KESK İstanbul Şubeler Platformu üyeleri maaşlarına Ocak ayı beklenmeden ek artış yapılması talebiyle İstanbul Defterdarlığı önünde basın açıklaması yaptı.
İSTANBUL - KESK İstanbul Şubeler Platformu üyeleri maaşlarına Ocak ayı beklenmeden ek artış yapılması talebiyle İstanbul Defterdarlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Eylemde "Krizin faturasını yaratanlar ödesin", "Patronlara değil emekçiye bütçe" sloganları atan kamu emekçileri adına basın açıklamasını KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Zeliha Baksi okudu.
Ülkeyi enerjiden sanayiye tarımdan gıda ürünlerine kadar her alanda dışa bağımlı hale getiren yeni liberal politikalar sonucu ekonomik kriz gittikçe derinleştiğini, siyasi iktidarın “kriz miriz yok” dediğini, ama her gün yaşanan işten çıkarmalar sonucu işsizler ordusu gittikçe büyüdüğünü söyleyen Baksi, "Borçlarını ödeyemez hale geldiği için iflas eden, konkordato ilan eden firmalara-şirketlere her gün yenileri ekleniyor. Bugün maaşlarını alan 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi olarak elimize geçen bordrolarımız öyle demiyor. Artan hayat pahalılığı karşısında gittikçe eriyen, daha cebimize girmeden borçlarımıza, kabaran faturalara giden maaşlarımızla ayın sonunu getiremiyoruz" dedi.
Zam kasırgasının gittikçe şiddetlendiğini her şeye ard arda zam geldiğine dikkat çeken Baksi, Bebek maması ve bezinden tutun meyve ve sebzeye kadar iğneden ipliğe her şeye ardı ardına yapılan zamlar sürmektedir. Tam da okulların açıldığı dönemde kâğıtta, defterde, kırtasiye ürünlerinde, servis ücretlerinde yapılan artışlar cep yakmaktadır. Doğalgaz ve elektrik zamları otomatiğe bağlanmıştır. Kış aylarına girmeye hazırlandığımız bir dönemde, hem de döviz kuru kısmen düşmesine rağmen elektriğe ve doğalgaza tekrar zam yapılmıştır. Son zamlarla birlikte konutlarda kullanılan elektrik yılın başından bugüne yüzde 41, doğalgaz ise yüzde 44 zamlanmıştır" dedi.
Bu fahiş artış oranlarına rağmen Hazine ve Maliye Bakanı “küresel olarak bir değişim süreci olmazsa yılsonuna kadar elektriğe ve doğalgaza zam yapmayacağız “ diyerek halka adeta dalga geçmektiğini ifade eden Baksi, TÜİK tarafından 3 Ekim’de açıklanan rakamlara göre aylık enflasyonun yüzde 6.30, yıllık enflasyonun ise yüzde 24.52 olarak gerçekleştiğini söyledi.
Hükümet temsilcileri söz konusu rakamların “sürpriz” olduğunu, uzmanların dahi bu derece yüksek enflasyon rakamları beklemediğini açıkladıklarını anımsatan Baksi sözlerini şöyle sürdürdü:
Uzmanları bilmiyoruz, ama asgari ücretliler, işçiler, kamu emekçileri, emekliler için bu rakamlarda ‘sürpriz’ bir durum yoktur. Çünkü çarşıda, pazarda, mutfakta yaşadığımız yangının TÜİK’in resmi enflasyon rakamlarının çok daha üzerinde olduğunu bu ülkede çocuklar dahi bilmektedir.
Yıllık zamlar bir tarafa son bir ay içersinde yaşadığımız zamlar bile hayat pahalılığının ne kadar arttığını göstermektedir. Örneğin son bir ay içinde bebek mamasının fiyatında yüze 18, domatesin fiyatında yüzde 35, sivri biberin fiyatında yüzde 32 artış yaşanmıştır.
Domateste, bibere gelen zamlar ve yumurtanın fiyatının bir yıl içinde yüzde 95 artması, geçtiğimiz ay “soğanlı mı olur soğansız mı“ tartışması yapılan menemeni bile sofraların lüks yemeği haline getirmiştir.
Tüm ücretli kesimler gibi kamu emekçileri de artan hayat pahalılığında gittikçe yoksullaşmaktadır."
Toplam 5 milyon kamu emekçisinin ve emeklisi yandaş konfederasyon yönetimi ile hükümet arasında imzalanan, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon rakamlarının esas alındığı satış sözleşmelerinin bedelini ödemeye devam ettiğini ifade eden Zeliha Baksi, geçtiğimiz yıl altına imzalanan son sözleşme ile maaşlarda 2018 yılının ilk altı ayında %4, ikinci altı ayında ise %3,5 artış yapılması, 2019 yılında ise %4 + %5 artış yapılması kararlaştırıldığını aktardı.
