İşçiler, emekçiler, yoksullar, ezilen halklar, kadınlar, gençler…
Kriz derinleşiyor ve kendisini her geçen gün daha da fazla hissettiriyor. Ceplerimizde, sofralarımızda daha da yakıcı hale geliyor. Zamlar ve vergi artışları, işten atmalar, konkordato ilanları hız kesmeden devam ediyor. Yakında zam ve vergiler de yetmeyecek ve maaşlardan kesinti yapılmaya başlanacak. Bu yanıyla tablo pek de iç açıcı değil.
19 ARALIK ZİNDAN KATLİAMINI UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ
19 Aralık 2000’de faşist devlet 20 zindana eş zamanlı bir saldırı gerçekleştirildi. 4 gün süren Zindan Savaşlarında 28 devrimci tutsak katledildi. Yüzlercesi yaralandı. Sakat kalanlar oldu.
Yeni Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un gelişi diğer Bakanlara oranla daha fazla ses getirdi. Burjuva muhalefetin mutluluğu zaten barizdi. Fakat reformistlerin sevinç gözyaşlarını da görmedik sanmasınlar. Döktükleri her damla gözyaşı için de haksız sayılmazlar. Tam da reformizmi özetler bir durum aslında: topyekûn değişiklik yani devrim hedefiniz olmazsa, düzen içi düzeltmelerle, onarmalarla sorunları giderebilir ve sistemi yaşanabilir kılabilirsiniz. Hatta küçük küçük kazanımlarla, reformlarla “demokrasi” mücadelesini yükseltir ve belki de bir gün büyük bir zafer kazanabilirsiniz. İşte yeni bakan tam da bu duygulara ilaç gibi geldi. Gelir gelmez burjuva medya tarafından parlatıldı. Eğitimdeki olumsuzlukları çözecek bir kurtarıcı gibi lanse edildi. Burjuva muhalefetin tarzı ve reformist iyimserlikle birlikte iktidarın bu hamlesi kısa sürede –ama kalıcı olmayacak- başarıya ulaştı.
İşçiler,
Bütün güzellikler ve zenginlikler bizim eserimiz, biziz hayatı üreten.
Ama bütün güzelliklerden ve zenginliklerden yoksun bırakılan, açlık ve sefalet içinde, gelecekten yoksun bir şekilde yaşamaya mahkum edilen de hayattan kovulan da biziz. Bizim suçumuz ne?
KESK ile ilgili yaptığımız tüm değerlendirmelerde meseleye her zaman tarihsel yaklaştık. KESK genel merkezinde yaşanan olaya da tarihsel yaklaşmak zorundayız. KESK’in bürokratlarının açıklamalarındaki gibi “bir grubun yaptıkları” sığlığında yaklaşırsak meselenin özünü asla kavrayamayız.