Ukrayna'nın özelliği, sömürü sisteminin restorasyonunun burada en iğrenç burjuva-suçlu biçiminde gerçekleşmesidir.
Yerli yönetici seçkinler otuz yılda yozlaştı, ulusal çıkarlara ihanet etti, Batı'nın tekellerine tamamen boyun eğdi ve ABD'nin kuklası olarak hizmet ediyorlar. Emperyalistler yağmacı jeopolitik emellerinde ülkemizi Rusya'ya karşı bir sıçrama tahtası olarak kullanıyorlar.
Burada Eylül 1996'da kabul edilen “Ukrayna'nın bağımsızlığını desteklemek için” 120 No'lu kararı hatırlamak uygun olur. Bağımsızlığını ilan etmiş bir devlet olan Ukrayna'nın cumhurbaşkanı, parlamentosu ve hükümetinin ne yapması gerektiğini belirsiz bir şekilde söylüyor. Özellikle, “Eski Sovyetler Birliği'nin yeniden bütünleşme sürecini destekleyen herhangi bir siyasi veya askeri örgütün ortaya çıkmasına karşı çıkmayı başa koyuyorlar.”
Ukraynalı beceriksiz yöneticilerin, Ukrayna devletinin kaderinde Rusya'nın rolünün güçlendirilmesini önleme hedefinin peşinden NATO ve AB'ye katılma arzusu buradan geliyor. Her ne kadar bizce bugün bu tartışmalı bir konu olsa da, Ukrayna büyük ölçüde Rusya Federasyonu için bir yük haline geldi. Ülkenin tüm emekçilerinin, Ukrayna'nın başına gelen mevcut felaketin SSCB'nin canice yıkımının sonucu olduğunu anlamalarına yardımcı olmak çok önemlidir.
Sovyet Anavatanımızı kimin, nasıl öldürdüğü, çöküşünün neye yol açtığı bugün iyi biliniyor. Hain Gorbaçov, Yeltsin ve onların Birlik cumhuriyetlerinden “Vlasovitler” [Vlasov: Nazilerle işbirliği yapan hain Kızılordu generali] ekibi tarafından yönetilen ülkenin liderliği, yüzyılın bu felaketinden öncelikle sorumludur.
Dünyanın büyük bir siyasal ve ekonomik gücü olan SSCB’nin yenilgisinin ardından ilk kemanı ABD yönetici çevreleri çaldı. Bugün hedefleri, Ukrayna örneğini izleyerek Batı'nın potansiyel bir hammadde uzantısı olarak gördükleri Rusya, Beyaz Rusya, Kazakistan'ın çöküşüdür.
Önümüzde, komünistler için son derece zorlu bir görev duruyor - sadece SSCB'nin eşsiz deneyimini hatırlamak ve öğrenmek değil, aynı zamanda modern, daha mükemmel bir şekilde onu tekrardan yaratmaktır. Ukrayna Komünist Partisi tarafından 29 Şubat 2012 tarihinde kabul edilen ve güncel bir içeriğe sahip olan “Kardeş Halkların Yeni Birliği İçin!” bildirgesinin amacı budur.
Bu program belgesi şöyle diyor: “Bugün, tarih geçmişte ortak Anavatanımız çatısı altında yaşayan halkların önüne 1917 ve 1941'de olduğu gibi aynı seçimi koydu: Ya güçlü birleşik bir ülke ve sosyalizm, ya da kölelik ve ölüm. Geçmişin dersleri ve güncel küresel eğilimler gösteriyor ki, devletlerimizin ve halklarımızın birleşmesi en acil ihtiyaçtır!”
Bu hedefin nesnel ön koşulları açıktır: Gerici burjuva devletlerin tehdidi, üretim potansiyelinin yok edilmesi, nüfusun yok edilmesi, pazarların kaybı. Bununla birlikte, eski SSCB topraklarında gerçekleşen bazı entegrasyon süreçleri, ne yazık ki, işçilerin yaşamlarında olumlu değişikliklere yol açmamakta, ancak sermayenin açgözlü çıkarlarını daha fazla tatmin etmeyi amaçlamaktadır. Kardeş halklarımızı birleştirme yolunda, Amerika Birleşik Devletleri ve onun kuklaları tarafından yönetilen küresel emperyalizm de büyük bir engel olarak duruyor.
Partimizin bu program hedefinin yerine getirilmesinin, devlet iktidarını radikal bir şekilde değiştirmek için emekçilerin ortak, bilinçli eylemlerine, işe yaramaz kapitalist sistemin ve onun yarattığı toplumsal ilişkilerin yok edilmesine bağlı olduğu açıktır.
Sovyet Ukrayna, kardeş cumhuriyetler Birliği'nde eşitler arasında eşitti, ülkede ve dünyada samimiyete, saygıya ve tanınırlığa sahipti. Sovyet halkının birliği, dostluğu ve karşılıklı yardımı, sosyalist bir toplumun temellerinin atılmasına yardımcı oldu. Proletarya enternasyonalizmine dayanan, yabancı istilalara karşı koyan, faşist güçleri yenen, ulusal toprakları yeniden birleştiren, ortaklaşa Anavatanı yıkıntılardan kurtaran, yetişkinlere iş sağlayan, maddi refahı, ülkenin korunmasını sağlayan, nüfusun manevi kültürünü kademeli olarak artıran bu birlik oldukça önemliydi.
Ancak Sovyetlerin dağılması ile bu birlik ruhunu ve yaratılan o devasa değerleri kaybettik. Sovyetlerin çözülüşünden sonra ciddi bir gerileme, yalnızlaşma sürecine girdik. Bu sorunlar sadece Ukraynalıların başına gelmedi. Milyonlarca mülteci, evsiz, aç insan, eski büyük, güçlü ve biricik Anavatanımızın uçsuz bucaksız topraklarında yaşamaya çalışıyor. Çok kan ve gözyaşı dökülüyor. SSCB’de ileriye sıçrayan halklar ve proleterler büyük bir yıkıma uğratıldı. Ekonomi, bilim ve kültür alanında ciddi çöküşler yaşandı, insanların sosyal ilişkileri yıpratıldı, edebiyat, sinemada üretkenlik çok yavaşladı, hatta posta hizmeti bile çoğunluk için erişilemez hale geldi. Eski Sovyet cumhuriyetler kapitalizmin egemen olması ile birlikte tekrardan ataerkil bir konuma geldiler, Batılı emperyalist ve kapitalistler için “Canlı bir meta” olan ucuz hammadde ve emek tedarikçileri haline geldik. Entelektüel potansiyelimizi toptan ve perakende olarak neredeyse bir hiç için satın alıyorlar. Ve Ukraynalı oligarklar son ulusal servetimizi, değerli ekilebilir arazilerimizi satmaya başladılar. Ukrayna'nın dış borcu hızla büyüyor ve neredeyse 100 milyar dolara ulaşıyor. BM tarafından ölmekte olan bir ulus olarak tanınıyoruz. Kişi başına düşen GSYİH, yaşam standardı açısından, Afrika'daki son derece az gelişmiş topluluklar arasındayız ve eski Sovyet cumhuriyetleri arasında da son sıradayız. Burjuvazinin iç siyasal kavgası, Donbass'taki iç savaş, iktidardakilerin yıkıcı ekonomik faaliyetleri, yaşlıların ve toplumun geniş kesiminin ölüme terk edilmesi ciddi sorunlara yol açtı.