KESK üyeleri, emekten yana demokratik bir halk bütçesi için talebiyle bir çok kentte miting düzenledi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri Adana, Ankara, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Mersin ve Van'da "Emekten Yana Demokratik Halk Bütçesi İstiyoruz" şiarıyla miting düzenledi. Mitinglerde ekonomik krizin bedelinin emekçilere ödetildiği, krizin nedeninin ise hükümetin savaş ve sermayeden yana politikaları olduğu belirtilerek emekten yana bütçe ve barış demokrasi ve özgürlük için mücadeleyi büyütmek gerektiği vurgulandı.

KESK üyeleri İstanbul'da Kartal Meydanı'nda gerçekleşecek miting için Marmaray Başak durağında bir araya geldi. mitinge KESK'e bağlı sendikanın yanı sıra işçi sendikarı, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler katıldı. Kortejlerini oluşturularak sloganlar ve talepleri ifade eden konuşmalarla Kartal Meydanı'na yüründü. Mitingde kamu emekçilerinin ekonomik talepleri, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, nitelikli ve parasız eğitim ve sağlık hizmetleri gibi taleplerini dile getirdi.

Kamu emekçileri Türk Tabibler Birliği'ne yönelik saldırılara ve kayyum atanmaya çalışılmasına tepki gösterdi.

Mitingde siyonist İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırımını protesto ederek Filis halkıyla dayanışma sloganları attı.

"Krizin Nedeni Kapitalizm Ve Savaş Politikaları"

Mitingde söz alan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, son yıllarda hayata geçirilen anti-demokratik uygulamaların yarattığı siyasi krizin çoklu krizler ve ekonomik krizle bütünleştiğini ifade ederek krizin en önemli nedeninin kapitalist sömürü düzeni ve bu düzenin devam ettirilmesi için uygulanan savaş ve çatışma politikaları olduğunu belirtti.

Faşizmle karşı karşıya olduklarını bu nedenle KESK olarak barıştan yana olduklarının söyleyen Bozgeyik, Anayasa tartışmalarıyla inşa etmeye çalışılan rejimin eksik taşları da döşenerek faşizmin tam kurumsallaşmasının hedeflendiğini vurguladı. Dünyanın dört bir yanında savaş, işgal ve soykırım politikalarının artarak devam ettiğini belirten Bozgeyik, "İsrail'in Filistin halkına yönelik işgal ve soykırım politikaları, yine ülkemizde Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklı savaş, baskı ve kayyum politikaları krizi daha fazla derinleştirmekte, demokratik haklarımıza yönelik baskılar da artmaktadır" dedi.

İktidarın artık yönetemediğini ifade eden Bozgeyik, "Siyasi iktidar militarist, cinsiyetçi, milliyetçi, dinci ve savaş politikalarına sarıldıkça kaybeden halklarımız ve emekçiler oluyor" dedi.

"Kayyum Atanmasına Karşı TTB'nin Yanındayız"

TTB'ye kayyum atanmasına tepki gösteren Bozgeyik, "Buradan Türk Tabipleri Birliği'nin Merkez Konseyi üyesi yoldaşlarımızın, yol arkadaşlarımızın mücadelesinin yanında olduğumuzu, bu hukuksuzluğa karşı tüm emekçilere demokrasiden, barıştan, eşitlikten yana olan herkesi birlikte ortak mücadele etmeye, buradan KESK olarak davet ediyoruz" dedi.

 

"Kapitalizmin Krizi Derinleşiyor"

Ülkeyi ucuz emek cennetine çeviren ve uluslararası mali sermayenin yağmasına açan, borçlanmaya, dış finansmana, ranta, spekülasyona, betonlaşmaya dayalı ekonomik modelin hızla çöktüğünü belirten Bozgeyik, dünyanın dört bir yanında kapitalizmin krizinin derinleştiğini belirtti. Yeniden bir seçim bütçesiyle karşı karşıya olduklarını söyledi.

 

"Ülke Kaynakları Savaşa Ve Sermaye Sahiplerine Gidiyor"

Bozgeyik, iktidarın halkın kaynaklarını kendi tabanını konsolide etmek için kullanacağını ve ülke kaynaklarının savaş ve sermaye yanlısı politikalarla harcanağını vurguladı. Bozgeyik, "Silahlanmaya ayrılan pay büyüdükçe maaşlarımızdan, sağlıktan, eğitimden, ulaşımdan, yatırımdan ve hayati tüm harcama kalemlerinden büyük kesintiler yapılıyor" dedi.

 

"Halkın Bütçe Hakkı Ortadan Kaldırıldı"

Halka dayatılan bütçeyle emekçilerin temel kazanımlarına saldırıların arttığını söyleyen Bozgeyik, bugüne kadar hayata geçirilen bütçelerin tamamının emeği hedef aldığını söyledi. Bozgeyik, "Halkın, emekçilerin bütçe hakkı ortadan kaldırılmıştır. Hayat pahalılığı ve işsizlik kronik bir hale gelmiştir. Türkiye asgari ücretliler ülkesine dönüştürülmüş, emeğin milli gelirden aldığı pay gittikçe düşürülmüştür. Kamu hizmetleri alanı piyasalaştırma, özelleştirme, yatırımların kısılması yolu ile alabildiğine daraltılmıştır. Vergi adaletsizliği derinleştirilmiştir. Aslan payı sermayeye, patronlara, savunma ve güvenlik adı altında çatışma ve savaşa ayrılmıştır.dedi.

