< Kanlı Oyun

İşin çivisi iyiden iyiye çıktı. Şiraze kaydı. Karabağ’ın (Artsakh) güneyindeki Cebrail’in Azerbaycan tarafından ele geçirildiği haberleri düştü medyaya. Ama ilginç olan, bu haberi Azerbaycan’dan önce TC Savunma Bakanlığı’nın açıklamasıydı!

Açıklama da evlere şenlik. “Güvenilir Azeri kaynaklar”dan almış Savunma Bakanlığı haberi. Artık bu bayat hikayeler iyice baydı! 15 Temmuz istihbaratının enişteden alınması gibi bir tuhaflık daha! Bu “güvenilir Azeri kaynaklar”, Azerbaycan cumhurbaşkanı Aliyev’den önce TC’nin Savunma Bakanlığı’nı bilgilendiriyorlar!!!

Kimdir acaba bu “güvenilir Azeri kaynaklar”? Mal pazarlığı ile Suriye’den Azerbaycan’a taşınan dinci çeteler mi? Yoksa Paşinyan’ın (Ermenistan başbakanı) sözünü ettiği “Azeri kuvvetlerini yöneten 150 TSK subayı” mı? Ne tesadüftür ki, bunlardan birincisini en son Aliyev yalanladı ve Macron’dan özür talep etti. İkincisini ise TC resmi olarak yalanladı!

“Güvenilir Azeri kaynaklara” dayanarak Cebrail’in ele geçirildiğini servis eden TC Savunma Bakanlığı’ndan sonra, Azerbaycan cumhurbaşkanı Aliyev twitterda, “Bugün Azərbaycan ordusu Cəbrayıl şəhərini və rayonunun bir neçə kəndini işğaldan azad etmişdir. Eşq olsun Azərbaycan ordusuna! Qarabağ Azərbaycandır!” sözleriyle duyurdu kentin ele geçirildiğini.

Bu bilgiler Karabağ (Artsakh) kaynaklarınca yalanlandı. Ama konumuz bu değil. Konumuz, dinci faşist iktidarın ve faşist devletin bu çatışmalara Azerbaycan’dan daha derinden angaje olmasıdır. Yaptıkları her açıklama, attıkları her adım, ajanslara geçtikleri her haber, bu savaşın asıl taraflarından birinin, hatta Ermeniler karşısındaki asıl tarafın bizzat dinci faşizm olduğunun gayri resmi itirafı niteliğindedir.

Bugün Gence kentindeki patlamalar konusunda yapılan Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı açıklamalarına bakın mesela. Korkunç bir kin ve saldırgan bir üslup görürsünüz. Meşhum Ertürk Yöndem’in Anadolu’dan Görünüm’ü, başta bu iki bakanlık ve Saray sözcüleri de dahil olmak üzere TC’nin resmi diplomatik yaklaşımı haline gelmiş! (Bu arada Gence’deki patlamalar için, TC “sivil katliamı” açıklaması yapıp “kınama” ve “lanetleme” mesajları geçerken, Ermeni kuvvetleri bir askeri havaalanının imha edildiğini iddia ediyor.)

Bu kin, her tür sınırı aşan bu kin, Hitler’in yahudiler ve bolşevikler üzerine nefret dolu söylevlerini bile gölgede bırakacak nitelikte. Türk devletinin resmi söylem ve görüşü kopkoyu bir Ermeni düşmanlığı taşıyor. RTE’nin “afedersiniz Ermeni” incisi unutulmadı daha! Ama bu alanda faşist devletin (ve tekelci sermaye sınıfının) gerçek sözcülüğünü Bahçeli yapmaktadır. “Mehter coşkusuyla haykırıyor bu zat: “Karabağ Türk’ündür, Türk vatanıdır. Hiç kimse bu muhkem ve müstesna gerçeği değiştiremeyecektir. Yegane gayesi Türk düşmanlığı olan Ermenistan’ın ve kiralık silahlı unsurlarının Türk milleti karşısında tutunma ihtimali yoktur. Kanımızla, canımızla, varlığımızla Azerbaycan’ın yanındayız.” Bir tek elinde Diyanet’in takkelisinin kılıcı eksik!

“Kadim düşman” olarak resmedilen Ermeniler söz konusu olduğunda kelime dağarcığındaki her tür sövgü, aşağılama ve şeytanlaştırmayı bolca sergilemekten geri durmayan Bahçeli, bugünkü sayıklamalarında, artık dinci faşist iktidara hedef gösterme işini aştı ve Azerbaycan’a hedef belirleme işine soyundu: “Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nin Azerbaycan Cumhuriyeti’ne katılması şarttır, tarihi zorunluluktur, çok acil bir ihtiyaçtır, deyim yerindeyse hayat memat konusudur. Söz konusu birleşme sonucunda tek ses, tek nefes, tek yürek halinde zalime ve düşmana karşı mücadele edilecektir. Böylelikle Azerbaycan’ın haklı, hukuki, meşru ve beka mücadelesi daha da güç ve derinlik kazanacaktır.”

Bu açıklama, şu açıdan önemli. Suriye ve Rojava’dan kiralanan dinci çetelerin bir kısmının Nahçıvan’a geçirildikleri haberleri yayılmıştı bir hafta önce. Doğruluğu teyit edilmemekle birlikte bu iddialar, daha bu çetelerin uçaklara dolduruldukları ilk günlerde dolaşıma girdi. Bahçeli’nin bugünkü çıkışı, çatışmaların yeni merkezinin Nahçıvan olabileceğini, tosuncukların orada aktif olarak kullanılabileceklerini düşündürüyor.

Nahçıvan, Azerbaycan’a bağlı bir özerk cumhuriyet. Ama Azerbaycan ile kara sınırı bulunmuyor. Arada Ermenistan toprakları var. Karabağ (Artsakh) sorunu tartışılırken, Laçin koridoru (Ermenistan ile Karabağ arasında kurulan kara bağlantısı) karşılığında Ermenistan’ın güneyinden Azerbaycan ile Nahçıvan arasında bir koridor açılması görüşleri dile getirilmekteydi. Bugüne kadar bu yönde bir adım atılmadı.

Öte yandan Nahçıvan, Iğdır bölgesinden Türkiye ile sınırdaş. Bu bölgenin doğrudan yeni bir İdlib’e dönüştürülmesi fiziken işten bile değil. Bahçeli’nin çıkışını böyle okumak da mümkün. Her hal ve şartta, işin rengi kısa süre sonra belli olacaktır.

Dinci faşizmin “kanlı oyunu” tüm bölgeyi ateşe atma doğrultusunda ilerliyor. Bu “karşı-devrim üssü” yıkılmadığı sürece bölge halklarının başını yemeye devam edecektir.