TÜİK tarafından son açıklanan verilere göre Temmuz-Ağustos-Eylül ayını kapsayan üç aylık dönemin enflasyonu yüzde 9.3 olduğunu, daha şimdiden maaşlardaki artış ile enflasyon arasında yüzde 6 fark oluştuğunu vurgulayan Baksi, emekçiler için satın alma gücünün, TÜİK verileri değil, açlık ve yoksulluk sınırı verileri olduğunu söyledi.
Araştırma Birimi KESK-AR’ın 2018 Eylül ayı açlık ve yoksulluk sınırı çalışmasına göre; dört kişilik bir aile için açlık sınırı 2.214 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 6.237 TL’ye ulaştığını, buna göre eş ve çocuk yardımı dahil ortalama 3.250 TL maaş alan kamu emekçilerinin hızla açlık sınırına yaklaşmakta olduğuna dikkat çekti.
Türk lirasının döviz karşında değer yitirmesine de kamu emekçilerinin satın alma gücünü ciddi şekilde erittiğini belirten Baksi, "Sene başında, yani 2018 Ocak itibari ile 3.250 TL maaş alan bir kamu emekçisinin maaşı enflasyon farkı ve %4 oranındaki toplu sözleşme zammı sonucunda Temmuz itibari ile 3.664 TL’ye çıkmıştır. Ancak söz konusu kamu emekçisi Ocak-Eylül arası dokuz aylık dönemde döviz kurundaki ortalama artıştan kaynaklı olarak 1.067 ( bin altmış yedi) dolar kayıp yaşamıştır.
Kısacası sene başında maaşı 3.250 TL olan bir kamu emekçisi, dolar kurundaki artıştan kaynaklı olarak 9 aylık dönem içinde 2 maaş kayıbı yaşamıştır" dedi.
Yaşanan hayat pahalılığı karşısında halk çözüm odaklı ve kalıcı bir enflasyonla mücadele politikası beklerken siyasi iktidarın ilk işi TÜİK Başkan Yardımcısını görevden alıp yerine Hazine ve Maliye Bakanı’nın Enerji Bakanlığı döneminden mesai arkadaşını getirmek olduğunu söyleyen Baksi, Geçtiğimiz hafta açıklanan “Enflasyonla Topyekun Mücadele Programı”ndan patronlara yeni vergi iadeleri, krediler, KDV iadesinin kolaylaştırılması gibi müjdeler çıkarken vatandaşlara ise çıka çıka yaşanan gerçek enflasyonun %50’yi aştığı koşullarda, 80 gün sürecek %10 indirim kampanyasının yapıldığı firmalardan alış veriş yapma tavsiyesi çıktığını belirten Baksi, siyasi iktidarın, yaşanan krizin faturasını emekçilere yıkmaya çalıştığını söyledi.
Krizi yaratanların işçi ve emekçiler olmadığını ifade eden Baksi, KESK üyelerinin talplerini ise şöyle sıraladı:
•Sadece bu yıl değil, yıllardır yandaş konfederasyonun altına imza attığı satış sözleşmeleri ile sonucunda yaşadığımız kayıpların telafi edilmesi,
•Maaşlarımızda Ocak ayı beklenmeden, hemen şimdi yaşanan gerçek enflasyon temel alınarak artış yapılması,
•Elektrik, doğalgaz, akaryakıt, ekmek gibi temel ihtiyaç mallarına yapılan zamların geri alınmasını, zam yapılmaması,
•Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen saldırılara son verilmesi,
•Sadece yaşadığımız gerçek enflasyon değil, bir ay önce açıklanan Yeni Ekonomi Programında (YEP) yer verilen 2018 yılı için yüzde 20.8, 2019 yılı için yüzde 15.9 enflasyon hedefleri bile yandaş konfederasyon yönetiminin altına imza attığı son satış sözleşmesinin çoktan hükmünü yitirdiğinden, kamu emekçilerinin temel sorunlarının çözülmesi için bütçe döneminden önce gerçek bir toplu sözleşme yapılması"
KESK üyeleri açıklamanın ardından kendilerini açlık açlık sınırında bir yaşama mahkum eden maaşlarına ait bordrolarını yakarak ve tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir ücret ve güvenceli çalışma için bu taleplerine sahip çıkmaya, omuz omuza mücadele etmeye çağırarak eylemi sloganlarla sonlandırdı.