“Alay ise daha sonraki bir oluşumdur. Bu kategori ilk kez romantiklerle birlikte estetik kuramına girmiştir. (…) Alay bilincin en karmaşık ve en inceden örgütlenmiş mekanizmasının işleyişine dayanır, burada bilinç, bir anlamı kendi ve karşıt bağlamı içinde bir araya getirebileceği gibi, iç ve dış anlamın görünürdeki ve gizli anlamını da ortaya çıkarır. Onun için alay ancak uygarlığın yüksek bir gelişme aşaması içinde belirginlik kazanarak, 19. ve 20. yy. toplumun zihinsel yaşamında böylesine en başlarda bir yer edinmiştir.” (190)
Alay; “Gerçek-olanın görünürde ideal-oluşunu kuşkuya düşürüyor, hakikatin üstünden yalanı, anlayış gücünün üstünden ahmaklığı, önemliliğin üstünden hiçliği kaldırıveriyor; öbür komik-olan biçimleri gibi, ideal-olanın yaşamda kendine uymayan gerçeklik karşısındaki üstünlüğünü göklere çıkarıyor.” (188)
“Mimari yapılarda, yergiye, alaya ya da gülmeceye rastlayamayız. Müzikte de komik bir canlandırma zordur. Çağımızda bu daha çok kullanılmaktadır müzikte. Müzikle kıyaslanmayacak kadar olmakla birlikte, komik-olanın görsel sanatlardaki olanakları da oldukça sınırlıdır. Gülmeceli, yergisel yapıtların ortaya konabilmesi açısından en olanaklı görsel sanatlar dalı grafiktir, en az olanağı olansa heykeldir. (…) Hep olumlama ve övmenin yer aldığı, eleştiri ve yargılamanın olmadığı bir sanattır heykel (…) resim grafik ile heykel arasında yer alır. Portre resminde, güncel resimde, savaş resimlerinde, tarihsel resimde gülmece ve yargıya yer verilmişti.”
Komik-olanın bütün biçimlerinin açığa konabilmesi için en elverişli koşulları sağlayan sanat dalları, verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı gibi, edebiyat, tiyatro ve sinemadır. “Tanrının lekesizliğini ve yanılmazlığını öngören dinsel sanattan, hükümdarlar, paye sahipleri ve komutanlar gibi büyük insan idealini aynı mutlaklıkta savunan klasikçi sanattan, fantastik ideal kahramanları, insanüstü kişileri göklere çıkaran romantik sanattan farklı olarak, gerçekçi sanat hep canlı, somut, o yüzden de çok yönlü tipler yaratmaya çalışmıştır. Bu çaba (…) gerçekçi sanatçılara, kendi çağındaki kahraman tiplerinin gülmeceli yanlarını kestirebilmelerine olanak sağlamıştır.” (187) Tüm büyük sanatçıların eserlerinde, kahramanca olanların yanında komik olan öğeleri de buluruz. Bu da toplumcu gerçekçi sanata büyük olanaklar sağlamıştır. Yaşamı tek yanlı değil daha canlı ele almayı beraberinde getirmiştir.
“Toplumcu gerçekçilik sanatı, olumlama ile olumsuzlamayı, insan yaşamında güzel-olan ile yüce-olanı görkemleştirmeyi, yeni bir dünya kurma ve bu yolda ortaya çıkan çirkin ve aşağı-olanı açığa serme işini kendi ideolojik-estetiksel programı içinde bir arada birleştirmiştir.” (194)
Böylece, uzun zamandır Estetik başlığı altında ele aldığımız dizi yazımızın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu çalışmayı yaparken, bize yol gösteren Kagan’a, bize bıraktığı, o büyük eser için sonsuz teşekkürler. Buradaki yazılar, Estetik’e giriş için bir ilk adım olarak kabul edilmeli. Kagan’da dahil olmak üzere Estetik üzerine yazılmış diğer eserlerin incelenmesini okurlarımıza öneririz.
ÖNSÖZ, 9. Sayı, Güz ‘07