araya gelebilmeliyiz. ODTÜ, Munzur ile birlikte örgütlememiz lazım. ‘Paranın yeşiline karşı doğanın yeşilini savunuyoruz’u öne çıkarmalıyız” dedi.

“Yakın bir zamanda Ekoloji Birliği bir plan açıklayacak ve Ankara’ya yürüyüş gündemde. Biz izin verdiğimiz için bugün bunlar yaşanıyor. Çünkü biliyoruz ki, izin verilmeyen yerlerde yapamıyorlar. Örgütlü ve hızlı hareket etmek zorundayız” denildi.

PAKO sahneye çıkıp sevilen türküleri seslendirdi. Ardından Kazdağları nöbetçilerine internet üzeri bağlanıldı, nöbetçiler, “Köylere ziyaretlerimiz sürecek, aşurelerimize dağıttık, kışa hazırlık yapıyoruz. 12 Ekim’de Çanakkale’deyiz. Ekoloji Birliği 26 Ekim’de Ankara’da bir miting gerçekleştirecek. Her yerden Ankara’ya yürümeyi düşünüyoruz” dediler. Kazdağları’nın son durumunu anlatarak şu an orada bulunan Kanadalı şirketin birçok işçiyi ücretsiz izne gönderdiğini söyleyerek “Balaban çeşmesinde nöbetleri sıklaştırmayı hedefliyoruz, stantlar kurulacak” dediler.

Yeniden müzik dinletilerine geçilen buluşmada bir kez daha fark ediyoruz ki, kadın sorunundan ulusal soruna, eğitimden sağlığa kapitalizmin yarattığı yıkımlara karşı mücadele ekolojik mücadeleyi de kapsamalı ve anti-emperyalist, anti kapitalist bir mücadele örülmelidir. Her eylemliğin mutlaka ki kattığı deneyimler olacaktır ama insanlığın ve doğanın yıkımını durdurmak için bu temel üzerinden yükselmeliyiz.