“İnşaat İşçileri Kendilerine Köle Muamelesi Yapanlara Dünyayı Dar Edecek!”

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu, dün Kocaeli’nin Gebze ilçesinde Viyadük inşaatının çökmesi sonucu 3 işçinin iş cinayetinde katledilmesinden sorumlu olan şirketlerden biri olan Cengiz Holding önünde basın açıklaması yaparak, patronların itiraflarına rağmen, devlet yetkililerinin iş cinayetini kaza olarak nitelemesini protesto etti. İş cinayetlerinin örtbas edilmesine izin vermeyeceklerini ve inşaat işçilerinin örgütlenerek patronlara dünyayı dar edeceklerini belirtti.

İSTANBUL - 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu bugün Altunizade’deki Cengiz Holding binası önündeydi. Dün Gebze’de viyadük inşatının çökmesi nedeniyle 3 işçinin iş cinayetinde yaşamını yitirmesinden sorumlu  şirketlerden biri olan Cengiz Holding önünde toplanan 3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu “Gebze’de Çöken Viyadük ‘Elim Bir Kaza” Değil İş Cinayetidir! İş Cinayetlerine Sessiz Kalmayacağız, Örtbas Edilmesine İzin Vermeyeceğiz” yazılı pankart açtı.

Platform üyeleri  basın açıklamasına “Çalışırken Ölmek İstemiyoruz”, “İnşaat İşçisi Köle Değildir”, “İş Kazası  Değil Bu Bir Cinayet”,  “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” sloganlarıyla başladı.

 İlk olarak konuşan Bahadır Altan, “Dün Gebze’de 3 işçi arkadaşımızı daha katlettiler bu son iş cinayeti olmayacak bunu biliyoruz, fakat bunun bir ‘elim kaza’ olmadığını da biliyoruz. Bu bir iş cinayetidir daha öncekiler gibi. Bu eğer ‘elim bir kaza’ olsaydı, yayın yasağı getirilir miydi? Çünkü bu ülkede işçi öldürmek serbest, ama ‘Burada cinayet işleniyor’ demek yasak, o yüzden yayın yasağı getiriliyor. 39 İşçiyi, 3. Havalimanı’nın hafriyatına gömdüler. Sorumlu bir tek kişi tutuklanmadı, haklarında soruşturma dahi açılmadı, ama aralarında iki sendikanın yöneticilerinin da bulunduğu 31 arkadaşımız 70 gündür tutuklu, bu cinayetleri protesto ettikleri  için tutuklu. Biz bundan sonra işçilerin çalışırken ölmediği bir düzen böyle bir çalışma hayatı için iş cinayetlerinin üzerinin örtülmesine izin vermemek için burada toplandık”  diyerek sözü  HDK  Ekoloji Meclisi üyesi  Prof. Dr. Beyza Üstün’e bıraktı. 

Platform üyeleri basın açıklaması sırasında sık sık sloganlar atarak iş cinayetlerine tepkilerini dile getirdi.

3. Havalimanı İşçileriyle Dayanışma Platformu adına yapılan açıklamaya Kocaeli’nin Gebze ilçesinde dün, Kuzey Marmara Otoyolu kapsamında inşaatı devam eden 7 no’lu viyadükte, beton blok montajı sırasında meydana gelen çökmede blokla birlikte 30 metreden düşen dört işçinin  enkaz altında kaldığını ve  3 işçinin hayatını kaybettiğini belirterek başlayan Üstün,  “Bu viyadük işçilerin kanı ve yoğun sömürümüz üzerinden yükselen , arkasında devasa rantların döndüğü, doğanın talan edildiği o mega projelerden birinin parçasıdır. Hemen hepsinin sayısız suçla anıldığı o mega projelerden” dedi.

