Dayanışmayı Yükseltmeli, Yapılanlara Sessiz Kalmamalıyız!

Temmuz ayı başlarında İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı göçmenlerin sınır dışı edileceği açıklamalarının ardından, İstanbul Valiliği de geçtiğimiz hafta İstanbul’da bulunan kayıt dışı göçmenleri, özellikle de Suriyelileri göndereceğine dair açıklamalarda bulundu.

İstanbul genelinde Suriyelilere yönelik başlatılan cadı avında polis sokakta, mahallede gözüne kestirdiği insanları kaydı il dışındaysa ya da kayıtsızsa göçmen merkezlerine götürüp sınır dışı ediyor. Suriye savaşından kaynaklı ülkesini farklı sebeple bırakmak zorunda kalan 3 milyonu aşkın insan yıllardır çok zor şartlarda hayata tutunmaya çalıştığı, sürekli ırkçılıkla, dışlanmayla, ötekileştirilmeyle yüz yüze kaldığı, açlık sınırında yaşamak zorunda kaldığı bir ortamda dinci-faşist iktidar Suriyeli göçmen işçileri ve ailelerini Nazi uygulamalarını aratmayan yöntemlerle sınır dışı ediyor. İstanbul Gazi Mahallesi’nde yaklaşık 6 yıldır tekstilde çalışan bir işçi arkadaşımızla bu konuya dair konuştuk.

 

Merhabalar, sizi tanıyabilir miyiz?

Merhabalar, 6 yıldır Gazi Mahallesinde tekstil sektöründe çalışıyorum. Suriye savaşı patladıktan sonra Şam’dan buraya gelmek zorunda kaldık; önce ben geldim sonra ailem geldi. Gazi'ye ilk geldiğimde bir tekstil atölyesinde işe başladım. Haftalık 150 TL gibi çok düşük ücretlerde çalışıyordum. Zor günlerdi benim için. Sonrasında zaman içinde birçok farklı atölyede çalıştım. Aldığım ücretler yükselse de çalışma koşulları kötüydü; çalışma saatleri 10 saati geçiyordu. Şimdi yine bir tekstil atölyesinde çalışıyorum. Suriyeli işçiler de var, buralı işçi arkadaşlar da.

 

Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde İstanbul Valiliği kayıt dışı Suriyelileri İstanbul’dan göndereceğini söyledi. Buna dair ne düşünüyorsunuz?

Uzun bir süredir Türkiye’de yaşayan bir Suriyeli işçi olarak bu duruma öfkeliyim. Suriye savaşının başlamasının ardından Türkiye bize başta kapılarını açtı; ama sonrasında bunun da Avrupa’dan fon koparmak, bizleri kendi projeleri için kullanmak için yapıldığını anladık. Ayrıca Suriyelilere yönelik ırkçılık, dışlamayı da görmek gerçekten üzücü. En başından beridir bizleri çok düşük ücretlerle, çok kötü koşullarda çalışmaya mecbur bırakanlar, milyonlarca Suriyeliyi buraya getirip onlar için yeterince önlem almayanlar aynı insanlar. Günlük hayatta birisi kötü bir şey yaptı mı ya da bir Suriyeli bir hata yaptığında bunu hepimize mal ediyorlar ve hepimizi düşmanmışız, hep kötü şeyler yapıyormuşuz gibi bakıyorlar ve gitmemiz gerekiyormuş gibi davranıyorlar. Evet, yanlış davranan az eğitimli genç Suriyeli arkadaşlarımızın hatalarını biz de kabul etmiyoruz; ama bu bizlerin gitmesi gerektiği anlamına gelmez, tüm bu gençlerin eğitime ve buraya alışmaya ihtiyacı var. Çünkü siz farklı bir ülkeden gelmişsiniz ve buraya alışma süreci uzun zaman alıyor. Mesela benim iş yerimde çalışan Suriyeli genç işçiler "sokakta beni polis gözaltına alır, sınır dışı eder" endişesiyle işe bile gelmemeye başladı. Ev baskınları yapıp insanları topluyorlar. Bu durumlardan kaynaklı ben de endişeliyim. Ailem bana Mısır’a gitmemi söylüyor. Türkiye’ye gelmeden önce Mısır’a da gitmiştim. Orada yaşadıklarımız buradan pek farklı değil. Evet Mısır’da Araplar yaşıyor; ama orası bizim doğup büyüdüğümüz yer gibi asla olamaz. Bu yüzden ülke değiştirmek bence çözüm değil.

 

Suriyelilere yönelik bu saldırı dalgasının yeni olmadığı açık. Daha öncesinde Suriyeli işçilerin evleri yakıldı, Suriyeli kadınlar fuhuşa zorlandı ve hala da Suriyeli göçmen işçiler çok kötü şartlarda, zor koşullarda hayatta kalmaya mecbur bırakılıyor. Bugün ötekileştirilen, baskı altına alınan, ırkçılığa maruz kalan göçmen işçiler olarak bu saldırı dalgasına karşı sizce ne yapılmalı?

Bence ilk yapılması gereken kendimizi ve çevremizi bu konu hakkında bilinçlendirmek. Buna karşı sessiz kalmamak gerekiyor, hem bizleri buraya getirip imkan sağlamayan hem de bizleri zorla göndermek isteyen bir akıl kabul edilemez. Bizler Suriyeli göçmenler olarak elden geldiğince buradaki emekçi halkla, yoksullarla dayanışmalıyız. Ama bana göre asıl iş buradaki ilericilere, burada yaşayan işçi, emekçilere düşüyor. Çünkü onlar bizim gönderilmemize sessiz kalırsa, buna izin verirse biz ne yaparsak yapalım çabalarımız yeterli olmayacaktır. Irkçılığın önünden durmak gerekiyor. Suriyelileri düşman olarak gören anlayışa karşı Türkiye’de yaşayan diğer halklar ses çıkarmalı, bizle dayanışmayı büyütmeli diye düşünüyorum.

 

Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz.

Asıl ben size teşekkür ederim, bizlerin yaşadığı sorunları önemseyen birilerinin olduğunu bilmek çok güzel. Umarım bu dayanışma daha da büyür.

İstanbul /DÖB