< Kasım Ayında 137 İşçi Hayatını Kaybetti

İSİGM Kasım ayı iş cinayetleri raporunu yayınladı ve Kasım ayında 137, yılın ilk on bir ayında en az 1772 işçinin hayatını kaybettiğini söyledi.

İSİG Meclisi, raporunun başında başta Filistin Halkı olmak üzere; Özak Tekstil, Corning Kablo, Burda Bebek, Aluform Pekintaş, Sputnik Türkiye, Agrobay Seracılık, Sedef Tersanesi, Asır Plastik, Ataşehir Belediyesi, ODTÜ Yemekhane işçisi Serdal Delibal, Şişli Belediyesi işçisi Turan Aktaş, İBB İsper sosyal tesis işçisi Tülay Çal ve Türkiye’nin dört bir yanında hakları için eylemde olan işçileri selamladı.

Kasım ayında en az 137 iş cinayetinin yaşandığının açıklandığı rapor şöyle:

İş cinayetleri tablolarını paylaşmadan evvel Kasım ayında meydana gelen temel işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarına dikkat çekmek istiyoruz.


Rüzgarlı/Fırtınalı Havada Çalış(tır)Ma:

Yaz aylarında aşırı sıcak havalarda çalıştırmaya dair uyarılarda bulunmuştuk. Nitekim çalışırken beyin kanaması geçirip hayatını kaybeden arkadaşlarımız olduğu gibi, birçok işçi de sağlık sorunları yaşamıştı. Mevsim sonbahar ve kışa dönüyor. Meteoroloji uzmanları belli günlerde yoğun yağış ve fırtına olacağı (meteorolojik uyarı), dışarı gerekmedikçe çıkılmaması ve önlem alınması gerektiği uyarılarında bulunmaya başladı. Ancak Covid-19 salgınında veya aşırı sıcak havalarda olduğu gibi ‘çalışmak zorunda olan’ milyonlarca işçiyle ilgili yapılan bir açıklama yok. İnşaat-yol-belediye işçileri, moto kuryeler, sayaç okuma işçileri, kargo çalışanları başta olmak üzere binlerce işçi bina üzerinde, kule vinçlerde, sokakta, motosiklet üzerinde çalışmak zorunda kaldı. Rüzgar nedeniyle düşen inşaat işçisi (Orhan Çağlıbaygil) ve belediye işçisi (Tayfun Başlı) ile üzerine aydınlatma direği devrilen bir moto kurye (Muhammed Ela) hayatını kaybetti.

Çalışma Bakanlığı hazırladığı bilgilendirme broşürlerinde karşılaşılabilecek sorunları ortaya koyan ancak bireysel önlemler alınarak çalışmaya devam edilmesini belirten bir yaklaşımı hayata geçirmektedir. Belirttiği önlemlerin alınması bir yana ‘belirli bir rüzgar sınırının üzerinde açık alanda çalışma durdurulmalıdır. Fırtınalı havanın olduğu saatler/günler için işçiler ücretli izinli sayılmalıdır’. Ancak ne devlet ne de patronlar ‘fırtınalı havada’ işi durdurmamakta ve işçilerin sağlığı ve güvenliği öncelik olmamaktadır. Bu noktada ‘işin durdurulması ve ücretli izin sayılması’ taleplerinin ancak işçilerin örgütlenmesi ile hayata geçirilebileceğini de belirtelim.


Kafkametler: ‘Deniz Kazası Değil İş Cinayeti’

19 Kasım’da Rusya’nın Temryuk Limanı’ndan aldığı yükü Aliağa’ya götüren Türk bandıralı ‘Kafkametler’ gemisi, fırtına nedeniyle Zonguldak Ereğli Limanı önlerine demirledi ancak askeri mendireğine doğru sürüklenip mendireğe çarparak battı. Arama kurtarma çalışmaları sonucu beş denizci arkadaşımızın (Metin Usta, İsmail Kaptan, Hıfzı Tarhan, Tamer Özer, Cüneyt Aygen) cenazesine ulaşılırken, on sekiz gün geçmesine rağmen yedi denizci arkadaşımıza (Cemal Turan, Berke Çamurtaş, Veli Özel, Göksel Özel, Satılmış Uslu, Mustafa Nacar, Ömer Hebip) ulaşılamadı.

Kafkametler gemisi ile ilgili armatöre ve devlete sormamız gerekenler var. Tabi ki benzer koşullarda batan bir çok gemi bulunmaktadır. Bu anlamda sorularımız Kafkametler nezdinde tüm gemiler içindir. Öncelikli olarak fırtınaya rağmen Kafkametler neden sefere çıkarıldı? Arama kurtarma faaliyetleri neden geç başladı? Yaklaşık bir ay önce Romanya’nın Sulina Limanı açıklarında karinasında (alt sacında) mayın patlaması meydana geldi ancak herhangi bir hasar oluşmadı denilerek geminin seyrine ve sonrasında rutin seferlerine müsaade edildi. Direkt hasar olmasa da tersaneye girip kontrolleri yapılmadı mı? 2022 yılında klas yenileme sörveyleri ve tersane sac ölçümleri ne derece ciddi yapıldı?


