Makale Dizini

4-Çok Beklene Uyuşturucu Düzenlemesi Hakkında

Paket yasayı bekleyenlerin çoğunun merakla “yararlanacak mı” diye sorduğu suçların başında gelir belki de uyuşturucu suçu. Biz ona TCK 188: imal ve ticaret suçu diyelim.

Uyuşturucu imal ve ticareti açısından düzenleme şu şekildedir:

“Birinci fıkradaki koşullu salıverme süreleri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan cinsel saldırı suçundan, 103 üncü maddesinde tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan, 104 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan, 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında da uygulanır. Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır.”

Bu düzenlemeye göre uyuşturucu imal ve ticareti suçunun şartlı tahliye süresi ¾ olarak bırakılmıştır.

Toparlayacak olursak;

5275 sayılı CGTİHK Geçici 6/1. maddesi gereği, 30.03.2020 tarihine kadar işlenen suçlarda, yukarıda açıkladığımız istisna suçlar hariç, 5275 sayılı yasanın 107/2. Maddesindeki (2/3) oranı, (1/2) ye indirilmiş, ayrıca Denetim Süresi 1 yıldan, 3 yıla çıkarılmıştır.

Alaattin Çakıcı’nın yararlandığı düzenleme

Terör örgütü suçları açısından da koşullu salıverme oranının ¾ olduğunu yukarıda açıkladık. Ancak, hakkında Terörle Mücadele Kanunu uygulanmayan, Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olmuş hükümlülerin koşullu salıverilme oranı (2/3)’dür. Suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’nın erken tahliyesi bu düzenleme sayesinde olmuştur.

Ayrıca Terör suçlarında denetimliye ayrılma süresi 1 yılken, Terörle Mücadele Kanunu kapsamında olmayan örgüt suçlarında denetimliye ayrılma süresi 3 yıldır. Alaattin Çakıcı’nın yararlandığı bir diğer düzenleme de budur.

 

Tutsakların İnfaz Kurumundan Kolluk Tarafından Alınabileceği

Paket yasa ile infaz kanununa getirilen bir diğer düzenleme, işkenceye kapı aralayacak niteliktedir. Bunun örneklerine bu düzenleme yokken de şahit olmuş bulunmaktayız. Ne mi? Cezaevinden hükümlü ya da tutuklunun kolluk tarafından alınıp işkencehaneye götürülmesi… Düzenleme, bu uygulamaya kılıf örecek niteliktedir:

“Terör ve örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak alınan bilgilerin doğruluğunun araştırılması bakımından zorunlu görülen hâllerde, hükümlü veya tutuklular, rızaları alınmak koşuluyla, ilgili makamın ve Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine sulh ceza hâkimi kararı ile geçici sürelerle ceza infaz kurumundan alınabilirler. Bu süreler, hükümlü veya tutuklu dinlendikten sonra işin niteliğine göre, her defasında dört günü ve hiçbir surette on beş günü geçmemek üzere hâkim tarafından tayin olunur ve hükümlülük ve tutuklulukta geçmiş sayılır. Ceza infaz kurumundan ayrılış ve dönüşlerinde hükümlü veya tutuklunun sağlık durumu doktor raporu ile tespit edilir. Yer gösterme sırasında yapılan işlemlere ilişkin belgelerin bir örneği ilgilinin dosyasında muhafaza edilmek üzere Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.”

Bu düzenleme, özellikle cezaevinde örgüt suçundan yatan tutsakların istihbarat ekiplerince alınıp işkenceye sokularak zorla muhbir hale getirilmesine ya da onlardan işkence yoluyla zorla bilgi alınmasına ön ayak olacak nitelikte olup, örgütlü mücadeleyi bir türlü bitiremeyen iktidarın acizliğinden kaynaklanmaktadır.