 Siyasi kaygılarla “işin hızlandırılması”, denetim ve kontrolün yapılmaması ve taşeron ağının toplam sonucu olarak yaşanan bu iş cinayetinin arkasındaki şirketler de 3. Havalimanı’nda yüklenici firmanın  İGA’nın ortaklarından Cengiz-Kolin ve Limak konorsiyumu olduğuna dikkat çeken Üstün, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmamasını suç olarak görüp, soruşturmayanların; her zaman olduğu gibi bu sefer de suçlarını gizleyebileceklerini sanarak ilk iş olarak yayın yasağı getirdiklerini belirterek “Köle değiliz, artık ölmek istemiyoruz” diyerek isyan eden 3.Havaliman’ndaki işçilerin öfkesini jandarma zoru, gözaltı ve tutuklamalarla bastırmaya çalışmalarında ve Bakanların çıkıp İGA avukatlığı yapmalarındaki tavrın şimdi de Gebze’deki viyadük inşaatının çökmesinde gösterildiğini söyledi.

Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun “Çok hızlı giden bir inşaat çok da can güvenliği alınan bir inşaat” sözlerini hatırlatan Üstün, diğer yandan 4 işçinin beton bloğun altında kaldığını da itiraf ettiğini, diğer yandan ‘kalıpta bağlantı hatası olabilir, teknik hata olabilir, viyadüğün normalde çökmemesi  lazım, artık son noktaya gelmişlerdi’ sözleriyle de ‘hızlı çalışmanın’ nasıl İSİG tedbirleri gözardı edilerek ilerlediğini de itiraf etmiş olduğunu belirtti.

İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna’nın “İşi hızlı yapabilmek için iş güvenliği ihmal ediliyor” sözlerini  de hatırlatan Beyza Üstün, bu çalışmanın taşeronlara verilerek, taşeron ağı, hızlandırılmış iş, üretim baskısı ve imalat hatası gibi nedenlerle iş cinayetlerinin yaşandığını vurguladı.

Viyadük inşaatına üstlenen firmaların daha önce de sayısız kere iş cinayetleriyle gündeme gelen firmalar olduğuna dikkat çeken Üstün, sadece 3. Havalimanı şantiyesinde 39 iş cinayeti işlendiğini belirtti.

Hiçbir sorumlu hakkında dava açılmadığını hatta soruşturma bile başlatılmadığını hatırlatan Üstün, tüm suçlara rağmen vergi muafiyetleri ve başka ayrıcalıklarla ödüllendirildiklerini belirterek “Onların neden olduğu her cinayet, her usulsüzlük, her suç daha onlar ağızlarını açmadan bakanların ve resmi kurumların savunmalarıyla gözümüzün içine bakılarak aklanmaya çalışıldı. Tam da bu nedenle gözlerini kırpmadan işçi kanı dökmeye devam ediyorlar. Viyadük cinayeti de bu hoyratlıklarının son örneği oldu” dedi.

 

İGA’nın avukatlığını yapan Limak ve Cengiz Holdinglerin eski CEO’sunun şimdi Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turan olduğuna işaret eden Üstün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nında  İSİG konusunda hiçbir önlem almadığını belirtti.

Beyza Üstün sözlerini , “Bizler bu hoyratlığın esas nedenlerinden birinin örgütsüzlüğümüz olduğunu biliyoruz. Gözlerini kırpmadan işçi kanı dökenler ve onların sırtını sıvazlayanların asıl olarak buna güvendiklerini biliyoruz.

 Fakat bir kez daha yineliyoruz. İnşaat işçileri kölelik çağında firavunlara piramit inşa eden köleler değildir! Örgütlenerek, kendi sınıfsal duruşunu kimlik haline getirerek bu muameleyi yapanlara dünyayı dar edecek bir gücün temsilcileridirler. Patronlar ve onların temsilcileri de er ya da geç bu gerçeği göreceklerdir.

 Kanlarına sudan ucuz muamelesi yapılan işçi arkadaşlarımıza bir kez daha söz veriyoruz: Bu sömürü, cinayet çarkını bozacağız. İnşaat işçisine saygı duymayı, dökülen her kanın hesabını vermelerini onlara öğreteceğiz. Er ya da geç…” dedi. Ardından inşaatlarda uygulanması  gereken talepleri ise şöyle sıraladı:

1-İşçi güvenliği eğitim ilk okuldan başlayarak ortaokul, lise ve üniversitelerde ders olarak verilmeli, bu noktada toplumsal bilinç oluşturulmalı.

