ABD ve diğer emperyalistlerin Ortadoğu’dan sökülüp atılması, hiç kuşku yok, büyük ve sarsıcı devrimci gelişmelere yol açacak. ABD emperyalizminin İranlı general Kasım Süleymani’yi bir suikastla öldürmesi, bu süreci yeni bir aşamaya taşıdı.
Dar bakış, ABD karşıtlığının sözkonusu suikastle başladığını düşünür. Oysa suikast, bir neden değil, başlamış bir sürecin ara bir aşaması, ara bir sonucu idi. Şüphesiz, bu sonuç, sürecin yeni bir aşamasının başlangıç nedenine dönüştü; şimdi sürecin bu yeni aşamasından geçiyoruz.
Önüne çıkan ilk görüntüye aldanan aynı dar bakış, anti-Amerikan duygu ve eylemin kaynağını dinci örgütlerde görür. Oysa ABD emperyalizmi, Saddam bahanesiyle Irak’ı işgal etmeye başladığında, bu emperyalist güce kollarını açan işte bu dincilerdi.
Bugün Ortadoğu’yu sarsan anti-amerikan, anti-emperyalist duygu ve eylemlerin kaynağı, Irak ve Ortadoğu emekçi, yoksul halkları ve proletaryasıdır. ABD’yi panik halde, önünü arkasını düşünmeden böyle bir suikaste götüren, halklardaki işte bu anti-emperyalist dinamiktir. ABD, Bağdat Büyükelçiliğinin işgali girişiminde bu dinamiğin gücünü gördü ve o girişim kendisine tam 40 yıl öncesinin Tahran Büyükelçiliği işgalini bir kabus hatırlattı. Tahran Büyükelçiliği işgali, ABD’nin İran’daki varlığını resmen bitirmişti.
Ancak ABD’nin bu kabustan kurtulmak için attığı adım, tam tersi sonuçlar vermeye başladı bile. Gazetemizin 4 Ocak 2020 tarihli “Editör” yazısının başlığı “ABD Ortadoğu’da Sona Doğru” idi. Yazının mürekkebi daha kurumadan, NATO, Irak’taki faaliyetlerini askıya aldı. Arkasından Kanada, askerlerini ve vatandaşlarını Irak’tan çıkarma kararı aldı. Kanada’yı İsveç ve Danimarka sınırlı sayıdaki askerleri çekme kararıyla izlediler. Almanya, eğitim faaliyetlerini durdurduğunu açıkladı. Ve nihayet Irak Meclisi, “bütün yabancı askeri güçlerin ülkeden çıkarılması” kararını aldı. Kimilerinin “uluslararası koalisyon” dediği “emperyalist koalisyon” da faaliyetlerini durdurdu.
Ortadoğu bir dönüm noktasına, bir kırılma noktasına gelip dayandı. Ne ABD ne de diğer emperyalist güçler artık Irak’ta barınabilirler. Bunları Ortadoğu’dan silip süpürecek olan güç, önünde duran herkesi ve her şeyi silip süpüren, beraberinde sürükleyen emekçi sınıfların, yoksul ezilen halkların devrimci enerjisidir. Dincilerin dümen suyuna gitmeye her daim teşne darkafalıların sandığı gibi, bu devrimci enerjinin kaynağı dinci örgütler değil, emekçi halkların kendileridir. Örneğin, Irak Başbakanının açıklamasından öğreniyoruz ki, suikastte öldürülen El Mehdi El Mühendisi, Büyükelçilik kuşatmasını yönetmek için değil, bitirmek için ABD Büyükelçiliğinin önüne gitmişti.
Irak’ta bir devrim yaşanıyor. ABD ve diğer emperyalistlerin Irak topraklarından silinip süpürülmesi bu devrime büyük bir ivme katacak. Bu asalakların defolup gitmesiyle her şeyden önce IŞİD denen katiller sürüsü kesin bir yenilgiye uğrayacak. Çünkü, bu katiller sürüsünün Irak ve Ortadoğu’daki başlıca hamisi, ABD ve diğer emperyalistlerdir.
İkinci önemli sonuç, dinci faşist katil sürülerinin Suriye’deki kesin yenilgisini hızlandıracak. Suriye’deki katil sürülerinin yenilgisinin aynı zamanda Türkiye’nin yenilgisi anlamına geleceğini herkes biliyor. Dinci faşistlerin yenilgisi ve Suriye topraklarından atılmaları, hem Türkiye devrimini hızlandıracak, hem de Suriye’de sınıf mücadelesinin önünü açacak.
Üçüncü önemli sonuç, Ortadoğu’da, özellikle Irak ve Kürdistan burjuva sınıflarının en önemli dayanaklarından birini kaybedecek olmaları. Her iki ülke burjuvaları bu gerçeği bildikleri için, ABD ve diğer emperyalistlerin Irak’tan atılmalarına karşı duruyorlar. Irak Meclisi’nde bütün yabancı askeri güçlerin Irak topraklarından çıkarılması kararını alan burjuva güçler, bu kararı emekçi sınıfların devrimci enerjisini enselerinde hissettikleri için aldılar. Başka türlü davranma şansları yoktu.
Yine de ABD’yle ekonomik ilişkileri kesmeyeceklerini açıkladılar. Başka bir ifadeyle, emekçi sınıfların baskısı altında, bir elleriyle, yabancı askeri güçlerin Irak’tan çıkarılması kararını alırken, öteki kollarıyla ABD ve diğer emperyalistlere sarılıyorlar.
Fakat boşuna... Irak ve Ortadoğu emekçi halkları, yoksul, ezilen, sömürülen sınıfları, güçlerinin farkına vardıkça sadece emperyalistleri değil, onlarla işbirliği halindeki sömürücü sınıfları da silip süpürecekler. Bir kez daha: Irak’ta bir devrim yaşanıyor ve bu devrim salt anti-emperyalist değil, fakat aynı zamanda burjuvaziye de karşıdır yani anti-kapitalisttir. (Bu arada sırası gelmişken, bazı çok bilmişlere şunu hatırlatmak isteriz: Bu anti-emperyalist, anti-kapitalist devrim bir halk devrimidir.)
Şüphesiz bu süreç, bir trenin istasyona girişi gibi, dümdüz ve pürüzsüz olmayacak. Çatışmalar, karşı koymalar, engellemeler vb vb. olmadan böylesi çetin süreçler ilerlemez. Fakat ne olursa olsun, tarihin çarkı ileriye doğru, emperyalistlerin Ortadoğu’dan atılmasına; bunun arkasından burjuva egemenliklerin yıkılmasına, emekçi sınıfların tam kurtuluşuna doğru ilerleyecek.
Taylan Işık