Yakılan Afganistanlı Madenci Vezir Mohammad Nourtani Ve ‘Kaçak’ Ocaklar

Afganistanlı maden işçisi Vezir, MHP Gelik eski Belde Başkanı’nın sahibi olduğu kaçak ocakta göçük altında kaldı, yaralıyken darp edilip öldürüldü ve ocak açığa çıkmasın diye cenazesi kaçak ocak sahibi ve adamları tarafından bir araziye götürülüp yakılmış halde iki gün sonra bulundu. Olayın vahşeti göçmen işçilerin çalışma koşulları açısından önemli bir göstergeyi de oluşturuyor.

Bu noktada ‘kaçak ocak’lara değinmek gerekiyor. “Ereğli’den başlayarak Bartın-Amasra ve Kastamonu-Cide’ye kadar uzanan Zonguldak havzasında bulunan kömürlerin işletme ve ruhsat hakkı Maden Kanunu’na göre TTK’ye aitti. Havzada üretim sadece TTK tarafından yapılıyordu. Rödövans uygulaması ile bu ortadan kaldırıldı. Havzada önce TTK tarafından iş güvenliği şartları nedeni ile üretilmeyen ince damarlar, sonra da TTK tarafından faaliyette bulunulmayan bölgeler özel firmalara rödövans ile kiralandı. Havzada TTK ve bu özel firmalar tarafından çıkarılmayan ruhsatsız ve denetimsiz kömürler bu kaçak ocaklarda üretiliyor. Benzer kaçak ocaklar TKİ’nin Şırnak’ta bulunan rödövanslı sahalarında da bulunuyor ve aynı süreçler işliyor.

Kaçak ocaklar, bir evin arka bahçesinde odunluk olarak yapılan bir kulübede ya da kimsenin uğramadığı, yolu olmayan bir orman içinde olabilir. Bu noktalardan galerilerin/tünellerin kazılması ile girilen yeraltında kömür damarı kesene, bulana kadar ilerleniyor. Galeriler ilerledikçe göçüğe karşı ahşap tahkimatlar yapılıyor, aydınlatma evlerde kullandığımız lambalarla ilkel ve tehlikeli bir şekilde yapılıyor. Havalandırma, kamuda ya da özel ocaklarda bile yeterince sağlanamazken kaçak ocaktaki durumu söylemeye gerek bile yok… Teknik bir altyapıya sahip olmayan ocaklarda yaşanan kazalar sonrasında eğer kişi kaçak ocak içinde öldüyse, ocağın bu ölen kişiye ait olduğu söylenerek olayın kapatılması da bir teamül haline gelmiş durumda.

Üniversite öğrencisinin bile kaçak kömüre kolaylıkla ulaşabildiği bir ortamda, Zonguldak Valisi’nden TTK’ye, Emniyet’ten Jandarma’ya kadar herkesin bildiği bir suç gözümüzün önünde işlenmeye devam ediyor. Suç o kadar aleni bir şekilde işleniyor ki birkaç yıl önce ocakları dinamitlenerek kapatılan kaçak ocak sahipleri toplanarak bir basın açıklaması bile yaptılar. Dün ‘kıvırcık’ denilerek hor görülen işsiz bir Zonguldaklı, bugün emperyalizmin ülkesini yok ettiği göçmen bir Afgan ve yarın bir başkası… Ya bir göçük altında kalacaklar ya grizuya yakalanacaklar ya da vahşice katledilecekler. Emeğin ve bilimin kol gezeceği günlere kadar herkesin işleneceğini bildiği bu iş cinayetleri yaşanmaya devam edecek.”


Sağlıklı Beslenmek İstiyoruz

Birçok işyerinde yemek verilmemesi, yetersizliği veya hijyen sorunları tüm işçilerin bildiği bir gerçek. Ancak uç örneklerde gündelik yaşamımızın bir gerçeği. Sakarya Arifiye 1.OSB'de bir ilaç fabrikasında öğle yemeğinde verilen yoğurtlu ıspanaktan fare ölüsü çıktı. Ağzına attığı lokmayı önce et sanan ancak çiğnedikçe tuhaflık olduğunu fark eden işçi tükürdükten sonra fareyi fark etti. İşçiler yoğun tepki gösterirken, fabrika yöneticileri olayla ilgili dışarıya herhangi bir bilgi, fotoğraf, görüntü çıkmaması için işçileri tehdit etti. Bu olaydan bir gün sonra aynı OSB’de farklı bir fabrikada akşam mesaisinde işçilere üzeri tamamen küflü tatlı verildi...


