“Ya dünyanın ve insanlığın mahvolmasını bir köşe başında izleyecek ya da dünyanın devrimci dönüşümü için, devrim için mücadele edeceğiz!” Burjuvazi medyayı kullanarak kitleler üzerinde “örgüt bayrağı” nidalarıyla insanları örgütlenmekten uzaklaştırmaya, örgütlenme fobisi oluşturmaya ve komünizmi terörize etmeye çalışır. Çünkü örgütlü gençlik, örgütlü bir işçi sınıfı, örgütlü bir halk burjuvazinin korkulu rüyasıdır ve sağlam bir örgütlülük kapitalist sistemin yıkılışını hızlandıracaktır. Peki nedir örgütlenme?
İki kişinin bir araya gelmesi bile bir örgütlülüktür aslında. Örgütlenme organize olmaktır, birlikte hareket etmektir. Bugün burjuvazi devletiyle, ordusuyla, polisiyle yani kapitalist devlet aygıtıyla örgütlü bir güçtür. Hukuk, eğitim, kültür, sanat, din gibi üst yapı kurumlarını ideolojisiyle beslemektedir. Burjuva hukuku mülkiyetin temelini koruyor; katliamların, sömürünün, taciz ve tecavüzün yasal örtüsü oluyor. Kültür ve sanat ise bencil ilişkileri, yozlaşmayı topluma yansıtmanın bir aracı haline geliyor. Büyük kitlelere ulaşmak için medyayı kullanan devlet ideolojisini yayarak milyonlarca kişiye sınıf perspektifini kabul ettirmeye, kendi saflarında örgütlemeye çalışıyor.
Bugün eğitim alanında verilen dinci gerici eğitim, gençlik arasında hızla yaygınlaşan kötü alışkanlıklar, medyanın vermiş olduğu yoz kültürün hedef kitlesi gençliktir. Dünyanın nüfusunun büyük bir kısmını oluşturan gençlik toplumun en dinamik, en üretken kesimidir. Ve gençlik geleceği temsil eder. Fakat kapitalist sistem gençliğe hiçbir şekilde gelecek vaat etmez. Bunu eğitim sisteminden açık bir şekilde fark edebiliriz. Özelleştirilen eğitim yoksul ailenin çocuklarıyla, zengin ailenin çocuklarına aynı olanakları sunmaz. En pahalı dershanelere gidip özel öğretmenlerle sınava hazırlanan bir öğrenciyle devlet okulunda eğitim gören bir öğrenci sınava eşit şartlarda hazırlanamaz.
Dinci gerici sistem, tarikatlara ve imam hatip okullarına büyük bir bütçe ayırır ve eğitim oldukça niteliksizleşir. Genç işçi nüfus fabrikalarda ve inşaatlarda ucuz iş gücü olarak çalıştırılır ya da fabrikalarda genç yaşta ölür. Ve bizim karşımıza çıkan tablo şudur: Ev kirasını ödeyemediği için okumayı bırakan üniversiteliler, tarikatlarda dinci eğitime maruz kalan çocuklar, atanamadığı için intihar edenler, fabrikada sömürülen genç işçiler, tecavüze uğrama korkusuyla dışarı çıkmaya korkan kadınlar... Peki tüm bunlar yaşanırken hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam mı edeceğiz? Dünya yanıyorken kendi kabuğumuza çekilip oturduğumuz yerden bir şeylerin değişmesini mi bekleyeceğiz? Elbette hayır. Öğrenci gençlik bulunduğu her alanda kendi örgütlenmesini yaratmalıdır. Tıpkı şairin dediği gibi: “ Nerede olursan ol/ İçerde, dışarıda, derste, sırada… /Yürü üstüne üstüne /Tükür yüzüne celladın.”
Öğrenciler liselerde ve üniversitelerde, genç işçiler ise fabrikalarda komiteler kurmalı, sistemin saldırılarına karşı birlik olup mücadele etmelidir. Oğluna pantolon alamadığı için intihar eden bir babanın da Kürt olduğu için dışlanıp ırkçılığa maruz kalıp intihar eden gencin de, ekonomik sıkıntı yaşayan bir öğrencinin de sorunu kapitalist sistemden kaynaklanmaktadır. Kürt, Türk, Arap ezilen bütün halklara, işçilere, kadınlara, öğrencilere, doğaya düşmandır kapitalizm. Bundan kaynaklı öğrenci gençlik işçi sınıfıyla birlikte hareket etmeli sınıflardan sokaklara taşmalı, demokratik halk devrimi için savaşmalıdır. Çünkü açlığın, yoksulluğun, sömürünün olmadığı, tacizin tecavüzün olmadığı bir yaşam sosyalizmle birlikte gelecektir. Fakat gelecek güzel günler kendiliğinden gelmeyecektir. Bunun için mücadele etmek ve savaşmak gerekir. Bulunduğumuz her alana devrimi, devrimci mücadeleyi götürmek, hazırlık yapmak, olası bir ayaklanmada neler yapılacağını tartışmak gerekir. Öğrenciler, işçiler, ezilen halklar ne kadar örgütlü ve kararlı olursa devrime o kadar yakın olacaktır.
Peki örgütlenirken nelere dikkat etmeliyiz? Öncelikle önemli olan, her zaman kafamız örgütlenmede yaşadığımız sorunlarla meşgul olmalı ve "bu sorunları daha iyi nasıl aşarız"a odaklanmalıdır. Nerede olursak olalım, işimiz ve mesleğimiz ne olursa olsun genç işçileri, öğrenci gençleri örgütlemek öncelikli görevimiz olmalıdır. İnsanları doğru analiz etmek ve yeteneklerine göre doğru alanlara yönlendirmek gerekir. Geniş yığınları burjuva ideolojisinden kurtarıp onları marksist-leninist ideolojiyle donatmak gerekir. Ajitasyon ve propagandayı yaygınlaştırmak, örgütlenirken enerjiyi doğru insanlara kullanmak oldukça önemlidir. Sisteme karşı örgütlenmek her gün daha yaşamsal bir hal alıyor, bu yüzden yılgınlığa düşmemek, sürekli ve ısrarcı olmak bizi ileriye taşıyacaktır.
Adana’dan Bir DÖB’lü