2-Taşeron sistemi kaldırılmalıdır. Bütün işçiler, ana firmaya bağlı ve güvenceli bir biçimde çalışmalıdır.

3-Şantiyede sarı baretli işçilerden oluşan işçi güvenliği kurullarının oluşturulması ve bu kurulların işletilmesi.

4-Ölümlü iş kazaları8nın (iş cinayeti) yaşandığı şantiyelerin çalışma izinleri derhal iptal edilmelidir. Bu standartta kurulmayan iskelelere izin verilmemelidir.

5-İnşaatta kurulacak iskeleler, intihar etmek isteyecek bir işçinin bile düşemeyeceği bir standarda kavuşturulmalıdır. Bu starndartta kurulmayan iskelelere izin verilmemelidir.

6-İşçi güvenliğini ihlal eden şirketler ağır para cezalarına çarptırılmalıdır. Onlardan kesilecek bu cezalar, o şantiyede çalışan işçiler tarafından seçilecek komite ve komisyonlar tarafından o şantiyede iş güvenliğini sağlamak için kullanılmalıdır.

7-İş güvenliği uzmanları, işverene bağlı çalışmaktan kurtarılmalıdır.

8-İş güvenliği ve işçi sağlığı denetimi, inşaat işçilerinin örgütlendiği sendikalar, Türk Tabipler Birliği (TTB), Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odaları ((TMMOB) ve iş güvenliği uzmanlarının örgütlendiği bağımsız kuruluşların eline verilmelidir.

9-Sendikal örgütlülüğün önündeki engeller kaldırılmalı, örgütlenmenin önü açılmalıdır. Bu bağlamda inşaat iş kolundaki sendikaların şantiyelere girişine hiçbir şekilde engel konulmamalıdır.

DİSK Yönetim Kurulu üyesi ve Limter-İş Sendikası Başkanı Kamber Saygılı ise  iş cinayetinin katillerini tanıdıklarını, bu cinayetlerin nedenlerini de bildiklerini ifade ederek sözlerine başlayarak “İzmit’te çöken viyadük değildi, devletleşmiş olan hükümetin beton ekonomisiydi, taşeron sistemiydi, çöken her gün her saat bir iş cinaeyti işleyen patronların sırtını sıvazlayan politikalarıdır” dedi.  İnsanların, işçilerin kuşlar gibi durmadan öldürüldüklerini  fakat hükümetin bu cinayetlere sessiz kaldığını, patronların sırtını sıvazlamaya devam ettiğini belirten Saygılı, iş cinayeti gerçekleşir gerçekleşmez hükümetin Cengiz-Kolin-Limak’ı korumak için yayın yasağı getirdiğine dikkat çekti.  Daha önce yaşanan  Davutpaşa patlaması, Soma, Torunlar, Şirvan gibi iş cinayetlerini hatırlatan Saygılı, iş cinayetlerinin sona erdirilmesinin hükümetin ve patronların insafına bırakılamayacağını, bunun sendikalar, mes lek örgütlerinin ve emekten yana olan kamuoyunun görevi olduğunu ifade etti.

Saygılı sözlerini DİSK olarak iş cinayetlerine neden olan patronların ve hükümete karşı mücadele edeceklerini belirtti.

Basın açıkaması platform bileşenlerinin, “Çalışırken Ölmek İstemiyoruz”, “İnşaat İşçisi Köle Değildir”, “İş Kazası  Değil Bu Bir Cinayet”,  “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” sloganlarının ardından 3. Havalimanı’nda iş bırakma eylemine katılan 31’i tutuklu 61 kişi hakkında açılan ve 5 Aralıkta Gaziosmanpaşa Adliyesi’nda saat 09.30’da görülecek davaya çağırı yapılarak sonlandırıldı.