Bütün dünyadaki işçilerin birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs işçiler ve emekçiler için bir kutlama günü olmanın yanı sıra, kapitalizme karşı bir savaş günüdür de! Her 1 Mayıs’ta dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, hep bir ağızdan attıkları sloganlarla, yaptıkları yürüyüşlerle, kapitalist sisteme karşı duydukları öfkeyi de dile getirirler.
Çürümüş ve kokuşmuş kapitalist sistemin insanlığa açlıktan, yoksulluktan, savaşlar ve yıkımdan, acı ve gözyaşından başka vereceği bir şey kalmamıştır. Buna rağmen, tarih sahnesini terk etmemek için doğayı ve insanlığı yok etme pahasına yapamayacağı çılgınlık olmadığını göstermek istercesine doğayı ve toplumları tahrip etmeye devam etmektedir. İnsanlık bugün yeniden “Ya Barbarlık ya Sosyalizm”den birini seçme zorunluluğuyla karşı karşıyadır.
Başını ABD emperyalizminin çektiği, emperyalist kapitalist sistemin dünya işçi sınıfı ve emekçi halklarına karşı başlatmış olduğu 3.Dünya Savaşı bütün hızıyla devam ederken, dünyanın işçi ve emekçileri, ezilen ve sömürülen halkları da bu savaştan zaferle çıkabilmek için dişleriyle ve tırnaklarıyla mücadele ediyor; “başka, yaşanılası bir dünyanın mümkün olduğunu” gösterebilmek için ayağa kalkıyorlar.
İşçiler, Emekçiler, Yoksul Kürt Halkı, Aleviler, Gençler, Kadınlar,
Üzerinde yaşadığımız topraklarda çelişkiler yoğunlaştı; karşı karşıya olduğumuz sorunlar birikti, dağları aştı. İşsizlik, açlık, yoksulluk, geleceksizlik, yarınından emin olamama hepimiz için yaşamsal sorunlar haline geldi. Sadece küçük bir azınlık, yarınını düşünmeden, har vurup harman savurarak, bir eli yağda bir eli balda, ejder meyvesi suyu içerek yaşamını sürdürüyor. Bizden çaldıklarıyla, bizim sırtımızdan kazandıklarıyla günlerini gün ediyorlar. Bizi açlıkla terbiye etmeye kalkışanlar, bizi tanzim satış kuyruklarının önünde gün doğmadan kuyruğa sokanlar, kendileri saraylarda keyif sürüyorlar.
Artık buna dur demenin zamanı geldi de geçiyor bile! Ancak bunun öyle seçimlerle, “ver mazbatayı al iktidarı” şeklinde majestelerinin muhalefetiyle olmayacağı son belediye seçimlerinden bir kez daha anlaşıldı.
Faşist devlet aygıtı parçalanıp bütün iktidar ele geçirilmeden, Kürt Ulusu kendi kaderini özgürce tayin etmeden, zindanlar yıkılıp tutsaklar özgürleştirilmeden, işçi sınıfı ve emekçi halkların en yaşamsal sorunları çözülmüş olmayacaktır. Gerçek bir devrim olmadan, geçici bir devrim hükümeti kurulmadan insanların soluk alması bile güçleşmiştir!
İşçiler, Emekçiler, Yoksul Kürt Halkı, Aleviler, Gençler, Kadınlar,
İşte bunun için bu 1 Mayıs önemlidir. Bunun için bu 1 Mayıs’ta Taksim Meydanı’nda olmak önemlidir! “1 Mayıs’ı alan tartışmalarına boğmayalım” diyenler, ya da 1 Mayıs’ı kutlamak amacıyla Taksim Meydanı için başvuru yapıp başka meydanlarda kutlama hazırlıklarına girişenler, devrimin gerçekliğinden hiçbir şey anlamıyorlar! “1 Mayıs çalışmasının startını Kazancı Yokuşu’ndaki anıta çiçek bırakarak başlatıp” 1 Mayıs günü o civarlarda hiç görünmeyenler, Taksim Meydanı’na sembolik anlam yükleyenlerdir. Ancak devrime sırtını dönmemiş olanlar için Taksim Meydanı gerçek bir kızıl meydandır. Bu nedenle “Taksim’de Israr Devrimde Isrardır” diyoruz.
İşçiler, Emekçiler, Yoksul Kürt Halkı, Aleviler, Gençler, Kadınlar,
Artık Taksim Meydanı’nın adı, 1 Mayısla olduğu kadar devrimle, devrimle olduğu kadar Leninistlerle özdeşleşmiş durumdadır.
Leninistler sizi bir kez daha1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’nda, Kızıl Meydan’da olmaya çağırıyor. 1 Mayıs’ta Denizlerin Bayrağıyla Taksim’de olalım; sarayları,saltanatları yıkalım; devrimi büyütelim.
ŞİMDİ DEVRİM, ŞİMDİ TAKSİM ZAMANI!