Bütçe kabul edilirse halkı ve emekçileri pek çok tehlikenin beklediğini belirten Bozgeyik, ülkeyi yönetenlerin krizin halkfat urasınıa, işçi ve emekçilere kesmeye çalıştığını belirten. "Bizler derin bir yoksulluğa sürüklenirken sermayedarlar, bankalar, yabancı şirketler kârlarına kâr katarak kendi servetlerini ikiye, üçe katlamaya devam ediyorlar" diyen Bozgeyik, bu kriz içerisinde halkın derin yoksulluğa sürüklendiğini söyledi

"Demokrasiye Ekmek Kadar İhtiyacımız Var"

Krizin emeğe yönelik saldırıların fırsatı haline getirildiğine söyleyen Bozgeyik, "Kamu emekçilerinin iş güvencesinin son kırıntılarının esnek, performansa dayalı çalışmayla, kamusal emeklilik ve sosyal güvenlik hakkımızın ortadan kaldırılmak istendiği bir orta vadeli programı, 2024 yılı bütçesi ile karşı karşıyayız" dedi. Göçmenler üzerinde ise hem emek sömürüsünün hem de düşmanlık politikalarının arttığına ifade eden Bozgeyik, "Bugün ülkemizde ekmek kadar ihtiyacımız olan demokrasinin, hukukun, adaletin, barışın sağlandığı bir ülke özlemimizi bastıran, hak arama yollarımızı kapatan, güvenlikçi politikalarla, insan hakları ihlalleriyle, darbelerle, sıkı yönetimlerle, KHK'lerle, OHAL'le, OHAL'i kalıcı hâle getiren otoriter, baskıcı rejimle fatura hep biz emekçilere, yoksul halkımıza kesiliyor" dedi.

 

"Omuz Omuza Mücadeleyi Büyütelim"

Mücadeleyi büyütemedikleri sürece halkın kaybettiğini ifade eden Bozgeyik, "Hepimiz biliyoruz ki üzerimize çöken karanlık bulutları dağıtarak emeğin, barışın, kardeşliğin dünyasını yakınlaştıracak laik, demokratik bir ülkeyi kuracak yegane güç bizleriz. Emeğimizi hedef alan saldırıların dalga kıranı bizleriz. Emeğin birliği ve halkların kardeşliği için akıldan, bilimden yana, aydınlık bir gelecek için bugün umut biziz. Yeter ki kol kola, omuz omuza olalım. Bu karanlığı dağıtarak demokrasi, adalet ve barış mücadelesini hep birlikte büyütelim" dedi.

 

"Özgürlükten Tasarruf Edilmez Diyerek Yürüdük"

TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, mahkemenin görevden alma kararında "amaç dışı faaliyetlerin" gerekçe gösterildiğine işaret ederek, "Oysa bizim tarihimiz, onların bize tanımladığı amacın çok çok ötesindedir. Biz, tarih boyunca onlara göre amaç dışı faaliyetlerle yoğurulmuş bir meslek örgütüyüz. Çünkü 'Özgürlükten tasarruf edilmez' diyen abilerimiz, ablalarımız var bizim. Birlikte mücadele ettiğimiz, 'Sağlıktan tasarruf edilmez' diyenlerimizle beraber bu yollarda yürüdük. Özgürlük, adalet, demokrasi olmadığında toplumun sağlıklı olabilme olanağının olmadığını biliyoruz. O nedenle biz, bize tanımlanan o amaçların ötesinde halk sağlığını koruma görevimizin bilinciyle özgürlükler için de mücadele ediyoruz. Demokrasi için de mücadele ediyoruz. Adalet için de ve en başta barış için de mücadele ediyoruz" dedi.

"Savaşlara Ve Doğa Katlimına Karşı Mücadeleyi Büyütüyoruz"

Barış olmadan sağlık olmayacağının ifade eden Fincancı, Gazze'de yaşanan soykırıma değinerek "Bunları izlemek değil, bunlar için mücadele etmek hepimizin sorumluluğudur" diye vurguladı. Sağlık emekçileri olarak sokaklarda, alanlarda, sağlık kurumlarında olduklarını belirten Fincancı, "Birlikte mücadele ediyoruz. Akbelen'deyiz biz, Akbelen'deki her bir ağacın peşindeyiz. Sinop'tayız, nükleere karşı mücadelemizi yürütüyoruz. İliç'teyiz, o maden sahalarında toplumu zehirlemelerine karşı mücadeleyi sürdürüyoruz ve tabii ki savaşlara karşı Gazze'deyiz, Rojava'dayız, Türkiye'nin her yerinde bu mücadeleyi yürütüyoruz. Ukrayna'dayız, nerede çatışma varsa, o çatışmaları durdurmak için onların karşısında mücadelemizi büyütüyoruz. Mücadeleniz mücadelemizdir diyorum tekrar ve susmanın bu mücadeleye faydası olmadığını, sessiz kalmanın da bizi kurtarmadığını bir kez daha tüm Türkiye'ye hatırlatıyorum" dedi.

Miting, MKM sanatçılarının müzik dinletisi ve halaylarla son buldu.