Tosyalı Demir Çelik’te Patlama

Hatay İskenderun Tosyalı Demir Çelik Fabrikası’nda eritme kazanının patlaması sonucu iki arkadaşımız (Oğuz Çetin, Mehmet Cemil Yiğitel) hayatını kaybetti, on bir işçi arkadaşımız yaralandı. Patlama anı ve sonrası (yanan işçinin üzerine damacana ile su dökülmesi) kameralara da yansıdı. Esasen yansıyan, fabrikada bir bütün olarak işçi sağlığı ve iş güvenliğinin olmamasıydı. Ancak gerçeklik ve yapılması gerekenler belli iken şirket İskenderun 2. Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurdu, “başka işçilerin görünmesi ve rızalarının alınmamış olması” ve “başkaları tarafından izlenmesinde herhangi bir kişisel veya kamu yararının bulunmadığı” gerekçesiyle ilgili haberlere erişim kararı verildi.

Bu noktada adını daha evvel de iş cinayetleri ile duyduğumuz Tosyalı Holding hakkında kısa bir bilgilendirme yapmak önemli: Şirket İSO 500 verilerine göre sadece bir yılda 29 sıra birden yükseldi. Yani 2021 yılında 129. sırada olan Tosyalı Demir Çelik Sanayi A.Ş.’nin üretimden net satış miktarı 3 milyar 376 milyon 519 bin 582 Lira iken; 2022 yılında 100. sırada ve üretimden net satış miktarı 8 milyar 470 milyon 720 bin 513 Lira. Fuat Tosyalı, Türkiye Cumhuriyeti Varlık Fonu Yönetim Kurulu Üyesi, Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Demir Çelik Sektör Kurulu Başkan Vekili, Türkiye İhracatçılar Meclis Üyesi, ENVERDER Yönetim Kurulu Üyesi ve DEİK Yönetim Kurulu Üyesi.

İş cinayetlerinin aylara, işkollarına, nedenlere, yaş gruplarına ve şehirlere göre dağılımı Kasım ayı tablolarını ve açıklamalarını paylaşmadan önce 2012’den beri devam eden bir ‘erteleme’ kararı tekrarlandı, hatırlatalım: Ekonomi alanında düzenlemeler içeren Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edildi. Kanunun teklifi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri ile kamuya ait işyerlerinde iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirilmesine ilişkin hükmünün yürürlük tarihi, 31 Aralık 2023'ten 31 Aralık 2024'e ertelendi. Bu durum devletin ‘iş cinayetleri’ rejimi dediğimiz işçi sağlığı ve iş güvenliği yönetiminin onlarca göstergesinden birini oluşturmaktadır.


2023 yılının ilk on bir ayında (Ocak’ta 116, Şubat’ta 266, Mart’ta 130, Nisan’da 125, Mayıs’ta 146, Haziran’da 161, Temmuz’da 183, Ağustos’ta 205, Eylül’de 152, Ekim’de 151 ve Kasım’da 137 olmak üzere) en az 1772 işçi hayatını kaybetti...


Kasım ayında iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

İnşaat, Yol işkolunda 40 işçi;

Tarım, Orman işkolunda 17 emekçi (9 işçi ve 8 çiftçi);

Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 15 işçi;

Taşımacılık işkolunda 13 işçi;

Madencilik işkolunda 8 işçi;

Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi;

Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 7 işçi;

Konaklama, Eğlence işkolunda 6 işçi;

Metal işkolunda 5 işçi;

Çimento, Toprak, Cam işkolunda 4 işçi;

Gıda, Şeker işkolunda 3 işçi;

Enerji işkolunda 3 işçi;

Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi;

Petro-Kimya, Lastik işkolunda 1 işçi;

Ağaç, Kağıt işkolunda 1 işçi;

Basın, Gazetecilik İşkolunda 1 işçi;

elimizdeki veriler ışığında çalıştığı işkolunu belirleyemediğimiz 3 işçi hayatını kaybetti…


Kasım ayında iş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı şöyle:

Yüksekten Düşme nedeniyle 27 işçi;

Ezilme, Göçük nedeniyle 23 işçi;

Trafik, Servis Kazası nedeniyle 22 işçi;

Kalp Krizi, Beyin Kanaması nedeniyle 16 işçi;

Zehirlenme, Boğulma nedeniyle 13 işçi;

Patlama, Yanma nedeniyle 9 işçi;

İntihar nedeniyle 8 işçi;

Elektrik Çarpması nedeniyle 6 işçi;

Nesne Çarpması, Düşmesi nedeniyle 5 işçi;

Şiddet nedeniyle 2 işçi;

diğer nedenlerden dolayı 6 işçi hayatını kaybetti…


Kasım ayında iş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı da şöyle:

15-17 yaş arası 2 çocuk/genç işçi,

18-29 yaş arası 36 işçi,

30-49 yaş arası 49 işçi,

50-64 yaş arası 36 işçi,

65 yaş ve üstü 11 işçi,

yaşını bilmediğimiz 3 işçi hayatını kaybetti…


Kasım ayında 41 şehirde ve yurtdışında dört ülkede (kısa vadeli çalışmak için gidilen veya Türkiye menşeili şirketlerde çalışan) iş cinayeti tespit edildi; Çin, Moritanya ve Sudan…